-22-

1.6K 175 180
                                    

Bugün günlerden pazartesiydi ve nedense kendimi çok iyi hissediyordum. Hiç pazartesi sendromunda falan değildim ama Eun Ji benim aksime baya uykulu ve yorgun gözüküyordu. Çoğu pazartesi olduğu gibi bu pazarteside baya yıkıktı.

"Okuldan nefret ediyorum."

Güldüm. "Okulunda senden hoşlandığı yok zaten. Birdirinize karşı olan hisleriniz büyük ihtimalle aynı."

Koluma vurup "Aman ne komik" dedi. Daha sonrasında ise elini karnına koyup sıvazladı. "Ben sabah kahvaltı etmedim Yeon Seo. Daha zilin çalmasına var, kantine gidelim mi?"

Kafamı sallayıp ayağa kalktım ve birlikte kantine doğru ilerlemeye başladık. Eun Ji önde ben arkada merdivenlerden aşağı inerken kütüphaneye giren Sang Hee dikkatimi çekmişti. Hiçkim seye görünmek istemiyor gibi gözüküyordu çünkü sağa sola dikkatlice bakmış daha sonra hemen kütüphaneye girmişti. Hafifçe kaşlarımı çatmış öylece duruyordum ki o sırada Mark'ı gördüm. Sang Hee'nin arkasından kütüphaneye girmişti.

Yavaşça kalan merdivenide indim. Kesinlikle bişeyler oluyordu.

"Yeon ne oldu?"

Eun Ji'ye dönüp kütüphaneyi gösterdim. "Az önce kütüphaneye Sang Hee girdi, onun arkasından da Mark. Bence bişeyler olacak. Bizde gidelim."

Eun Ji hafifçe gülüp elini omzuma koydu. "Hey, sakin ol biraz Yeon Seo. Eğer bişeyler olursa Mark bize kesin söyler, merak etme."

Bir süre kararsız bir şekilde Eun Ji'ye baktım. Daha sonrasında haklı olduğu kanısına varıp kafamı salladım ve birlikte yürümeye devam ettik. Bir an aklımdan Mark'a mesaj atıp ne olduğunu sormak gelsede vazgeçtim. Şuan önemli birşey yapıyor olabilirdi veya yapmıyorda olabilirdi ama onu bölmeyi istemiyordum. Eğer Sang Her ile ilgili bişeyse zaten Eun Ji'nin dediği gibi mutlaka bize anlatırdı.

Kantine girdiğimizde Eun Ji kendine birşeyler almaya gitti, ben de oturmak için boş bir masa aramaya başladım. Gözlerim kantinin sağ köşesindeki masada tek başına oturan Jihoon'u bulduğunda gülümseyerek yanına gittim. Beni hemen fark etmiş ve elindeki telefonu bırakıp yanındaki sandalyeyi oturmam için çekmişti, ben de hemen oturdum.

"Günaydın Jihoon. Seni kantinde göreceğim aklımın ucundan geçmezdi. Genelde," bir süre durdum, "ya da hayır, hep volaybol sahasında takılırsın ya."

Gülerek hafifçe koluma vurdu. "Sana da günaydın Min Sabah Sabah Formunda Olan Yeon Seo. Ve evet normalde şuan voleybol sahasında olmam gerek ama takım arkadaşlarım ve Mark ortalıkta yok. Ben de tek başıma kantinde pinekliyordum ki çok şükür sen geldi." Gözlerini etrafta gezdirdi. "Eun Ji çatlağı nerde?"

Eun Ji'ye çatlak demesini ve bunu Eun Ji öğrense ona nasıl kızacağını düşünmeyi es geçip arkamda kalan, iki üç kişinin olduğu kantin sırasını gösterdim. "Kendine bişeyler alıyor. Gelir birazdan."

Jihoon kantin sırasına bakıp kafasını sakladığında aklıma Mark gelmişti. "Mark'ı Sang Hee'nin arkasından kütüphaneye girerken gördüm az önce. Sen birşeyler biliyor musun?"

"Sang Hee'nin arkasından mı?" dedi şaşkınca. Mırıldanarak onayladım onu. "Mark'ı hiç görmedim bugün, o yüzden ne olduğunu bilmiyorum. Görürsek sorarız ne olduğunu."

Tam konuşacağım sırada Eun Ji geldi ve kantinden aldığı şeyleri masaya koyup karşıya oturdu. Jihoon'la eskiden hep sağ ellerini yumruk yapıp tokuştururlardı. Aslında bunu hepimiz de yapardık ama nedense Eun Ji ve Jihoon'a özel birşey olmuştu. İki yıl önce her sabah yaparlardı bu selamlaşmalarını, şuan olduğu gibi. İkisinede eskilerin özlemini içeren bir tebessümle baktım. Sanırım herşey yoluna giriyor, eskilerde canlanıyordu ha?

Bana Yardım Eder Misin? || jjk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin