Bölüm 22

19 5 1
                                    


Düşündüğüm gibi ilk saldırıyı o yaptı. Gözlerimi kapattım ve içgüdüme odaklandım. Evet. Geliyor. Ama fazla hızlı. Son anda sağa kaçabildim ama sağ taraftan da diğer topuzumu salladı. Ben de baltamla topuza karşılık verdim. Bir anda bir şey hissettim. İsteksizlik. Sanki zorlanıyordu. Ama ne? Anladım. Dalgınlığımdan ileri doğru topuzunu itti ve beni ileriye uçurdu. Yerde bayağı yuvarlandım. Bir daha dalgınlık yaparsan sonum pek hoş olmaz. Tekrar gözlerimi kapattım.

Kim-"İçgüdünü sadece gözlerin kapalıyken kullanabilmen çok yazık."

b-"En azından ben kullanabiliyorum. Sen onu da kullanamıyorsun."

Kim-"Ben gözlerim açık kullanabiliyorum."

b-"Bunu dediğine göre tam olarak içgüdünün mantığını anlamamışsın."

Kim-"Senden daha fazla süre kullandım bunu. Bunu sana hemen kanıtlayacağım." Dedi ve yanımda belirdi. Tam iki topuzu da geçirecek iken birden kendimi ona doğru attım. Dibine kadar girince topuzunu bana değdiremedi.

b-"Senin anlamadığın şey şu. Şu an elindeki Rolas ve Holas'a hizmet eden topuzlar eski sahipleri olan senin yanına geri dönmek istemiyorlar. Eğer anlasaydın isteksiz bir biçimde benimle dövüştüklerini anlardın." Dedim ve kafayı attım. O benim gibi fazla uçmadı ama o da yerde biraz yuvarlandı. Ama hızlıca toparlandı.

Kim-"Beni sinir ediyorsun. Ama aptallığın eğlendiriyor. Şu iki odun parçasına yapıştırılmış demir dikenlerin düşünceleri olduğunu mu söylüyorsun yani bana? Gerçekten aptallığın evrensel sınırları bile aşıyor."

b-"Öyleyse bana saldır. Kaybedeceksin." Dedim. Onu bayağı kızdırmış olmalıyım ki hızı bayağı arttı. Topuzuyla bana tam vuracaktı. Karşılık vermem için gereken süre yok. Ne yapacağım? Bana vuracağı tokmağından bir ruh çıktı ve elimi tuttu. Kiam Rolas bu. İlk kez görüyorum ama sanki tanıyor gibiyim. Topuzuna bağlıydı ruhu. Elimi kaldırdı ve karşılık verdi. Zamanında yetişemez demiştim ama Rolas'ın yardımıyla baltam Kim Styla'nın elini kopardı. Ani bir hareketle geri kaçtı. Kiam Rolas'ın ruhu da baltaya geri döndü.

Kim-"NASIL OLABİLİR? ÇOK HIZLI GELİYORDUM. KARŞILIK VEREMEMEN LAZIMDI." Görmedi mi yani Kiam Rolas'ı. Güya içgüdü kullanabiliyor.

b-"Sana söylemiştim. Topuzun seni istemiyor." Topuzu yerden aldım ve Kim Styla'nın kopan eli de yere düştü. Şu an nedense topuz çok hafif gibi. Baltamdan bile daha hafif.

Kim-"Sadece şanslıydın. Ama şimdi öleceksin." Dedi ve etrafımda dönmeye başladı. Bir sağımda, bir solumda, arkamda, önümde, üstümde, altımda... İçgüdüm resmen alarm veriyor. Çok hızlı. Takip edemiyorum. Arkamdan gelip tam saldırısını gerçekleştirecekken yine biri elimden tuttu. Bu sefer Kian Holas'tı. O da topuzunu geri istiyordu. Arkamı bile dönmeden baltamla saldırısına karşılık verdim. Tabi Kian Holas sayesinde. Elinden düşürdü ve tam kaçacakken arkamı döndüm ve ayağına saldırdım. Evet. Düşündüğüm şey oldu. Ayağını kestim ve yere düştü. Artık kaçamaz. Yanına gittim ve baltamı boğazına tuttum:

b-"Pes et. Bu son şansın."

