Umarım aranızda Jaeyong yazdım diye kızanlar olmaz :( Ben zaten Multishipper'ım (evet ben uydurdum) arkadaşlar tüm shiplere bakar mutlu olurum sıkıntı yok yahu
♧Jaehyun♧
Kulaklığımı takıp kahvaltı masasına oturdum. Şahsen içimden hiç Taeyong Hyung ile konuşmak gelmiyordu. Ne demek yatak kırmak ya?
En sevdiğim şey -Tabii ki omlet saçmalamaz mısınız?- kokusu burnuma dolarken sinirli olduğumu çaktırmadan gülümsüyordum. Taeyong Hyung salondakileri mutfağa çağırıp kahvaltı tabağımı önüme koyduğunda da ona teşekkür ettim. Zaten ona kızmaya hakkım yoktu, ben kimdim ki?
Fakat fazla iyi niyetli görünmüş olacağım ki Taeyong Hyung yanıma oturdu. Ne olursa olsun ona bir şey belli etmeyeceğim diye düşünerek yemeğimi yemeye başladım. Bu sırada Doyoung Hyung hızla içeri girdi ve benim boş olan diğer tarafıma oturdu. Kulağına eğilip fısıldadım. "Sana ne oldu Hyung?"
"Jaehyun. Senden bir ricam olacak." Kaşlarımı kaldırdım ve içimden geçirdim, aha geliyor. "Bak, Taeil Hyung sevmediğim bir hareket yapmış tamam mı? Bende ona aynısını yapacağım. Şey, sana yakın davransam sıkıntı olmaz değil mi?"
"Hyung bu soru mu? Biz zaten yakınız." Kendimi zorlayarak da olsa gülümsedim. Doyoung Hyung elini omzuma koydu ve bir saniyeliğine arkama baktı. "Hem başkalarının da aklı başına gelir böylece." Kafamı hayır anlamında iki yana salladım. "Hayır, Hyung. Böyle bir şey istemiyorum-"
"Yemeğinizi yiyecek misiniz artık?" Kafamı sola çevirdiğimde Taeyong Hyung'u gördüm, bakışlarını anlamlandıramamıştım, "Yiyeceğiz Hyung." diyip önüme döndüm. Sandalyenin neredeyse en ucuna oturup masanın dibine girdim ve hızla yemeğimi yemeye başladım. Bu arada bütün üyeler masaya toplanmıştı. Taeyong Hyung'un "Zahmet olacak." diye takılmasını göz ardı ettim.
Sicheng ve Yuta Hyung bir şeyler tartışıyordu. Yine.
Haechan gereksiz yere çok mutluydu ama Mark bıkmış ve baygın gözlerle bakıyordu etrafa.
Taeil Hyung ve Doyoung Hyung arasında müthiş bir bakışma yarışması başlamış gibiydi. Kim kazanacak merak ediyordum doğrusu. En çok da ne için kavga ettiklerini.
Jungwoo ve Lucas hala ortada yoktu.
Johhny Hyung ve Ten Hyung'ların ise mutsuz suratları vardı.
Bu sırada tam sırtımda bir el hissettim. Aşağı yukarı parmağını omuriliğim boyunca oynatıyordu. Arkama dönmeden kim olduğunu asla göremezdim. Tanrı aşkına ya Taeyong Hyung'sa?
Gözlerimi sımsıkı kapatıp açtım ve yemeğime odaklanmaya çalıştım. Göz ucuyla LuWoo'nun kapıdan girdiğini görmüştüm. Bunu fırsat bilerek arkaya yaslandım. Doyoung Hyung bana sırıtınca sırtımda elini gezdirenin o olduğunu anladım. Kaşları ile sol tarafımı işaret ettiğinde refleks olarak sola döndüm. Taeyong Hyung ile göz göze geldiğimde bir an dondum kaldım. Önce bana, sonra dudağıma baktı ve dilini ağzının içinde döndürüp bir elini üst bacağıma koydu. Daha ben ne olduğunu anlayamadan üzerimden eğilip Doyoung Hyung'a fısıldamıştı bile. "Taeil Hyung'u kıskandırmak için yanlış adamı seçiyorsun Doyoung-sshi."
■■■■■■■■■■■■■■■■
Bekletmek istemedim yazmışken attım yarın bir tane daha atıp Jaeyong, LuWoo, JohnTen, YuWin, DoIl falan bitiriyorum. Tekrar MarkHyuck' döneceğiz.
Sizi seviyorum umarım çok kısa diye beni dövmezsiniz.
Yarın görüşürüz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Backstage/MarkHyuck
FanfictionSM Entertainment, MarkHyuck shiplendiğini fark eder. Bu yakıştırmanın, grubu aslında ünlendirdiğini de öğrenir. -(yarı)texting story- ▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪ Burunlarımız çarpışırken fısıldıyor. "Sonsuza dek." İkimizde birbirimize gülümsüyor...