Şarkı; Nu'est W-Ylenol
Jeon Jungkook:
Mutluluk;herkesin sevdiği mutlaka istediği o güzel duygu.Kimimize sürekli kimimize az uğrayan o güçlü duygu...
Sanırım 21 yıldır yanıma ne çok ne de az uğradığı için artık ikilemden sıkılarak gelmeyi kesmiş gibiydi.Aksi taktirde şu üç-dört gündür uğradığı yoktu.Hyungumla kahvaltımızı yapar yapmaz daha okulumun başlamasına uzun sayılabilecek bir süre olmasına rağmen kendimi dışarı atmıştım.Bugün diğer günlerin aksine güçlerimi kullanarak değil de aheste aheste yürüyerek gitmek istiyordum.
Hafif çiseleyen yağmur yeni yıkanmış olduğundan dolayı hafif nemli olan saçlarımla bir münakaşaya girdiğinde rahatsız olarak kapişonumu kafama geçirdim.Yağmurdan nefret ettiğimi söyleyemezdim ancak ya hiç ıslanmayacaktım yada donuma kadar ıslanacaktım benim için ikisinin ortası hiçbir şekilde olamazdı.
Kapıyı ardımdan çekerek yürümeye başladığımda ne yapacağımı düşünüyordum.
Hoseok'un hiçbir suçu yoktu bunu biliyordum ama yine de ne aklıma ne de kalbime tam anlamıyla söz geçirebiliyordum.İyi biri olduğu belliydi ona soğuk davranamazdım ama tamamiyle yakınlaşmam epey uzun sürecek gibiydi.Hyungumun sokağından çıktığımda kaldırımda uyuşuk uyuşuk yürüyor ve önüme gelen küçük taşları ayağımla vuruyordum.Taşlara kendimi o kadar kaptırmıştım ki yanlış sokağa girdiğimi çok sonradan fark etmiştim.Aslında bilmediğim bir sokak değildi sadece yolu anlamsız bir şekilde uzatıyordu.Salaklığıma iç geçirerek kaderime boyun eğdim ve geri dönmeden yoluma devam ettim.
Biraz uzağımda olan evden çıkan sarı saçlı esmer bedeni gördüğümde duraksamıştım.
Biyerden tanıdık geliyordu ama nerden?
Hâlâ safça bakarken çıktığı eve el sallayıp ileriye giden bedenin yüzünü biraz olsun gözüktüğünde onun yeni arkadaşım olan Taehyung olduğunu anlamıştım.Yavaş yürümeyi keserek Taehyung'a doğru koşmaya başladım.Yalnız gitmek daha çok düşünmeme neden olurdu,yanımda biri olursa en azından onunla konuşarak kafamı dağıtabilirdim.
“Taehyung!” İsmini seslenmemle arkasını dönmüş ve penguen gibi koşan bana bakmıştı.
Beni gördüğünde ise yüzünde kare bir gülüş meydana gelmişti.Sonunda yanına vardığımda kendimi yorulmuş hissediyordum.
Tamam 21 yaşındayım ama benim içim 80 yaşındaki bir dedeyle eş seviyedeydi.“Merhaba Jungkook.” Ben soluklanma işlemimi bitirirken Taehyung konuşmuştu.
“Merhaba.” Yavaş adımlarla yürümeye başladığımızda bana doğru dönmüştü.
“Buralarda mı oturuyorsun?” Aslında burada değil ama buraya biraz yakın bi yerde oturuyordum.“Hayır.Yani bir sokak yukarda oturuyorum.
Yolları karıştırdım da.”Sonlarda mırıldandığımda yine gülümsemişti.
Yolun geri kalanında ise günlük şeylerden falan konuşarak öldürmüştük.Ne bileyim hangi alanda ilerleyeceğimiz gibi falan.Sonunda Üniversite kapısına ulaştığımızda neden buraya geldiğimizi hâlâ çözebilmiş değildim.Madem staj yapacaktık niye aptal bir imza için buralara kadar sürükleniyorduk?
Sorularım aklımı kemirken Taehyung'un koluma dokunmasıyla elektirik çarpmış gibi hissetmiştim.Bu da neydi böyle?Geripseyerek Taehyung'a baktığımda dudağında ainsi bir gülüş yakalamıştım ancak ben dönünce anında silinmişti.
“Çok fazla bekledin de o yüzden dokunmuştum.”Üstünkörü bir açıklama yaptığında başka birşeyler olduğunu seziyordum ancak tam olarak kavrayamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hell Diving//Yoonkook\\
FanfictionJeon Jungkook bu dünyadaki bir 'tuhaftı'. Min Yoongi ise düzenli bir hayata sahip olan, sıradan bir psikolog. Jungkook diğer insanların aksine mistik güçlere sahipti. Peki bu tuhaf çocuk normal bir insan olan psikoloğa aşık olursa ne olurdu? Bunu i...