Kim-"Neden? Nasıl bu kadar hızlı tepki verdin?"

b-"Sana içgüdüyü bilmiyorsun demiştim. Seninle tokmağımızı çarpıştırdığımızda hissedemedin ama topuz senin elinde savaşmak istemiyordu. Onun için her saldıracağın noktada beni uyardılar. Hatta yardım dahi ettiler. Senin hızına yetişemediğim zaman ruhunu topuzlarına işlemiş olan Kian ve Kiam benim elimden tuttu. Sana karşılık fırsatı verdi. Baksana baltama. Sen de hissediyor musun? Seni öldürmek için neredeyse can atıyor. Şimdi kararını ver. Pes ediyor musun?"

Kim-"Pes ediyorum." Dedi ve kendimizi yine ilk geldiğimiz beyaz alanda bulduk.

"Çok güzel bir savaştı. Kaybettin Kim."

b-"Ama bu haksızlık. HAKSIZLIK BU. ONA KİAM VE KİAN YARDIM ETTİ."

"Kural dışı bir şey yoktu. Sadece içgüdüsünü kullandı. Senin de kullandığın gibi. Eğer sen egona yenik düşüp rakibini acemi görmeseydin onu yenebilirdin. Ama sen seçimini yaptın. Şimdi cezanı çek." Yerden zincirler çıkmaya başladı. Kim Styla'nın etrafını sarıyordu.

Kim-"Bunlar da ne?"

"Çok istediğin ölüm bunlar. Bunca zamandır her can aldığın ruh için bir zincir. Her aldattığın ruh için bir zincir daha. Bunlar seni dayanılmaz bir acıya götürecek. Sen ise o kadar kötü biri oldun ki zincirlerinin sayısını ben bile söylemeye çekiniyorum." Her tarafını sarıyorlardı.

Kim-"Hayır. Ben böyle olsun istemedim. Sadece gerçek bir ölüm istedim AHHH."

Miras-"Bu gerçek bir ölüm Kim. Sana anlatmaya çalıştım ama dinlemedin beni. Biz ölmemeliydik. Özellikle de günahlarımız bu kadar fazlayken. Baksana. Ölmene rağmen ölüm yoluna bile girmene izin vermiyor aldattığın ruhlar. İstediğin şey buydu." Zincirler geldikçe Kim itiyordu ama nafile. Bütün vücudunu delip geçiyor, burun, kulak, ağzından bile zincirler giriyordu.

Kim-"Lanette kalayım. Ama yeter ki bırak artık beni."

"Artık sana hiçbir şey yapamam." Zinciler yanmaya başladı. Kim'in çığlıkları her yeri sardı. Arkasında bir kapı oluştu. Kapı sanki ağza benziyordu. Ağız açıldı hatta salyası bile vardı kapının lan. Eğer oraya ben girecek olsam ikinci kez ölürdüm galiba. Zinciler onu oraya çekmeye başladı. Kim korkulu gözlerle oraya bakıyordu ama ağzındaki zincirlerden dolayı konuşamıyordu. Zaten sadece gözü görülüyordu zincirlerden. Normalde gözü de kapanırdı ama zincirler sanki görmesini istiyordu. O kapının arkasında öldürdüğü tüm ırklardan kişiler vardı. Hepsi orada intikam için bekliyordu. Daha sonra kapıdan geçtikten sonra son bir çığlık attı ve ağız kapanıp kayboldu.

"Bir Bine. Artık ölümsüz olan sensin. Saf bir kalbin var Bir Bine. O kalbi kaybetme."

Miras-"Ölümsüz olsan da lanetten kaçamazsın. Seni lanete koymam lazım."

"Böyle bir savaştan sonra sana seçim şansı verebilirim. Bir yol daha var. Eğer gezginliğinden vazgeçersen lanetten kurtulursun. İstediğin yolu seç." Eğer lanetlenirsem herkesi görebilirim ama kimse beni göremez. Hatırlamazlar da. Ama eğer gezginliğimden vazgeçersem bir daha onları göremem ama ölümsüz olarak yaşarım. İleride belki portal açan bir gezgin bulurum. Belli mi olur?

RİAN DİYARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin