Karşımda duran test kitaplarına baygın bir bakış attım. Şuan o nadir anlardan birinin içinde boğulup gitmek üzereydim. Onlara bakmaya son verip kafamı sıraya gömdüm ve içime çektiğim havayı sesli bir şekilde dışarı verdim.
Ders çalışmak istemiyordum.
On ikinci sınıfa gidiyorum ve bu sene sonunda bir sınava girecektim. Hadi bunu geçtim bu haftadan sonra sınavlarım başlayacaktı ama ben hiç ders çalışmak istemiyordum. Şu öğle arasını iyi değerlendirmem lazımdı ama test kitabının kapağını açacak güçü ve isteği barındırmıyordum. Her gün ders çalışmak için can atan ben uçup gitmişte yerime başkası gelmiş gibiydi.
O ders çalışma istediğim nedense yok olup gitmişti. Hemen gelmesi ve benimde ders çalışmam gerekiyordu. Buna ihtiyaç duymamın neden tek sınavlar değildi. Jungkook'u bir müddet unutmak ve aklımı başka şeylerle meşgul etmek istiyordum ama olmuyordu işte.
Sıkıntıyla saçlarımı geriye attım kafamı hafifçe kaldırıp sınıfın tavanını inçelemeye başladım. Nasıl güzel bembeyazdı. Arada grilikler olsada beyaz renk ağır basıyor ve aradaki gri tonlarını görünmez kılıyordu. Hafifçe gülümsedim. Benim kalbimde ise acıdan simsiyahtı. Arada beyaz tonlarıda olsada siyahlık ağır basmış ve onları hafifçe görünmez kılıyordu. Ama gittikçe görünmezlik daha çok artıyordu.
Gözlerimi hızla beyaz tavandan çekip sıranın üzerinde duran telefonumu elime aldım. Aldığım gibi geri bırakmıştım. Hiçbir şey yapmak istemiyordum. Sadece kalbimdeki acıları silmek istiyordum. Onları silip rahatlığa kavuşmak istiyordum.
Bunun bir süre olmayacağını ve hala acı çekmeye devam edeceğini adım gibi biliyor olmamda ayrı bir ironiydi. Üzüleceğimi ve bundan kaçışım olmayacağını bildiğim halde bunun olmamasını dilemek tam anlamıyla saçmalıktı. Kafayı yiyordum.
"Eun Ji hadi dışarı çıkalım."
Eun Ji sıradan kafasını kaldırıp uyuklamaya son verdiğinde ben çoktan oturduğum yerden kalkmıştım bile. Elleri sayesinde gözlerini ovalayıp gerinerek esnedi. Daha sonrasında bana şaşkın şaşkın bakmaya başladı.
"Dışarı mı çıkalım?"
Hızlı bir şekilde kafamı salladım. "Evet hadi dışarı çıklarım. Daha fazla sınıfta durursak kafayı yiyeceğim."
Sıranın üstünde duran telefonunu eline aldı ve yanıma geldi. "Hayret, sınavların başlamasına bir hafta kala seni sınıftan çıkarmak imkansızdı ama sen şimdi kendi isteğinle çıkıyorsun. Hayrola ne oldu?"
Beni benden daha iyi tanıyan arkadaşıma yan bir bakış attım. Hemen koluna girdim ve onu sınıftan dışarı sürüklemeye başladım. Ne olduğunu gayet iyi bilesine rağmen benden ona anlatmamı istiyordu. Böyle yapmasına bazen sinir oluyor bazen ise mutlu oluyordum. İnsanlara içimi döktüğümde rahatlıyor ve doyasıya ağlıyordum. Tabi Eun Ji o nadir insanlar arasında idi.
İkimizde hiçbir şey demeden okul bahçesine çıktığımızda direk okulun arkasına yönelmiştik. Orada bizim dersleştiğimiz ve birbirimizin sıkıntılarını giderdiğimiz bir yer vardı. Birimiz üzüldüğünde hiçbir şey demeden hemen oraya gider ve onu dinlerdik. Bu bizi rahatlatıyor ve arkadaşlık bağımızı güçlendiriyordu.
Tanıdık yere yaklaştığımızda adımlarımızı daha çok hızlandırdık. Dertleşme yerimize geldiğimizde ben hemen sırtımı bu sıcağa rağmen soğuk olan duvara yaslamış ve otların üzerine oturmuştum. Eun Ji ise hemen karşımdaki yerini almış merakla bana bakıyordu.
"Evet anlat Yeon Seo. Seni dinliyorum."
Ağlayacağımı bildiği için cebinden çıkardığı peçeteyi bana verdiğinde derin bir nefes alıp sırtımı dikleştirerek soğuk duvarla olan temasını daha çok sağladım. Parmağımı kalbime götürüp hüzünlü ve boğuk çıkan sesimle konuşmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bana Yardım Eder Misin? || jjk
Fanfiction"Sevdiğim kızı elde edebilmeme yardım eder misin Yeon Seo?" ©bloodbom