♧Taeyong♧
Doyoung bana sinsi sinsi gülerken geri çekildim ve düzgünce oturmaya devam ettim. Fakat elimi Jaehyun'un bacağından çekmemiştim. Rahatsız olmuş gibiydi, sürekli elime bakıp duruyordu. Fakat bu beni irite etmedi. Sonuçta Doyoung'un eli sırtında iken sıkıntı yapmıyorsa şu an da yapmamalıydı.
Tek elimle zar zor yemeğimi bitirmeye çalışırken Yuta bağırınca yerimden sıçradım. Ne oluyor yahu?
"Bak Sicheng, ben kimseyle yatmadım! Dün senin yanındaydım kiminle yatayım tanrı aşkına!" Doyoung durur mu, atladı hemen. "Yalan söylemeyin bari ya. Taeil Hyung ile dün gece neler yaptınız kim bilir!"
"Doyoung ne saçmalıyorsun? Ben dün gece tek başıma uyudum çünkü sen gelmedin ve Taeyong da yoktu?" Taeil Hyung'u izlerken ben de şaşırmıştım ama, Jaehyun'un sözlerini duyunca bir an bana inme iniyor zannettim.
"Taeyong Hyung dün gece Ten Hyung ile birlikteymiş. Yatak falan kırmışlar. O yüzden gelmemiştir yanına Taeil Hyung." Jaehyun'a döndüm, gözlerim kocaman olmuştu. "Yahu biz dün gece seninle uyumadık mı Jaehyun? MarkHyuck'u da aldık ya aramıza."
Jaehyun beni hiç dikkate almadı, yüzü gayet ciddiydi. "Bilemeyeceğim artık."
"Ya ben dün üzgündüm o yüzden bir ara Johhny yatakta zıplamaya başladı Taeyong Hyung da iki dakika beni güldürmek için onunla birlikte zıpladı ondan kırıldı yatak. Ne saçmalıyorsunuz siz?" Kafamı masaya vurmak üzereydim. O sırada Haechan'ı göstererek bağırdı Jaehyun. "SENİ BÜCÜRÜK VELET! ELİME GEÇERSEN BOKU YEDİN!"
Herkes olayı anlayıp Haechan'a yönelince Mark onu kucağına aldı ve sımsıkı sarıldı. Elleriyle Haechan'ın başını falan tutuyordu, sanki bu kadar çok kişiden onu koruyabilecekmiş gibi. Eh tabii onların bu halini gören kimse onlara yaklaşmadı. Ben zaten yerimden bile kalmamıştım. Aklımda dönüp duran tek bir şey vardı.
Jaehyun, Ten ile yattığımı düşündü.
Jaehyun, Ten ile yattığımı düşündü.
Jaehyun, Ten ile yattığımı düşündü.
Jaehyun, Ten ile yattığımı düşü-
Yerimden hızlıca kalkıp düşünmeden Jaehyun'un yanına vardım ve yanağına sertçe tokat attım. "Seni seviyorum derken ciddiydim Jaehyun. Ve seni severken kimseyle yatmayacağımı bilmen gerekirdi." Savrulan başı bana dönerken ekledim. "Tabii sen yine kendinle beni karıştırmış olmalısın."
Mutfağı ilk defa toplamadan terk ettim ve odama çıkıp kapıyı kapattım. Kilitlemedim. Belki Jaehyun gelir de girer diye. Yarım saat boyunca odanın ortasında öylece oturup bekledim gelmesini. Belki özür diler diye. Bir ara gidip kapıyı da dinledim ayak sesleri geliyor mu diye. Kapıyı azıcık açıp baktım belki gelmiştir ama girmemiştir diye. Ama yoktu. Kimse yoktu işte.
Kulaklığımı masamın üzerinden aldım ve son ses Jaehyun'un 'Try Again' Station'ınını başlatıp pencereye yaklaştım. Üyeler beni yanlız bıraktıysa belki de yanlız kalmaya ihtiyacım olduğunu düşündüklerindendir. Hem onlar beni benden daha iyi tanırlar. Sonuçta beni seviyorlar. Yani seviyorlardır değil mi?
Pencereyi açıp pervaza oturdum ve ayaklarımı kendime çekip kollarımı bacaklarıma sardım. Kaç saat öyle oturduğumu bilmiyordum. Sürekli aynı şarkıyı dinliyor ve aynı olayı baştan baştan düşünerek öldürüyordum kendimi. Kafamı kollarıma yaslayıp biraz da öyle beklemeye kadar verdim. Belki uyuyabilirdim huh?
Kulaklıktan gelen ses azalıp yerine daha net ve güzel bir ses gelmeye başladığında kafamı kaldırdım ve ona baktım. Jaehyun buradaydı. Yanımdaydı. Kulaklığımın tekini çıkarmış bana şarkı söylüyordu. Kalbim hıphızlı atmaya başladı. Gözlerim yanağına kaydı. İz kalmamıştı çok şükür. Ona sımsıkı sarılıp özür dilemek isteyen yanımı bastırmaya çalışıyordum. Dudaklarını ısırdı. Ellerini saçlarının arasından geçirip başka yöne baktı. "Taeyong-ah üzgünüm, uyandırmak istememiştim."
