9. bölüm alıntı

2K 209 91
                                    

9. Bölümden alıntıdır. Yeni bölüm birkaç güne gelecektir. Beklemede kalın ;)

§

“Vay, vay! Yavuz, ben senin emdiğin sürtükleri eve getirdiğini bilmiyordum. Hele ki odana soktuğunu hiç bilmiyordum..” diye Berrak yeşil gözlerini kısıp, sinsi sinsi Bahar’a baktığından Bahar’ın gözlerindeki yaşlar birer birer boşaldı.

Az önce evlenecek olan bir adamı öpmüştü. Az önce evlenecek olan bir adama sarılıp uyumak istemişti. Az önce sürtük damgasını yemişti...

Yutkundu. Asla ama asla buraya gelmemeliydi. Yavuz’a kendini kaptırmamalıydı. Hele ki evleneceğini bildiği hâlde..

“Ancak bizim yatağımıza başka birini sokman kötün oldu. Neyse, yenisini alırız..” dedi Berrak alt dudağını seyirterek.

Yavuz tek kelime dahi etmedi o an. Gözleri hâlâ Bahar’daydı. Onun ne düşündüğünü anlamaya çalışıyordu ama şu anki duyguları o kadar kabarıktı ki bir türlü Bahar’ın zihnine giremiyordu.

Bahar’ınsa aklında tek bir şey çınlıyordu. Berrak’ın az önce ‘yatağımız’ kelimesini kullanması. İşte bu cümle ile canı cayır cayır yanmıştı. Yavuz’un başka biri ile girdiği bu yatağa nasıl da girmişti Bahar?

“Bahar, bak sandığın gibi değil! Bana inan, ne olur..” dedi Yavuz ellerini uzatıp onun yüzünü avuçlamak isteyerek.

Bahar’sa alayla gülüp yüzünü geri çekti ve yataktan çıktı. Koşar adımlarla odanın kapısına doğru ilerlerken Yavuz şok içinde onun gidişini izliyordu. Durduramıyordu, kımıldayamıyordu. Sinir hücrelerine kazık yemiş gibiydi. Hareket edemiyordu..

“Nereye? Yoldan geldim, aşırı açım. Herhâlde buradan elini kolunu sallayarak çıkacağını sanmıyorsun, öyle mi?” diye Berrak Bahar’ın kolunu tutup sıktı.

Bahar kızı süzüp, alayla güldü. Burnunu çekerek yüzünü buruşturup,

“Üzgünüm, kanım senin bok kokan ağzına dolamayacak kadar değerli. Sana en çok domuz emmek yakışır,” dedi öfkeyle.

“Sen kendini ne sanıyorsun?!”

“Senin gibi kaltakların eceli!” diye Bahar dizini kaldırıp aniden Berrak’ın karnına vurduğunda Berrak sendeleyerek geriledi. Bahar yatakta donarak ona bakan Yavuz’a çevrilip,

“Umarım düğün salonunda florasan lambalı avize olur da, cayır cayır yanarsınız inşallah!” diye odadan çıkmak istediğinde Berrak aniden atılıp onun kollarını tuttu ve kendine çekti.

“Seni küçük faişe!” diye dişlerini Bahar’ın boynuna geçirmek istediğinde, omzuna aldığı kuvvetli darbe duvara çarpıp yere düştü.

“Faişe senin anandır lan! Sen kime faişe diyorsun, ebesini florasan lamba ile çiftleştirdiğim!”dedi Eylem kırılan sandalyeyi yere fırlatarak.

Bahar’ın titreyen bedeni yere düşecekken, Eylem hemen koşup Bahar’a sarıldı ve arkasındaki Yavuz’a kısa bir bakış atarak,

“Kan emici yaratık! Orada oturmuş, götünü ve altın kaplamalı organını ısıtmak yerine Bahar’ı korusaydın keşke! Bir daha seni bu kızın etrafında görürsem, kazık sıçmak zorunda kalırsın! Artık ne yapacağımı sen düşün!” dedi öfkeyle.

Tam odadan çıkacakken diğerleri hızla içeriğe geçti. Aslında Eylem Bahar’ı Berrak’ların gelişinden dolayı çağırmak için gelmiş, ancak Berrak’ı görünce hemen diğer odadan sandalyeyi kaptığı gibi bodoslama içeriğe dalmıştı.

“Hassiktir!” dedi Keşanlı içeriğe girerek. Çevrilip yerden kalkmaya çalışan Berrak’a bakıp,

“Seninle görüşüceğiz!” dedi öfke ile işaret parmağını ona doğrultarak.

“Yavuz, napıyorsun orda!? Kalksana. Bahar kötü!” diyerek Fethi tısladığında Yavuz donuk bakışlarını Fethi’ye dikti.

Neden kalbi bu kadar acıyordu? Bahar’ın ona inanmayışından dolayı mı, yoksa gözünün önünde bunca şey yaşanırken kıpıdanamıyor oluşuna mı?

Papatya❁ | TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin