♫Günün şarkısı; Oğuzhan Koç- Takdir-i İlahi
§BÖLÜM. 5
Bahar alnına damlayan sıcak su ile homurdandı ve burnuna dolan oldukça hoş koku ile gözlerini yavaşça araladı. Uyku mahmurluğundan dolayı etrafı bulanık gördüğünden gözlerini birkaç kez kırpıştırdı.
İkinci bir damla daha alnına süzüldüğünde, ilk düşen damla alnından yanağına doğru aktı ve çenesine kadar gelerek boynuna düştü.
Bahar yüzünü buruşturup nerede olduğunu anlamaya çalıştı. İki kolun arasında olan küçük bedeni adeta kafese tıkılmış bir kuş gibi yorgun hissediyordu. Pijamasının üstü yarıya kadar sıyrıldığı için ısısı normal insan ısısından daha düşük olan kollar tenine temas ettiği için bedeni ürperiyordu.
"Ne oluyor ya?" dedi kendi-kendine mırıldanarak. Kavisli burnunun ucu Yavuz'un soğuk tenine sürttüğünde yine ürperdi.
Bedenini hareket ettirerek Yavuz'un kollarının gevşemesini sağladı. Yavaşça doğrulduğundan Yavuz'un elleri onun sırtından bel boşluğuna doğru kaydı ve Bahar gözlerini yanında yatan kişiye çevirdiğinde,
"Bismillah! Tövbe yarabbim, birlikte mi uyuduk biz?!" dedi irkilerek.
Yavuz ağzı açık bir şekilde yatıyordu ve ağzının kenarından akan salya aşağıya-boynuna-doğru akıyordu. Bahar da az önce kafasını onun omzuna koyup yattığı için, doğal olarak Yavuz'un salyası alnına akmıştı.
"Ay, bir de salya akıtıyor!" diyerek şaşkınca güldü Bahar.
Başından beri salyadan nefret ettiği için annesi ve babasının dişçi olması yolundaki ısrarlarını katiyen kabullenmemiş ve genel cerrah olmayı seçmişti..
Bahar parmaklarını alnından çenesine doğru kaydırıp, yüzündeki salyayı aldı. Sinsi-sinsi sırıtıp Yavuz'a baktı ve parmaklarındaki salyayı Yavuz'un siyah tişörtüne sürttü.
"Bu da benden sana küçük bir hediye olsun, sivrisinek.." dedi gülümseyerek.
Kafasını arkaya atarak, esnedi. Ardından yadırgamadan göğsünü Yavuz'un göğsü ile birleştirerek biraz eğildi ve adamın gözlerine doğru düşen birkaç sarı saç tutamlarını parmakları ile incelemeye başladı.
Gözleri adamın kapalı olan gözlerinden dudaklarına kaydı. Hafif pembe olan dudakları soyulmuştu. Anlam veremedi o an Bahar. Eğilip, aralı olan ağzından içeriğe bakmaya çalıştı. Yavuz'un sivri dişlerini görmeyi çok istiyordu.
Kahveleri adamın dişleri yerine dili ile buluşunca yüzünü buruşturdu. Dilinin üzerinde birçok yara izi vardı ve bunları muhtemelen yeni yapmıştı. Çünkü uzun bir süre kalamazdı bu yaralar. Hemencecik kapanırdı.
Bahar bezgin bir ifade ile gözlerini adamın ağzından çekti. Dişlerini görememenin verdiği sıkkınlıkla derin bir nefes alarak yeniden Yavuz'un saçlarına yöneldi. Birden bel boşluğundaki parmaklar kımıldandığında geri çekilmek istedi ama Yavuz onu tutup kendine bastırdı.
"Çok güzelim, değil mi?" dedi kuruyan dudaklarını yalayarak. Bahar sertçe yutkunup adamın yüzüne bakmaya devam etti. Yavuz'sa gülümseyerek gözlerini araladı ve mavileri hemencecik Bahar'ın kahveleri ile buluştu.
Bahar istemsizce tebessüm etti. Adamın siyahlaşan mavileri oldukça çekici gözüküyordu. Bu bir çift iris, okyanusun en derin katlarında, güneş ışınlarının olmaması dolayı koyulaşan su gibi gözüküyordu.
"Vampir olmanın etkileri işte.. Ben de vampir olsam, ben de bu kadar güzel olurdum." dedi Bahar Yavuz'un sarı saç tutamlarını alnından geriye doğru ittirirken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Papatya❁ | Tamamlandı
Fanfiction"Sen benim papatya kokulu alyuvarımsın!" "Sen de benim karizmatik sivrisineğimsin!" Tüm hakları saklıdır.