"Zilin çalmasına kaç dakika kaldı?"
Kafamı Eun Ji'ye çevirip gözlerimle duvardaki saati işaret ettim. "Saate baksana veya telefonuna?"
Oflayıp elindeki kalemi bıraktı. Daha sonra da tüm vücudunu bana doğru döndürüp göz devirdi. "Saati sınıftakiler yere düşürüp kırmış yani artık çalışmıyor. Telefonumu da okulda ders çalışabilmek için getirmedim, zaten Taehyung'da ders çalışmak için getirmiyor biliyorsun. Neyse hadi zilin çalmasına kaç dakika kaldı onu söyle."
Eun Ji'ye doğru eğilip pis pis sırıttım. "Demek Taehyung getirmiyor diye sen de telefon getirmiyorsun ha? Bak sen şuna."
Eun Ji koluma vurmak için hareketlendiğinde ben de yerimde arkaya doğru kaymış ve ona engel olmuştum. Zafer gülümsememi havalı bir şekilde sunup geri eski halime döndüm. O ise yan yan bana baktı.
Konuyu üstelemekten vazgeçip cebimdeki telefondan saate baktım. "Dört dakika kalmış."
Eun Ji sevinçle el çırptı ve hemen çözdüğü ders kitabını kaldırıp çantasına koydu. Ben de matematik testimdeki kalan son soruyla biraz bakıştıktan sonra çözmekten vazgeçip kitabı çantama koydum. Normalde olsa çözerdim ama bugün kendimi fazla bitkin hissediyordum. O yüzden biran önce eve gidip güzelce yemek yemek ve yatmak için can atıyordum.
Soğuk yatağım ısıtmam için beni bekliyordu. Onu daha fazla bekletemezdim.
Zil çaldıktan sonra ikimizde hemen yerimizden kalkıp sınıftan çıktık. Merdivenlere doğru ilerlerken gözüm Jungkook'un olduğu sınıftaydı. Sınıfın yarısından fazlası dışarı çıkmıştı ama o, Jimin ve Taehyung hala sınıftan çıkmamıştı. Çoğunlukla onlar önce çıktıkları için bu durum beni meraklandırmıştı ama umursamayıp merdivenlerden inmeye başladım.
Eun Ji ile konuşarak bahçeye çıktığımızda arkamdan biri omzuna sertçe çarpmış ve aldırış etmeden ilerlemişti. Bir iki adım öne doğru sendelediğimde sağ elimi refleks olarak omzuma koydum ve sinirle bana çarpan kişiye baktım. Bir özürü bile çok görmüştü.
Eun Ji'de onu fark etmiş olacak ki kaşlarını çatıp bana böndü. "Ne kadar da edepsiz biri, insan bir özür diler." Kafamı sallayarak onu onayladığımda konuşmaya devam etti. "Omzun ağrıyor mu?"
Elimi omzumdan çektim ve hafifçe oynatıp ağrıyıp ağrımadığına baktım. Şükürler olsun ki çok ağrımıyordu. "Öyle çok ağrımıyor. Neyse ki düşündüğüm kadar sert çarpmadı."
Eun Ji dediğime aldırış etmeyip başka bir yere bakmaya başladığında ben de kafamı onun baktığı yere çevirdim. Gözlerim okul kapısının köşesine yaslanmış ve ukala bakışlarını üzerimizde gezdiren Min Gyu'yu bulduğunda vücudumu anlık bir korku elegeçirmişti. Gözleri tam gözlerimle buluştuğunda yaslandığı yerden doğruldu. Daha sonrasında çarpık bir gülümseme ile arkasını dönüp gözden kayboldu.
Zorlukla yutkunup sırtımdaki çamtamın kulpunu sıktım. Omzuma kesinlikle Min Gyu çarpmıştı. Bunu anlamak çok basitti çünkü o çarpmamış olsaydı öyle bize bakmazdı. Bu kanıya hemen karar vermek yanlış gibi görünsede öyle değildi. Min Gyu'yu uzaktan da olsa tanıyordum. Okulda sessiz bir kişiliğe sahipti ama onu tanıyanlar ne kadar ukala ve boş bir insan olduğunu bilirdi.
Yani kısacası bana bilerek çarpmış ve bir mesaj vermek ister gibi bakıp gitmişti. Ama neden? Vermek istediği mesajı tahmin edebiliyordum ve umarım tahminim doğru çıkmazdı.
Eun Ji bana dönüp elleriyle hafif dalgalı saçlarını karıştırdı. "Bu neydi şimdi."
"Sanırım bize bir işaret vermeye çalışıyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bana Yardım Eder Misin? || jjk
Fanfiction"Sevdiğim kızı elde edebilmeme yardım eder misin Yeon Seo?" ©bloodbom