"Madalyonun Öteki Yüzü"

7.8K 479 83
                                    

 

     " Ne zaman sana yaklaşıp aramızdaki engeli yıkmak istesem daha fazlasıyla karşılaşıyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

     " Ne zaman sana yaklaşıp aramızdaki engeli yıkmak istesem daha fazlasıyla karşılaşıyorum.
    Ben bir tuğlayı çekmeden, sen bir sıra duvar daha örüyorsun fakat beni bu duvar değil, tuğlaların arasına koydugun nefretten harç öldürüyor.."

    Berbat bir gündü. Hatta berbattan daha kötü ne kadar sıfat varsa bugün için kullanabilirim. Öyle boktan bir gün geçirdim.
  Başak'tan ayrı geçirdiğim on iki sene, bu günün fragmanıymış. O vicdan azabı, o kalp acısı ve çektiğim onca sıkıntı, bugün olanların ve bugünden sonra olacakların kısa bir ön gösterimiymiş, bugün bunu çok net bir şekilde anlamış bulunuyorum.

    Aslında gün, bitişinin aksine çok da iyi başlamıştı. Gece boyunca sabah yapacağım hazırlığı düşünerek heyecanlı ve kaygılı bir uyku uyumuştum, erkenden uyanıp duş almıştım, sakallarıma çok özenildiği belli olmayan ama gayet hoş görünen bir şekil vermiştim. Üzerime yeşil gözlerimi ortaya çıkaracak, basit ama güzel bir tshirt giymiş, altına da yakıştığını düşündüğüm siyah pantolonumu çekmiştim.

    O bizim eve geliyordu. Başak ilk defa 'içinde benim olduğum' bir yere geliyordu...
    
    Başak'ın çocukken en sevdiği hatta sofrada ne kadar yerse yesin doymayıp yemekten sonra mutfaktan bir tabak daha aşırdığı yemeklerin hazırlığına koyulmuş, her şeyin muntazam olması için elimden geleni yapmıştım.
    Pilavın şehriyelerini bilerek yakmıştım çünkü Başak küçükken evde her pilav yapıldığında annesine yalvarırdı şehriyeleri yanana kadar pişirmesi için. Fatma teyze de çözümü diğerlerine normal pişirip Başak'ınkileri yakarak yapmakta bulmuştu en son.
   Türlü için de bol bol tavuk almıştım, yemeğin içinde kırmızı et yemekten hoşlanmazdı Başak. İkimiz aynı tabaktan yediğimiz için, etleri ben yemek zorunda kalırdım onların evindeyken. Zamanla onun sevmediği şeyleri ben de sevmez olunca, bizim tabağımıza et koymaz olmuştu annemler. Ben de bu durumdan çok memnun olmuştum, çünkü benim çabamla bile olsa onunla aynı zevkleri paylaşıyor olmak bana mutluluk veriyordu.
 
    Ben tüm detaylara elimden gelen gayreti gösterirken Furkan'a da salata yapma işini verdim. Bol yeşillikli, söğüş gibi bir şey olacaktı, onu da doğrayıversindi bir zahmet beyefendi. Zaten Başak'ın gözü türlü ve pilav varken salatayı görmezdi. O yüzden çok özenmeye de gerek yoktu bu işe.
   
    Henüz on yaşındayken, yüreğimdeki ağırlığı cüssemin iki katı olmuş aşkımla, daha doğrusu ilk aşkımla yaşamaya çalışırken, büyüyünce Başak'a yapacağım yemeklerin hayalini kurardım hep.
   Üzerimde şef önlüğüyle, ikimizin evinin mutfağında sebzeleri doğrayacaktım, içine sevdiğimiz baharatlardan koyacaktım, nasıl olsa aynı baharatları sevecektik zaten, tencereyi beraber ocağa koyacaktık. Başak sofrayı kurarken ben de turşuları çıkaracaktım. Sonra beraber benim yaptığım yemekleri yiyecektik, daha önemlisi Başak benim yaptığım yemekleri yiyecekti. Yerken gülümseyecek, ara ara aldığı büyük lokmalar ağzına sığmadığı için yutmakta zorlanacaktı...
 
   Ve ben tüm bunları, özel olarak benim için yapılmış bir sanat eserini izler gibi izleyecektim. Bıkmadan, usanmadan, asla sıkılmadan ..

İLK TERCİH AŞK *TAMAMLANDI*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin