Twenty-One

807 48 96
                                    

Her ruha sahip varlığın bir kırılma noktası olurdu.

Kimileri en ufak olayda tümüyle bırakırdı kendini, kimileri sonuna kadar dayanırdı... Ancak yine de kırılırdı.

Benim kırılma noktam ise sevgimdi.
Sevdiğim kişilere karşı fazlasıyla hassastım, en ufak olayda bile kırılabiliyordum. Bu huyum yüzünden çoğu kişiyi kaybetmiştim hayatımda ancak ne yapabilirdim ki?
Kendimi de değiştiremiyordum, sadece kaybettiklerimle kalıyordum.

Hafızamın köşesinde saklanmış çığlıklarım vardı.Hiçbir zaman serbest bırakamadığım, bırakamadıkça da ruhumdan birer parça götüren büyük çığlıklar... Onlarla yıllardır yaşayan biri olarak beni oldukça yorduklarını söyleyebilirim.

Çığlıklarım da kırılmama yardım ediyordu. Kafamın içinde bana bağırıyor ve "kaybettiklerinin tüm suçlusu sensin" diyorlardı.
Haklı da olabilirler elbette.

Ancak benim tek suçum sevgi istemekti. Hayatımda sadece birileri beni sevsin bende onları seveyim istemiştim.
Bu isteğim Jin hyungla karşılaşana kadar sürmüştü.Hyungum beni bulduğunda çığlıklarımın sustuğunu ve birdaha da geri gelmeyeceklerini düşünmüştüm. Çünkü Jin hyung tümüyle saf sevgiyi bahşediyordu bana, daha ne isteyebilirdim ki?

Yıllar geçtikçe Jin hyungla aramızdaki bağ da güçlenmişti.Fakat içimde hâlâ bir sevgi açlığı vardı. Sonradan anlamıştım, benim aç olduğum sevgilerden biri de "aşk"tı. Hyungumun sevgisi elbette çok güzel ve saftı ancak -sizde bilirsiniz ki- engelleyemediğim birşeydi bu.

Tıpkı Min Yoongi'ye olan sevgimi engelleyemediğim gibi...

~~~

Jungkook gördüğü manzaraya ağlaması gerektiğini biliyordu, ancak alışmıştı. Hem ağlasa ne olacaktı ki?
Yoongi nişanlısını bırakıp ona mı gelecekti? Elbette hayır!

Ellerini montunun cebine soktu ve ikiliyi izlemeye devam etti.Birbirlerine olan bakışları, gülüşleri çok çok güzeldi.Böyle düşündükçe "Yoongi iyi ki de beni seçmedi" diyordu kendi içinde.

Rüzgar estiğinde yanaklarından akan damlaları fark etmişti.Evet, lanet olsun ki ağlıyordu.Ama bu olaya o kadar çok alışmıştı ki vücudu artık kendisinden izin bile almadan habersizce akıtıyordu göz yaşlarını.

Burnunu çekereken kendisini küçük bir çocuk gibi hissetmişti.Savunmasız, güçsüz sadece ağlayan küçük bir çocuk...
Bu düşünceyle gülmüştü, keşke küçük bir çocuk olsaydı belki birileri onu sakinleştirmek için yalandan da olsa çaba gösterirdi.

Böyle düşünerek hyunguna kötülük ediyor gibiydi, ancak pekde sağlıklı düşünemediğinin o da farkındaydı bu yüzden önemsemedi.

Biraz daha baktıktan sonra arabasına binerek oradan uzaklaştı.Birkaç saat sonra şehirden de çıkmıştı.Şuanda olduğu yol etrafında evler olmayan, ıssız biryerdi.Gerçi evler olsa bile gecenin bu saatinde kim dışarıda olurdu ki?
Evet saat oldukça geçti,ikiyi henüz geçmişti.

Hızını biraz daha arttırdı ve biraz daha. Yağmur yağdığı için yerler kaygandı, bu hızda ıslak bir yolda gitmek ise büyük bir aptallık.

Ve o an gelmişti...

Jungkook direksiyon hakimiyetini kaybetmiş ve ileride duran beton bloğa çarparak hayatını kaybetmişti.

Gerisinde sadece Jin hyungunu bırakmıştı.
Hayatından kardeş kopartılan bir abi...

×××××

Jungkook sıçrayarak ve ter içinde uyanmıştı rüyasından.Solukları birbirine karışıyor, rahatlamasına bir türlü izin vermiyordu.

Jungkook'un bu uyanışı elbette eşinin de uyanmasına sebep olmuştu.Normalde uykusundan mahrum edilmesinden nefret ederdi ama söz konusu Min Jungkook olduğunda tek kelime dahi edemiyordu.

Gözlerini açmaya çalışırken elini eşinin sırtına koymuş ve okşamaya başlamıştı.Jungkook ise saniyesinde Yoongiye sokularak sakinleşmeyi denedi. Elbette başarılı da olmuştu.

"Güzelim, ne gördün yine rüyanda? "

Yoongi tüm ilgisiyle göğsüne sokulan küçüğüne sormuştu. Şu sıralar çok fazla rüyasında korkuyordu küçüğü, bunu Jin hyunga söylese iyi olacatı.

"Hoseok hyungla nişanlı olduğunuzu... "

Jungkook sessizce mırıldandığında Yoongi neredeyse kahkaha atacaktı.

"Güzelim alınma ama bilinçaltın fazlasıyla aptal. "

En sonunda gülüşünü tutamayan büyük kahkahasını da ortaya koymuştu.

"Bilinçaltım aptal olabilir ancak ne yapayım, korkuyorum. "

Yine mırıldanan küçükle Yoongi gülmeyi bırakmış eşinin saçına büyük bir öpücük bırakmıştı.

"Merak etme güzelim kendi kardeşimle evlenme olasılığım bir ihtimal bile değil. "

Yoongi eşinin sırtını hâlâ okşarken onu rahatlatmak için şu kelimelerle son vermişti cümlesine;

"Sihirli kelimenizi söylesek de uyusak?
Öküz bir eş gibi durmak istemem ama uyku kollarını açmış bir şekilde beni bekliyor. "

Jungkook bu kelimeleri duyunca gülmeye başlamış ve eşinin küçük burnunu öperek cevap vermişti.

"Etkili olacaksa istediğin kadar söyle ancak sende biliyorsun ki bu işe yaramaz."

Yoongi beklediği cevap geldiğinde dudaklarını bükerek "biliyorum, biliyorum" diye mırıldanmıştı.

İkili birbirine sarılarak uyuduğunda huzuru bir kez daha hissetmişlerdi.

Jeon Jungkook tümüyle Min Yoongi'ye aşık ve sahipti.Min Yoongi'de Jeon Jungkook'a.
Yani Min Jungkook'a.

