~Seventeen~

541 36 24
                                    

Jeon Jungkook:
Kalbimi ilk defa birine vermek istemiştim.
Ancak istediğim kişinin ellerinde zaten başka bir kalp yuva kurmuştu.Benim evsiz kalbim ise yere düşerek parçalara ayrılmıştı.

Başım her kriz sonrasında olduğu gibi ağrıyordu.Dudaklarım kurumuştu,üzerimde yoğun bir yorgunluk hüküm sürüyordu...
Kısacası berbat haldeydim.

Ellerimi saçıma atarak dağıtmak ve düzeltmenin arasında -inanın ki ne yaptığımı bilmiyorum- hareket ettirmiştim.

Uyandığımı içten içe kabul ettiğimde yataktan kalkarak etrafıma bakınmıştım.
Hava çoktan kararmış;ay herzamanki ihtişamıyla gökyüzünde gösterisini sergiliyordu.

Saate bakma gereği duymdan yanımda duran telefonumu alarak aşağı kata inmeye başladım.Etrafta tek bir ışık bile olmaması endişelerimi uyandırarak vücuduma yayılmasını sağlamıştı.

Belki de saat çok geçti,bu yüzden hyunguma dair bir iz yoktu?

Korkarak saatime baktığımda henüz 22.40 olduğunu görmemle bastıramaya çalıştığım endişelerim elimden kaçmıştı.
Hyungum kesinlikle bu saatte uyumazdı.

Kalbim korkarak atmaya başladığında koşarak hyungun odasının olduğu kata çıkmıştım.Odaya doğru giderken bile kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyordu.

Endişemi belki de yersiz buluyorsunuzdur ancak bu kesinlikle alışık olduğum -olduğumuz- bir durum değildi.
Hyungum asla bu saate kadar dışarıda kalmazdı,ki kalacak olsa bile mutlaka kısa mesajla dahi bildirirdi.Ancak elimde tek bir sebep bile yokken benden endişe etmememi bekleyemezdiniz.

Odanın kapısını çalmayı es geçerek içeriye girdiğimde,hyungumun kokusu tüm odadaydı ancak kendisi yoktu.
Gözlerim istemsizce doluyorken dudağım bile titremeye başlamıştı.

Hadi ama Jungkook alt tarafı hyungun asla yapmamasına rağmen seni habersiz bırakarak eve gelmemişti.Neden (!) endişeleniyordum ki?

Elimdeki telefonumu direk açarak rehbere girmiş ve zaten en üstte numarası sabitleştirilmiş hyungumu aramaya başlamıştım.
Kulağıma telefonun yanıtlanmasına dair ses geldiğinde tuttuğum nefesimi vererek konuşmaya başlamıştım.

"Hyung neredesin!" Endişemle bağırdığımda karşı taraftan -bu kesinlikle hyungum değildi- bir iç çekil duymuştum.
"Siz kimsiniz?" Karşıdaki -her kimse- konuşmasına izin vermeden tekrar sorumu yöneltmiştim.

"Merhaba,Jungkook ben Namjoon.Geçen hafta yemekte tanışmıştık,Yoongi'nin kuzeniyim."

Korkak bir sesle açıklama yaptığında aklımda yüzlerce soru işareti oluşmuştu.
Bir kere bu adam hyunguma büyük bir ilgiyle bakıyordu,hyungumun bu adamla ne işi vardı.Gecenin bu saatinde!

Aklımdaki soru işaretine edepsiz bir yanıt bulduğumda kendi içimde acaba diyerek kalmıştım.

Acaba hyungumla Namjoon...o işi yapmış olabilirler miydi?

"Endişelendiğini sesinden anlayabiliyorum, merak etme Seokjin benim yanımda,"
Cidden hayatımda duyduğum en saçma açıklama olabilirdi.Hyungumun onun yanında olduğunu bende biliyordum.Yani tahmin ediyordum.

"Lafı dolabdırmayı kesip ne olduğunu söyleseniz!" Sinirim tüm kibarlığım ve saygımın önüne geçtiğinde engellememiştim.

"Seokjin birden bayıldı ve bende onu hastaneye getirdim,"
Hızlıca söylediği kelimelerle burnuma bu olayda bir terslik olduğunun kokuları geliyordu.

Hyungum şimdiye kadar hiç bayılmamıştı ve hasta da olduğunu neredeyse hiç görmezdim.
Peki şimdi neden bayılmış olabilirdi.

"Ama merak etme durumu iyiymiş,evinize getiriyorum.Adresi Seokjin'den almıştım."
Sonlarda biraz bekleyip açıklama yaptığında en son merak ettiğim şey kesinlikle adresi nasıl bildiği olamazdı.

Hell Diving//Yoonkook\\Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin