♫Günün şarkısı; Pinhani-Sevmekten usanmam.
§BÖLÜM. 16
Bahar mutfakta kahveleri yaparken Eylem de yanında dikilmişti. Aslında kahve yapmak gibi bir düşüncesi yoktu ama babası Yavuz'u hemen içeriğe alıp misafir odasına sokunca, annesi de git kahveleri hazırla dermişcesine onu mutfağa doğru kovmuştu. İki arkadaş şu an misafir odasında neler oluyor, bilmiyordu.
"Ah, Eylem, ah! İnsan bir arar be!" dedi Bahar cezveyi ocaktan alarak.
"Geri zekalı, o lanet telefonu açsaydın en az doksan sekiz kez aradığımdan haberdar olurdun! Bana bak, sen neden açmadın telefonu? Nikah kıyıldı diye çatıda bacada sevişmiyordunuz umarım.." diyerek Eylem kollarını göğsünde çaprazladı.
Bahar gözlerini kocaman aralayıp Eylem'e kısa bir bakış attı. Hemen sonra,
"E-E yuh, Eylem! Kızım ne nikahı ya? Bana ne vampir nikahından? Daha evlenmedik biz. Tabii ki öyle bir şey olmadı!" dedi kekeleyerek ve kahveyi fincanlara boşaltmaya başladı.
"Seninle de konuşulmuyor.. Sanki yaptığınız, dahası yapacağınız şeyi bir tek siz yapıyorsunuz bu dünyada! Yah o değil de.." diyerek Eylem kıkırdadı. Bahar'ın yakınına doğru sokulup,
"Ay şimdi bunlar vampir ya.." dedi ve Bahar kafasını bezgin bir ifade ile sallayıp, "Hı, hı.." dedi. Eylem tekrardan sırıtıp,
"Siz tabutta mı şey yapacak sınız şimdi?" dedi ve ardından kahkaha attı. Bahar bir an durakladı. Cezveyi tezgaha bırakıp tepsiyi eline aldı ve havalı bir bakış atarak,
"Bilmem.. Fethi ile şey yaparken öğrenirsin artık!" dedi iğneleyici bir sesle.
Eylem'in gülümsemesi yüzündne silinirken, yanakları kızarmaya başladı. Gözlerini odanın içinde tur attırdıktan hemen sonra boğazını temizleyip,
"O nasıl bir cevap ya! Biz ne alaka?!" dedi.
"E lafın gelişi dedim ya, takılma.." diye sırıttı Bahar.
"Dur bir dakika ya! O nasıl sırıtış öyle? Ne imâ ediyorsun ki sen?" diyerek gözlerini kaçırdı Eylem tekrardan.
"Eylem'cim, muhteşem bir sandalyeci olabilirsin ama çok kötü bir yalancısın! Bugün Fethi ile dudaktan yakınlaşma yaptığınızı anlamayacak kadar salak değilim!"
"He-Hey, öpüşmedik biz.." diye Eylem sonlara doğru sesini kıstığında Bahar kaşlarını yukarıya kaldırıp,
"Cık. Doğru cevap; öpüşemedik olacaktı. E muhtemelen öpüşememişsinizdir.. Öpüşelim derken dudağına dişleri girdi değil mi?" diye Bahar gözlerini kısdı ve Eylem'in dudağındaki küçük, uçuk gibimsi kızarıklığı inceleyerek,
"Evet, evet. Dişi girmiş!" dedi gülerek.
"Yah! Sen de o kan emici Yavuz ile dolaşa-dolaşa iyice sapık oldun! Çekil şurdan, nankör fare. Ben senin için Berrak'ı parçalayayım, sen benimle dalga geç.." diye muzipçe sırıttı Eylem.
"Ben bu yalancı duygu sömürüsünü ve muzip sırıtışı çok iyi bilirim, Eylem reyis. Bu, akşam bol-bol konuşuruz sırıtışı.. Öyle olsun, akşam konuşalım." dedi Bahar kıkırdayarak.
Tepsi ile birlikte mutfaktan çıkarken Eylem de kıkırdayarak onun peşine takıldı. Birlikte mutfaktan çıkıp misafir salonun önüne geçtiler. Eylem derin bir nefes aldı ve güven verici tebessümle kapıyı açtı.
İki kanatlı kapının tek kanadı açılınca kahkaha sesleri iyice duyuldu. Yıldırım bey elini Yavuz'un omzuna koymuş gülerken, Funda hanım da elindeki fotoğrafları teker-teker ona gösteriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Papatya❁ | Tamamlandı
Fanfiction"Sen benim papatya kokulu alyuvarımsın!" "Sen de benim karizmatik sivrisineğimsin!" Tüm hakları saklıdır.