Lobodokkie'den;
'Adalet' oldukça güçlü bir kavramdı.
Bu dünya -ve belki de başka boyutlar arasında- en gerekli olaydır.Ama -nedeni bilinmez bir şekilde- bu kavramı bir türlü bulamayız.
Mesela birini çok seversiniz, ona tüm hayatınızı adarsınız, yine de sevdiğiniz nefesiniz haline gelen kişi sizin olamazdı.
Adalet, bu durumda sağlanmış olur muydu?
Bu dünyadaki adaleti bulamamışlardan biri de tuhaf Jeon Jungkook'tu.Adalet onun için hiçbir zaman var olmamıştı.
Belki de hiç olmayacaktı...Jungkook oturduğu koltukta öylece kalmıştı.Bu yaşadıkları çok fazlaydı, dayanamazdı duyguları bu kadar karmaşaya.
Jungkook güçlerini kontrol etmekte olduça başarılı bir tuhaftı.Hiç bir zaman onların yenilgisine düşmemişti.
En azından şu ana kadar öyleydi.Karşısındaki mutlu çift onun kederiydi, ancak bunu fark eden tek bir kişi bile yoktu.Gözünden bir yaş firar ettiğinde gökyüzü aniden siyah elbisesini giydi.
Aydınlık ve ferahlatıcı olan hava yerini ürkütücü soğukluğa bıraktı.Hoseok as sonra olacaklardan habersiz müstakbel eşinin dudaklarına bir öpücük kondurdu.Jeon Jungkook ise bu hareketle kalan son direnişini de bitirdi.
Gökyüzü sahibinin üzüntüsüne eşlik etti. Bulutlar içindeki tüm öfkeyi dışarı atmak istercesine karardı,kendini sahibinin üzüntüsüne bıraktı.
Sonrasında ise Kore'deki bütün insanların duyabileceği türden bir şimşek çaktı.Bu öyle gürültülü bir şimşekti ki tüm insanlar şaşkınca birbirine bakındı.
Seokjin evinde içindeki huzursuzlukla otururken duyduğu sesle irkildi.Bunu Jungkook'un yaptığını biliyordu. Jungkook'un üzüldüğünü bir tek o biliyordu.Hızla evinden çıktı ve Jungkook'u aramak için birkaç ruh çağırdı.Seokjin'in güçlerinden bir tanesi de ruhlarla iletişime geçebilmesi ve onları yönetebilmesiydi.
Gönderdiği ruhların ardından o da gidiyordu ki evine oldukça uzak bir yerde olan gökyüzündeki kapkara bulutu gördüğünde Jungkook'u bulduğunu anlamıştı.
Jungkook yaptıklarına engel olmak istiyordu ancak güçlerine ilk defa söz geçiremiyordu.Çakan şimşekle karşısındaki ikili ayrılmış ve şaşkınca birbirlerine bakmışlardı.
Bulutlar sahibinin üzüntüsüne daha fazla dayanamayarak kendi göz yaşlarını sağnak şekilde yeryüzüne bıraktı.Yağmur yağdığını gören insanlar bir oraya bir buraya koşuşturatak saklanacak yer arıyorladı.
Jungkook yaptığı yanlışın farkına vararak hızla oturduğu yerden kalktı ve hiç çıkarmadığı sırt çantasını daha çok asıldı. Kapıdan sessizce çıktığında görünmezliğini ortadan kaldırarak göz yaşlarının izin verdiği kadarıyla hyungunun evine yürümeye başladı.
Ona ancak hyungu yardım ederdi.
Jungkook'u sadece Seokjin sakinleştirebilirdi.Attığı her adımda içindeki hüzünle öfke de büyüyordu.Ona ne olmuştu böyle?
Hiçbir zaman sinirlenmeyen Jeon Jungkook'a ne olmuştu böyle?
Yoongi ona neler yapıyordu,
Neler yaptıracaktı?'Onları neden öldürmedin?Yok et onları!'
Yanından ayrılmayan şeytan konuştuğunda içindeki öfke daha çok artmıştı.Bomboş sokakta adımlarını durdurdu ve yanındaki şeytana sinirle baktı.Şeytan ise bu ifadeden hoşlanmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hell Diving//Yoonkook\\
FanfictionJeon Jungkook bu dünyadaki bir 'tuhaftı'. Min Yoongi ise düzenli bir hayata sahip olan, sıradan bir psikolog. Jungkook diğer insanların aksine mistik güçlere sahipti. Peki bu tuhaf çocuk normal bir insan olan psikoloğa aşık olursa ne olurdu? Bunu i...