"Narin Çiçekler, Nazlı Kızlar ve Kraliçeler"

2.5K 98 32
                                    

"Kendi egositliği yetmedi, minnacık çocuğu bile ego topu yapacak adam. Furkan'ın yeni evli hali de kötüydü ama baba hali bin beter.”

Ayna karşısında göz kapağına sürdüğü boyayı fırçayla dağıtmaya çalışan sevgili eşim, yaptığı işe devam ederek istifini bile bozmadan cevap verdi bana. Kadınların bu kadar çok yönlü varlıklar olması laf arasında bile kendimi fazla basit hissetmeme neden oluyordu.

“Aşkım gereksiz tepki veriyorsun. Kızının okuma yazmayı öğrenmesini kutlamak isteyebilir. Bunun için onu suçlayamayız değil mi?”

Aynaya yansıyan güzelliğe odaklanmayı bırakıp konuya döndüm. Furkan adisinin, evet 30 yaşına gelmiş olsa bile adi, bu olayda savunulacak tek yanı yoktu. O babaysa ben de babaydım ve kızımın üzülmesi bu dünyada istediğim en son şeydi.

“Sinirlendiğim şey kutlama yapması değil. Mine'nin hasta olup katılamadığı okuma yarışmasını Ece kazandığı için kutlama yapması. Herif resmen kızları kıyaslıyor.”

Bu kez elindekileri bırakıp derin bir nefes vererek sandalyeden kalkmadan bana döndü Başak. Aradan seneler geçmesine rağmen hâlâ harika bir kadındı ve anne olmak onu eskisinden bile daha çekici yapmıştı. Aynı şeyin benim için söz konusu olduğunu söyleyemezdim. Babalık beni çekiciden çok çekilmez biri haline getirmişti gördüğünüz gibi.

“Kimse kızlarımızı kıyaslamıyor. Aksine sen kendini Furkan'la kıyaslıyorsun.” diyerek, lafı gediğine oturttuğundan emin bir edayla yanıma gelip yanağıma dokundu. Başını usulca kaldırıp ela gözleri gözlerimi bulduğunda istediği noktaya gemiştim. Şu andan itibaren ne derse desin, beni ikna edebilirdi.

“Sen harika bir babasın Gökhan. Lütfen başkalarıyla yarışma artık.”

“Ben yarışıyor olabilirim belki ama o da boş durmuyor.” dedim pelte kıvamına gelmiş beynimle. Ettiğim lafları duyan olsa yedi yaşında olanı Mine değil ben sanardı.

“Kızının adını Ece koydu Başak. Benim çocuğum 'kraliçe' diyor resmen. Egoist bir şey değil mi bu?”

Dudaklarını çizgi halinde birleştirip Allah'tan yardım dilercesine yukarı baktı sevgilim. Bir saniye sonra yeterli gücü toplamış olacak ki yine benimkilere dikti ela gözlerini.

“Emine koymak istediğini söyleyince avukatları toplayıp şirketteki ortaklığı bitiriyordun az kalsın, hatırlatırım.”

Kızların doğmasına iki ay kalmışken, hala isim bulamadığımız için hem biz hem de Furkan'lar deli gibi isim araştırıyordu. Ortaya o kadar çok fikir atılmıştı ki bir süre sonra hangi isim üzerinde tartıştığımızı unutuyorduk. Tam bu sıralar Furkan ve Aleyna bizim eve gelmiş, baba adayımız aptal bir sırıtışla ismi sonunda  bulduklarını söylemişti.

“Emine koyacağız. Yani annemin ismi.”

“O benim annem. Hayatta olmaz.” çıkışımın üzerine bir süre direttiyse de şirketteki ortaklığı bozma konusundaki kararlı tutumum onu yolundan döndürmüş ve başka bir isim bulmaya zorunlu kılmıştı. Tabi ki kendisi de bana bir şart koşmuştu.

“Biz Emine koyamıyorsak, siz de koyamazsınız!”

Kızıma neden Mine ismini verdiğimiz artık yeterince açığa çıktı sanırım. Hem kendi gibi narin bir çiçek hem de neredeyse annemin ismi. Neredeyse...

“Tamam ya.” diyerek pes edip yanağımdaki eline hafif bir öpücük bıraktım. Başak'ı çok seviyordum ve asalak arkadaşımın en azından karımla aramdaki huzuru kaçırmasına izin vermeyecektim. Okuma yarışmasına dair mevzu bir süre bekleyebilirdi.

İLK TERCİH AŞK *TAMAMLANDI*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin