"Oyuna Karşı Oyun"

5.5K 355 20
                                    

Ben Başak. Bilmeye hakkınız olduğunu düşündüğüm bir şeyi sizlere açıklamak isterim.

Hikayenin başından buraya kadar dinledikleriniz; 12 sene öncesinde çocukluğumun anılarında kalan, artık kimsenin hatırlamadığı bir günün bugüne bıraktığı kalıntılardı. Kahramanları iki küçük çocuktan ve onların temiz hislerinden ibaret olan ama zamanın her şeye yaptığı gibi bu duyguları da kirlettiği, şimdiyi anlamak için bilinmesi gereken eski olaylardan oluşan ufak bir önsöz...

Evden çıkmak için inilen son merdiven, oyuna başlamadan önce atılan yazı tura ya da yolculuğa çıkmadan önce hazırlanan bir valiz gibi.

Artık dinleyeceğiniz hikayenin kahramanı iki yetişkin insan. Merdivenden indik, yazı turayı attık ve yolculuk için valizi de hazırladık.

Efsanenin başladığı günden ve büyüyüp yaptığı yankılardan yeterince bahsettim.
Ben Başak. Bugün size efsanenin devamını değil, yırtıldığı yerden yapıştırdığım yeni hikayemi anlatacağım...

☯️☯️☯️

"Söylediğin şey o kadar mantıksız ki Gaye,; olacağına ihtimal vermeyi bırak, bu çıkarımı nasıl yaptığını anlamaya çalışıyorum şu anda?"

Derin bir nefes alıp gözlerini devirerek cevap verdi Gaye. Zira sırayla karşısına oturmuş, söylediğini anlamamakta ısrar eden dört kişiye karşı çetin bir savaş veriyordu yarım saattir. Bahsettiğim kişilerden biri de ben olmasam haline üzülebilirdim belki ancak, şu an kendi durumumun ondan daha beter olmadığına emin değildim.

"Ya ben de farkındayım çok akıldışı bir şey söylediğimin. Ama yemin ederim doğru duydum ya. İkinizin annesi işbirliği yapıp Başak'ı İstanbul'a getirmişler."

Konuşmanın başından beri neredeyse üçüncü kez duyduğumuz bu cümle karşısında, odaya yayılan sessizliği yine hiçbirimiz engelleyemedik. Herkesin kafasında bu olayı enine boyuna tarttığına ve kendi payına düşen duygusal yumağın ucunu bulmakla boğuştuğuna emindim. Ben de öyle yapıyordum çünkü.

Annemin beni buraya bilerek göndermiş olması mı daha üzücüydü yoksa teyzemin bana aylardır rol yapması mı bilemiyordum. Gözümün içine baka baka en sevdiğim iki kadın tarafından aldatılmıştım. Kimseye sezdirmeden, nasıl ve neden yaptıklarını bilmediğim, düşünsem de çözemediğim bir işbirliği ile beni buraya göndermişlerdi. Gökhan'ın yanına. Daha da kötüsü, Gökhan için...

Annem şimdiye kadar, çocukluğumdan beri Gökhan'a duyduğum ilgiyi farketmiş gibi görünmüyordu. Küçükken, lisedeyken hatta buraya gelmeden önce bile hiç konusu açılmamıştı onun. Arada bir kahve içerken ettiğimiz sohbetlerde bile asla adı geçmemiş, hislerimi bildiğine veya farkettiğine dair bir imada dahi bulunmamıştı. Ben duygularımı iyi gizleyebildiğimi düşünmüştüm yıllarca. Kimseye göstermemiştim, göğsümdeki koca yarıkla insanların arasına karışmış, onlar gibi görünmeye alışmıştım. Kalbim her attığında sızlayıp canımı yakan, hatta bazen hayata devam edemeyecek kadar umutsuz olmamı sağlayan yarığı yok sayıp büyümüştüm.

Annem intihar girişimimdeki sebebi de kilolarım sanmıştı. Beni psikoloğa götürürken de babama 'genç bir kızı fazla kiloları öldürmez aşkım, o kilolar yüzünden beğenilmemek öldürür' demişti. Sorunumun genel olarak yalnız olmam olduğunu düşünüyordu. Kilo verirsem ve bir de erkek arkadaş yaparsam hayatımın çok daha kolay olacağını, her şeyin yoluna gireceğini sanıyordu. Aslında yaşadığım şeyle ilgili en ufak bir fikri bile yoktu.

Yani kısacası, beni buraya Gökhan için göndermek onun fikri olamazdı. Duygularımı anlamadığına emindim. Kimse anlayamazdı. Bazen ben bile anlayamıyordum.

İLK TERCİH AŞK *TAMAMLANDI*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin