Mark akşam akşam U'nun menajeri tarafından acil bir şekilde çağırılmıştı ve üstünü bile değiştirmeden telefonunu cebine atıp evden çıkmıştı. Bende Mark olmadan odamda durmak istemediğim için oturma odasına geçmeye karar verdim.
Jisung ve Chenle oturma odasındaki büyük koltukta oturuyorlardı. Jisung eve gelirken sıkıntılı görünüyordu ki anlaşılan yine Chenle'ya anlatacaktı. Bu sefer merak ettim ve yapmamam gerekeni yaparak onları dinledim.
"Haechan Hyung'a söylemeli miyim bilmiyorum ama bir şey gördüm ben Chenle Hyung."
Jisung'un sesindeki sıkıntı beni gerdi. Umarım önemli bir şey değildir.
Kafamı hafifçe içeri uzattım. Chenle'nun beline sardığı kollarını sıkılaştırdı Jisung. Uzaktan ağlayacak gibi görünüyordu. "Önce bana anlat bakalım, sonra karar veririz Donghyuck Hyung'a anlatıp anlatmamamız gerektiğine." Jisung'un saçlarını okşadı Chenle.
"Mark Hyung'u bugün... O kızla çok yakınken gördüm."
Bir an idrak edemedim. İdrak ettiğimde ise, kendimi durdurmak için çok geçti.
İçeri daldım." Ne derece yakın!" Son hızla koltuğa yürüdüm. "Konuşsana Jisung!"
"H-Hyung b-ben..."
Tişörtünün yakasına yapıştığım gibi onu koltuktan kaldırdım. Chenle aramıza girmeye çalışıyordu ve sinirlerimi bozuyordu. Ona bakmadan aramızdaki kolunu sertçe ittirdim.
"KONUŞSANA JISUNG!"
Nereden çıktığını bilmediğim Jeno koşarak ortamıza daldı ve beni diğer koltuğa fırlattı. Jaemin beni tutarken ayağa kalkmaya çalışıyordum.
"JISUNG ÖPÜŞTÜLER Mİ! KONUŞSANA"
Renjun ve Chenle, Jisung'a sarılmışlardı ve ağlamasını durdurmaya çalışıyorlardı.
Onlara kollarını çekmelerini söyleyip yanıma geldi Jisung. Hala Jaemin'in kollarında çırpınıyordum. Jaemin beni bıraktı.
"Hyung ben özür dilerim." Jisung bana ağlayarak sarılınca anladım.
Onun hiçbir suçu yoktu ve ben sinirimi ondan çıkartıyordum.
Bende ona sarıldım ve ağlamaya başladım. "Jisung-ah asıl b-ben özür dilerim. Y-yemin ed-derim o k-kadar sinirlendim-" Hıçkırıklarım o kadar arttı ki ne konuştuğumu bende anlamadım. Yere çökerek ağlamaya devam ettim. Önce Jisung, sonra tüm Dream üyeleri salonun ortasına çöktü.
Chenle ve Jisung sarılmış ağlıyordu.
Jaemin ve Renjun'in gözleri dolmuştu ama benden gözlerini kaçırıyorlardı, yinede ağlamamaya çalıştıklarını biliyordum.
Ve Jeno... En sinirlimiz oydu galiba.
"LAN BANA BAKIN! AĞLAMAYI KESİN DAHA NE OLDUĞUNU BİLMİYORSUNUZ BİLE! JISUNG SENDE ANLAT ÇABUK NE YAKINLIĞI BU? ÇILDIRTMAYIN ADAMI!"
Boğazındaki damarlar çıkmış, kıpkırmızı olmuştu ve gözlerindeki saf siniri görebiliyordum.
Gözlerini kaçırdı ve burnunu çekip yerinde toparlandı Jisung. "Ben... Piyano odasına gittim ve o sırada... Onlar..."
"NE ONLAR NE?" Ellerini bir o yana bir bu yana sallayarak hala bağırıyordu Jeno. "SİKEYİM KONUŞ ARTIK! MARK HYUNG YAPMAZ ÖYLE ŞEY! BİZ BU GRUP İLK KURULDUĞUNDA DEMEDİK Mİ HEP BİRLİKTE KALACAĞIZ, KAVGA ETMEYECEĞİZ DİYE? O SÖZLERİ UNUTMAYIN VE SAKİNCE KONUŞUN ARTIK!"
Menajer koşarak içeri daldı ve bize baktı. İşte şimdi sıçmıştık.
"NE OLUYOR BURADA!"
Jaemin ayağa kalktı ve menajere doğru ilerledi. "PD-nim Hyung, bugün Jisung piyano odasında Haechan ve Mark'ı tek başına görmüş. Yanlış anlamış onları, sevgili sanmış işte. Şu 'MarkHyuck' olayları yüzünden." Hepimiz Jaemin'in arkasına geçtik, başımız yere eğik beklemeye başladık.