~~~

"Eğer sana acı vereceksem, beni unutman daha iyi olur Jeon. "

"Sensizliğin verdiği acıyı bilseydin asla böyle konuşamazdın hyung, asla... "

~~~

Ve son...
Saçma bir finaldi asla İtirazım yok.Ancak küçük açıklamalar getirmek istediğim konular var.

İlk olarak neden bu kadar saçmaladığımı açıklamak istiyorum;
Hikayenin ne başlangıcı ne de sonu böyleydi kafamda.Hikayenin teması da farklıydı elbette.Kafamda ilk kurduğumda çok çok soft şeyler yazacaktım, Jungkook güçleriyle yine Yoongi'nin evine girecekti ancak ortada Sope ilişkisi yoktu.İkisini birbirinden etkilenecek ve güzel olaylar yaşayacaktı falan filan .

Ancak böyle olmadı sebebini de inanın ki bilmiyorum. Bunun yerine Jungkook'a acı çektirme kararı aldım. Bu versiyonun sonu ise ilk okuduğunuz yer yani Jungkook'un ölmesi...

Aralık ayına kadar bu olay kafamda böyleydi ancak bunu da değiştirecek bir olay yaşadım.

Henüz 21 yaşında olan abimi bir araba kazasında kaybettim.Okuduğunuz gibiydi olayın bazı yerleri.Islak yol,gecenin geç saati ve bir kayıp.Tek fark arabayı abimin kullanmaması ve tek olmaması.

Bölüm atmamamın bir sebebidir bu.

Bana saf sevgiyi öğreten insanı kaybedince toparlanamadım haliyle.Hâlâ daha toparlanamıyorum.

Eğer sevdiğiniz ama bir türlü ona olan sevginizi söyleyemediğiniz biri varsa söyleyin bence. Ben bir kez olsun abime olan sevgimi söyleyemedim abim de bana.

Hayatımdaki en büyük pişmanlığımdır bu. Şuan ne kadar çok söylesem de bir faydası olmadı.

Duygu sömürüsü yapmış gibi gözükmüş olabilirm ama sadece açıklamak istedim.

Umarım sevdiklerinizi acı bir şekilde kaybetmezsiniz.

**Şimdiye kadar hiç teşekkür etmedim size çünkü sona saklamak istedim, okuduğunuz için teşekkür ederim.

Ve bir klasik gibi gözükse de, eğer anlatmak istediğiniz yada dertleşmek falan istediğiniz bir konu olursa dinlerim.

Tekrar görüşmek üzere💕

-Lobodokkie-

Hell Diving//Yoonkook\\Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin