Gözlerimi Jungkook'dan ayırmadan arkasında durduğu ağaca doğru yürümeye devam ediyordum. Okul bahçesinin ortasında ona doğru ilerlerken normalde beni hemen fark edeceği bir açıklıktaydım ama o beni fark etmemişti. Benden haberdar bile değildi.
En sonunda ona iyice yaklaştığımda gözleri sonunda beni bulmuştu. Beni gördüğüne fazlasıyla şaşkın görünüyordu. Bunu o kırmızı gözlerinden gayet iyi anlayabiliyordum.
O ağlamıştı sanırım. Aynı onunla ilk kez okulun bodrum katında konuştuğumuz gibiydi.
Ellerimi birbirine sürtüp ona biraz daha yaklaştım ve kafamı kaldırıp çekingen bir şekilde ona bakmaya başladım. Heyecanlanmıştım.
Jungkook bir süre kızarık gözlerle beni süzüp ve kısık sesle konuştu. "Senin burda ne işin var Yeon Seo? Birşey mi oldu?"
Ben konuşmamaya devam ederken gözünde yeşermeye başlayan endişe kırıntıları gittikçe kendini belli ediyordu. Daha fazla merak içinde kalmaması için derin bir nefes alıp konuşmaya başladım.
"Bir sorun yok Jungkook. Sadece... sadece bugün öğle arasında neden birden yanımızdan kalkıp gittiğini merak ediyorum. Neden gittin Jungkook? Neyin var?"
Konuşmam süresince dikkatle bana bakarak beni dinlemiş ve sonunda ise gözlerini üzerimden çekip kafasını sağa doğru çevirmişti. Çekinip bana hiçbir şey anlatmak istemediği her halinden belli oluyordu.
"Birşeyim yok benim Yeon Seo."
Yalan söylüyordu. Onda kesinlikle birşeyler vardı.
Nerden geldiğini bilmediğim ama geldiği için tanrıya bin kez şükretmeyi aklımın bir köşesine not ettiğim bir cesaretle elimi yavaşça Jungkook'un koluna koydum ve hafifçe sıvazladım. Bu yaptığım şeyle şaşkınlıkla gözlerini elimi koyduğum koluna dikmişti.
"Yalan söylüyorsun ve ben bunu gayet iyi anlıyorum Jungkook. Bana ne olduğunu anlatır mısın? Eğer anlatırsan elimden geldiğince sana yardım etmeye çalışacağım."
Kafasını kaldırıp yüzüme baktığımda yüzüme samimi ve güven verici bir gülümseme yerleştirip ona baktım. Bir süre daha bakışlarına devam edip en sonunda kafasını salladı.
"Tamam sana anlatacağım Yeon Seo."
Sonunda onun neden bu kadar üzgün olduğunu, onu bu kadar mahveden şeyi öğrenebilecektim. En başta bana söylemeyeceğini düşünsemde sonrada beni yanıltmıştı. Bunu düşünmemin nedeni ise daha tanışalı dört beş gün olmuştu ve bu yüzden bana güvenmeyeceğini zannetmiştim.
Sanırım bana güveniyordu. Eğer güveniyorsa bunu boşa çıkarmamalıydım.
Yere oturup arkasını ağacın kalın gövdesine yasladığında bana da oturmamı göstermişti. Dediği şeyi hemen yapıp onun karşısına oturmuştum. Derin bir nefes alıp kafasını aşağı doğru eğdi ve elleriyle oynamaya başladı.
"Seninle tanıştığımız günde ağlıyorum hatırlıyorsun değil mi?"
Sorduğu soruyla görmeyecek olsana kafamı salladım onay dolu mırıltılar çıkardım. Boğazını temizleyip konuşmaya devam etti.
"O gün sana 'Biri beni hiç görmüyor. Ona ben burdayım beni gör diyorum ama beni hala umursamamaya devam ediyor. Buda benim kalbimi çok kırıyor.' demiştim ya. Ve bu yine oldu Yeon Seo. O yine beni görmüyor. Beni başından savuyor."
Jungkook hala kafasını kaldırmadığı için yüzünü göremiyordum. Eline düşen bir damla yaşı hemen silip burnunu çekti. O yine ağlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bana Yardım Eder Misin? || jjk
Fanfiction"Sevdiğim kızı elde edebilmeme yardım eder misin Yeon Seo?" ©bloodbom