"O daha çok küçük Hyung. Bu yüzden korkmuş. Jeno Hyung'da ona sinirlendi, öyle bir şey olamaz dedi." Jaemin saygı göstergesi olarak eğildiğinde hemen bizde menajerin önüne eğildik. "Özür dileriz Hyung." Hepimiz sırasız bir şekilde aynı cümleyi tekrarladık.
"Ah, tamam. Mark zaten geliyor birazdan." Gözlerim doldu. Menajer hemen bunu fark etti.
"Haechan, böyle bir suçlama senin için ağır olmalı." Omzuma elini koydu ve sıktı. "Hepimiz senin bir erkekten hoşlanmayacağını biliyoruz. Bunun için kavga etmen çok yanlış." Derin bir nefes aldım. Olayı bilmiyordu. Bilmemeliydi zaten, herkes için en iyisi buydu. "Jisung senden özür dileyecek ve sende abisi olarak affedeceksin. Tamam mı?"
Sesim beklediğimden çok daha kısık ve kırık çıktı. "Tamam Hyung."
"Hadi bakalım. Aranızda halledin o zaman. Ben odadayım." Tabii bizimle kalan bir menajerimiz olduğunu kavga ederken unutmuştuk.
Menajer odasına girdiğinde Jeno geldi ve bana sarıldı. Yaşları durduramıyordum. Benden ayrıldı ve parmaklarını parmaklarıma geçirdi.
"Hadi herkes çatıya. Orada konuşuruz."
Hepimiz çatıya çıktık, Jeno hiç elimi bırakmadı. Çok kötü hissediyordum. Gerçekten. Ne tür yakın olduklarını öğrenmek istemiyordum. Mark ile ayrılmak istemiyordum.
Yuvarlak olacak şekilde oturduğumuzda, Jisung konuşmaya başladı, Chenle ile el ele tutuşuyorlardı. Anlaşılan Jisung, Chenle'dan güç alıyordu ama ben tek başıma gibi hissediyordum. Ne kadar Jeno elimi tutsa da.
"Odaya girdiğimde kız Mark Hyung'a yaklaşıyordu Donghyuck Hyung. Mark Hyung hemen geri çekildi. Ben başka bir şey görmedim. Yemin ederim."
Kafamı salladım. "Anlıyorum Jisung-sshi. Senden tekrar özür dilerim. Çok sinirlendim."
Hemen gülümsedi Jisung. Bebek gibi bir yüzü vardı zaten, aydınlanınca mutlu ediyordu insanı. "Önemli değil Hyung."
Jeno sessizliğini sonunda bozdu. "Mark Hyung gelince... Hiçbir şey çaktırmayın."
"Ne?" Bu olayı içime atamazdım. Benden bunu isteyemezdi.
"Sabırlı ol Donghyuck-ie. Eğer yarın tekrar o kızın yanına gitmek isterse, tüm bu olanlara rağmen, bir şeyler çevirdiğini anlar o zaman konuşursun Mark Hyung'la. Şimdilik boşver-"
Cevap veremeden kapı açıldı ve içeri yorgun bir Mark girdi. Gözlerini kırpıştırdı ve elime baktı. Kaşları çatıldı.
Bende elime baktığımda, Jeno ile hala el ele olduğumuzu fark ettim, fakat ben tepki veremeden Mark hızla gelip ellerimizi ayırdı.
"Jeno! Ben hepinizin önünde çıkma teklifi ettim bu çocuğa! O da kabul etti! Elini tutma-"
"Tamam Hyung. Ben anladım. Kusura bakma."
"Ah, aslında öyle sert çıkmak istemedim." Mark, Jeno'ya sarıldı. "Özür dilerim kardeşim. Az önce azar işittim. Affet beni."
Jeno kocaman sırıttı. "Pes atalım mı bir el? O zaman affederim belki?"
Jeno gerçekten iyi bir oyuncuydu, fakat ben o kadar da iyi değildim.
Umarım yarına kadar dayanabilirdim.
~~~~~~~~~~
Bu bölümde bizimkileri ayıracaktım normalde. Sonra dedim dur amk. Ve yazım hatası var mı diye kontrol yapamadım. Ciddili soruyorum size ona göre hareket edeceğim:
Bir süre Mark&Hyerin diyenler? (Final en yakın 10 bölüm sonra olur.)
MarkHyuck sonsuza dek diyenler? (Final daha da yaklaşır o zaman. 3-4 bölüme final yaparım.)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Backstage/MarkHyuck
FanfictionSM Entertainment, MarkHyuck shiplendiğini fark eder. Bu yakıştırmanın, grubu aslında ünlendirdiğini de öğrenir. -(yarı)texting story- ▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪ Burunlarımız çarpışırken fısıldıyor. "Sonsuza dek." İkimizde birbirimize gülümsüyor...