♫Günün şarkısı; Alec Benjamin- Let me down slowly
§BÖLÜM. 7
Bahar hemen Yavuz'un kafasını dizlerinin üzerine koyup hızla sağa sola doğru oynatmaya başladı. Yavuz yavaşça gözlerini araladığında Bahar bir nebze bile olsun rahatladı. Gülümseyip hemen Yavuz'u kaldırmaya çalıştı.
"Sivrisinek, kalk hadi. Seni arabaya kadar taşımam gerek. Hastaneye götürürsem insan olmadığını anlarlar.." dedi Bahar nefes nefese.
Yavuz'un gözleri kıpkırmızı olduğu için söylemişti Bahar bunu. Bir de az önce dönüşürken tırnakları kartal tırnağı gibi sivrileşmiş, köpek dişleri iyice belirgin bir hâle gelmişti.
"Bahar, beni evime götürmelisin. Evdekiler gerekli her şeyi yapacaktır.." dedi Yavuz kısık bir sesle.
"Ta-Tamam.. Sakın, sakın kendini bırakma. Seni kurtaracağım," dedi Bahar gözlerinden birkaç damla yaş akarken. İçten içe kendini suçluyordu.
Yavuz'un bedenini yarıya kadar kaldırıp, oturur pozusyona geçirdi ve kolunu kendi omzuna alarak onu zarzor kaldırdı. Yavuz tüm gücünü kullanarak Bahar'la birlikte arabaya kadar ilerledi.
Yavuz'un yarası hâlâ kanamaktaydı ve eve kadar dayanması mümkün değildi. Biraz daha kanama olursa, kansızlıktan ölecekti. Hele ki böyle bir hastalığının olduğunu varsayarsak, daha çok tehlikeliydi bu yara onun için..
"Hadi, canım. Biraz daha dayan, geldik." dedi Bahar korkuyla arabanın arka kapısını açarak.
Sonra, Yavuz'u koltuğa oturttu ve uzanmasını sağladı. Yavuz da zorla sürünerek biraz daha arkaya gitti ve Bahar'ın kapıyı kapatmasına yardımcı oldu.
Bahar hemen bagajı açarak ilk yardım çantasını çıkardı. Koşarak önden arabaya girdi ve koltuğun üzerine çıkıp, o daracık salondan arka koltuğa geçti. Hemen çantayı açarak, içinden gerekli malzemeli çıkardı. Kanamayı durdurmak için dezenfekte edici maddeler vardı en azından.
"Bu kanamayı durdurur mu?" dedi Bahar şişeyi ona çevirerek. İnsanlar üzerindeki etkisini biliyordu ama bir vampire ne yapacağını bilmiyordu.
"Durdurur!" dedi Yavuz inleyerek. Bahar hemen şişenin kapağını açtı ve pamuk aldı. Sıvıyı pamuğa döktükten sonra Yavuz'un tişörtünü kaldırdı. Yara ile gözleri kocaman aralanırken, bir çeşme gibi akan kana baktı.
Küçücük bir yara, nasıl bunu başarmıştı? Üstelik kesik ana damara bile denk gelmezken?
"Lütfen, dayan. Lütfen.." dedi fısıldayarak ve şişedeki sıvıyı direkt yaraya doğru boşalttı.
Yavuz acı ile inleyip tırnaklarını koltuğun kumaşına geçirdiğinde Bahar dişlerini sıkarak dayanmaya çalıştı. Belki bir yarası yoktu ama Yavuz bağırdıkça canı acımaya başlamıştı.
"Tamam, iyiyim.. Şşş, sakın ama sakın ağlama, Bahar. Hadi, kendine gel. Ben iyiyim.." dedi Yavuz hâlsiz bir şekilde.
Bahar burnunu çekerek elindeki temiz pamuğu yaraya bastırdı. Kanama durmuştu ama bu sefer gümüşün yakıcı etkisinden dolayı Yavuz'un bedeni cayır cayır yanıyordu. Ateşi yükselmişti ve terliyordu ama buna rağmen vücudu morarmaya başlamıştı.
"Neler oluyor? Neden böylesin?" dedi Bahar titreyerek.
"Kan.. Bedenimdeki kanın yarısı aktığı için vücudum morarıyor. Gümüşün etkisinden dolayı da ateşim yükseldi.." dedi Yavuz inleyerek.
"Ne yapmam gerek, ne?" dedi Bahar titreyerek.
"Şşş, sakin ol.. Sadece beni eve götürmen lazım. Gerekli merhem var, onu sürmek lazım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Papatya❁ | Tamamlandı
Fanfiction"Sen benim papatya kokulu alyuvarımsın!" "Sen de benim karizmatik sivrisineğimsin!" Tüm hakları saklıdır.