"TAAAEEEYOOOONNNGGG HYUUUUNNGG!"
"Ne bağırıyorsun gerizekalı?"
Lucas'a gözlerimi devirdim. "Sen bir sussana."
(Lan bu arada kitapta çok fena zamanlama hatası var. Mfal'i yeni çıkmış gibi gösterdim ama Lucas ve Jungwoo da çıkış yapmış oldu yani 'Boss' da çıktı neyse aq.)
"Efendim Mark-shi?" Taeyong Hyung yemek yaparken arkasını dönmeden konuştu.
"Hyung seni seviyorum." Çok mutluyum olum. Donghyuck'la sevgiliyiz cidden. Mark Lee bu günleri de mi görecektin? Elin homofobik heterosunu aldın gay yaptın aq. Vay yavrum vay. (Mark Kıro Lee.)
"Ne? Neden?"
"Hyung bir de neden diyorsun ya. O kadar alçakgönüllüsün ki... Neyse ben erkenden çıkıyorum menajere söyleyip 127'a geçicem. Hadi görüşürüz."
Hyung'un yanağını öpüp mutfaktan çıkarken Lucas'ın arkamdan "Come here man bu çok iğrenç!" diyişinin altında kalmadım. "Jungwoo Hyung öpüşmeyi iğrenç bulduğunu biliyor mu Yukhei?"
Arkamdan bağırırken kapıyı kapattım ve kapının önünde ayakkabılarımı giydim. Sonra kulaklığımı kulağıma taktım ve şirket arabasına bindim.
İçim içime sığmıyor, Donghyuck aklıma geldikçe miğdem kasılıyor kusma geliyor. Tanrım yardım et.
Sanırım artık onun elini istediğim gibi tutabilirim, onu istediğim gibi öpebilirim, belki de o günkü hayalim gerçek olur, belki de bir akşam-
Lan ya ben çocuğu yanlış anladıysam?
Kaşlarım çatıldı, hemen elimi cebime attım. Telefonumu çıkarıp Donghyuck'la olan mesajlaşmamıza baktım.
"Ve tekrar söyleyeyim, seni seviyorum hyung. O çocuk seni sevmese de olur."
Son attığı mesajları görmemiştim heyecandan, hemen mesaj attım.
"Bebeğim ben yola çıktım geliyorum."
Telefonu sessizden çıkardım ve şarkıyı değiştirip cebime attım. Ama tekrar çıkardım çünkü Donghyuck mesaj atmıştı.
"Aw hyung sana bir şeyler olmuş, gel de konuşalım. Akşam çatıya çıkmak için izin aldım bile."
Gülümsedim. Rehbere girip adını 'Sevdiğim' olarak değiştirdim. Gerçekten mutluluktan öleceğim, kalbim çok hızlı atıyor.
"Tamam. On dakikaya oradayım."
Cevap hiç gecikmedi.
"Tamam. Kapıda bekleyeceğim hyung."
Aslında dışarıda beklemese daha iyiydi ayakta durursa yorulabilirdi. Ama uzatmak istemedim. Müziği tekrar değiştirdim, yerimde duramıyorum resmen, bu sefer 'Fire Truck' açtım.
Menajerle birlikte arabadan indik ve koşarak Haechan'ın yanına gittim. "Bebeğim! Nasılsın?"
Bana tuhaf bakıyordu. "Mark Hyung sen iyi değilsin galiba ama ben gayet iyiyim."
"Ne? Saçmalama. Ayrıca... Bana artık 'Hyung' demene gerek yok Haechan."
"Hyung- Yani Mark, aish böyle fazla tuhaf oldu! Ne oldu da bu kadar mutlusun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Backstage/MarkHyuck
FanfictionSM Entertainment, MarkHyuck shiplendiğini fark eder. Bu yakıştırmanın, grubu aslında ünlendirdiğini de öğrenir. -(yarı)texting story- ▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪ Burunlarımız çarpışırken fısıldıyor. "Sonsuza dek." İkimizde birbirimize gülümsüyor...