Yutkunup sesimi çıkarmaya çalıştım. "Uyumuyordum Jaehyun." Beklediğimden çok daha kırık ve yorgun çıkan sesimi duyduğunda başı hızla bana döndü ve elini alnıma bastırdı. "Of! Ateşin çıkmış senin ya! Öyle oturulur mu pencerenin önünde! Boşver boşver gel uyutayım seni."
Bir elini bacağımın altından diğer elini belimin üstünden geçirip beni yatağa taşıdı. Belki gider diye itiraz etmedim ve kollarımı boynuna sardım. Kokusunu daha yakından alayım diye de boynuna sokuldum iyice. Ama yatak çok yakında olduğu için beş saniye bile sürmedi beni yatağa bırakması. Üstümü örtüp tekrar pencerenin yanına gitti ve telefonumu alıp masaya bıraktı, pencereyi de kapattı. O sırada kuruyan boğazımı temizleyip sesimi tekrar çıkarmaya çalıştım. "Neyi boşvereyim, Jaehyun?"
"Ya, şey. Ihm ben." Örtüyü üstümden atıp ayaklandım ve yanına gittim. "Sen ne, Jaehyun?" Elleriyle oynarken mırıldandı. "Sana beni affetmen için birkaç şey yapacaktım ama önemli değil uyuyabilirsin. Zaten doğru düzgün bir şey yapamadım."
Gülümsememi durduramıyordum. "Ne hazırladın, Jaehyun?" Gözleri yüzüm hariç her yeri dolanırken yine kısık seste mırıldandı. "Aslında tüm üyeleri dışarıya gönderip seninle tek kalmak istiyordum ama menajer izin vermedi. Seninle dışarı çıksak izin verir mi diye sordum, ona da izin vermedi. Bende üyelere dedim ki odanıza gidin. Yani filmlerde yemek hazırlar güzel sözler falan söylerler, bende öyle yapayım dedim, ama yemeği yapamadım. Normalde yemek yanar, ben sanırım tavanı yaktım." Yanakları kızardı. "Özür dilerim." Kulaklarına baktım yalan söylüyor mu diye. Yalan söylerse hemen kızarırdı çünkü onlar. Ama kızarmamıştı. "Herkes hata yapar, önemli değil Jaehyun."
"Hah evet işte o!" Birdenbire heyecan yapmıştı. Acayip sevimli gözüküyordu. "Herkes hata yapar değil mi Taeyong? Bence de yapar. Bende hata yaptım ama bak düzeltmek istiyorum. Yani düzelteceğim. Seni seviyorum ben, tabii ki düzelteceğim." Elleri kolları durmuyordu, anlatırken sürekli hareket ediyordu. "Yani affetmeyebilirsin beni, sorun değil ben yine de gelir sarılırım sana. Seviyorum çünkü. Başkasının sarılmasına da izin vermem ama! Sadece ben sarılacağım! Hem ben Chittaphon Hyung ile bir şey yaptığını düşünmedim ki. Sadece sabah telefonunda öyle bir şey görünce üzüldüm, sonra Haechan dedi ki yatak kırılmış falan filan. Hep üzüntüden yaptım yani." Durup nefes aldı. "Ben de ciddiyim Taeyong. Seni seviyorum. Bana kızgın olmasan öperdim seni ama sorun değil-"
Yüzünü avuçlarımın arasına alıp dudaklarımı dudaklarına bastırdım. İlk defa onu öptüğümden olsa gerek önce şaşırıp kaldı, sonra hemen doladı kollarını belime, karşılık verdi. O zaten konuşmaktan nefes nefese kalmıştı, ben de heyecandan bayılmak üzereydim, kısa bir sürede ayrıldık. Parmaklarımla avucumun içindeki yüzünü okşadım. Başımı biraz geri çekip yüzüne baktım. Tekrar konuşmak için ağzını açıyordu ki susturdum onu. "Dünyamı avuçlarımın arasına sığdırdım, kızgın felan değilim ben." Jaehyun'un yüzünden çektiğim ellerimi beline sarılıp başımı boynuna gömdüm. "Bende seni seviyorum Jaehyun-ah."
■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■
Çok soft oldu ağlıyorum ühühühü
Eeeee bence vote vermelisiniz, bu sefer hakettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Backstage/MarkHyuck
FanfictionSM Entertainment, MarkHyuck shiplendiğini fark eder. Bu yakıştırmanın, grubu aslında ünlendirdiğini de öğrenir. -(yarı)texting story- ▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪ Burunlarımız çarpışırken fısıldıyor. "Sonsuza dek." İkimizde birbirimize gülümsüyor...