Ve son dakikada biter. Bütün sınıf(bir kaçı hariç. Çünkü onların alttan dersi kalmıştı) çığlıkları basmıştı. Sonunda mezun olmuş ve sonsuz bir tatilin içine girmiştik. Son ders öğrencilere kurtuluşu haber veren bir elçidir. Sevinmek en doğal hakkımızdı. Üstlerinden gelen emir yok! Kaprisli ve bol sizi süründüren öğretmen yok! Sülük gibi yapışan erkekler yok! Bunların haberini getireni nasıl sevmezsin ki?
"Gunju!" adımı duymamla yüzümde kocaman bir gülümseme oldu. İsmimi gerçekten seviyordum. Çünkü anlamı havama hava katıyordu. Hükümdar! Ah kulağa ne kadar güzel geliyor. Defalarca duymak istiyorum.
"Oh! Jungshik?"
"Bugün partiye geliyorsun değil mi?"
"Nerede görülmüş bensiz parti olduğu. Akşama oradayım bebeğim!" göz kırptıktan sonra topuklularım üzerinde dönerek saçlarımı savurdum. Tüm erkekler iç geçirken ben ise gülmeden edemiyordum. Güzel ve zeki olmak benim suçum değildi kızlar. Erkekler bana yol açarken sevgilileri neredeyse üzerime atlamak üzereydi. Çantamın kulpundan tutarak çıkışa yöneldim. Onaltı takacak havamda değildim. Bugün mutlu olma günüydü.
Bizim grup her zamanki yerinde beni bekliyordu. Sunah bana el sallarken adımlarımı hızlandırdım. Bir iki dakika geçmişti ki yanlarına varmıştım. Kuzenim olacak uzun ve yakışıklı kral jungkook kaşlarını çattı.
"Gunju! Bu eteğin yarısı nerede acaba? Beni katil mi edeceksin!!!" Henüz yanina gelir gelmez merhaba yerine derdi beni azarlamak olmuştu. Diğerleri güneye başlayınca ben somurttum. Bir kardeşim veya abim yoktu ama ikisini de aratmayacak bir kuzene sahiptim.
"Ne var eteğimde!"
"Sorunda o ya! Bir etek yok! Karış kadar şeyi giyip erkekleri kendine baktırıyorsun senin yüzünden okuldan iki defa atılıyordum ki şükür okul bitti!" Elini alnına koyup derin bir nefes alıp verdi. Cevap vermeyip somurtmaya devam ettim. Pis tavşan.
"Tamam kook sakin ol. Bugün partiye gidiyoruz değil mi gençler!" jiminin sözleri "evettt!" bağırışlarına neden oldu. Ortamdaki huzursuz havayı dağıtmıştı. Parti. Kelimeyi duyunca bilr heyecanlanıyordum.
Gideceğim. Gideceğim ama...
Tek sorun jungkooka yalvarıp babamdan benim için izin istemesini sağlamaktı..
Herkes akşam için sözleşip dağılmaya başlayınca bende jungkookun koluna kedi gibi yapışmıştım. Kesinlikle onun peşini bırakmayacaktım. O izin benim olmalıydı.
Jungkookun kolunu sıkıca kavramış aşağı doğru çekiyor ve önüne doğru eğilmiyordum."Gunju! Bırak kolumu senin yüzünden kızlara rezil oldum!" daha çok yapışıp ağlama moduna girdim. Eminim henüz söylemesem de ne isteyeceğimi biliyordu.
"Kook! Lütfen babamı ikna et! Biliyorsun.. Önceki olaylardan dolayı artık partiye gitmeyi bırak p kelimesini duyunca bile sinirleniyor!"
"Banane kızım. O haltları yapmadan önce düşünecektin!" Tam anlamıyla gıcık bir yabani tavşandı. Derin bir nefes aldım. Bu işin peşini bırakmayacaktım.
Evet.. Önceki olaylara rağmen yine izin veriyordu ama bu son gittiğim partiden sonra babam çıldırmıştı. Çünkü içkili bir şekilde en sevdiği kırmızı arabasıyla kaza yapmış, kolumu kırmıştım. Tabiki bundan sonra partiye gidebildim mi ? Tabiki de hayır. Ama buna gitmek istiyordum. Mezunuyet partisinde ben nasıl olmazdım ki?
Son çare jungkooka rüşvet.
"Bak ne istersen yapacağım" jungkook yürümeyi bırakıp pis bir sırıtmayla bana döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zamanla Alışırsın/Kim SeokJin✔
Fanfiction"Hazırlan yarın yola çıkıyorsun" "Yolamı çıkıyorum?" "Evet. Cezan için" "Nereye gidiyorum? Tımarhaneye falan mı ?" "Bundan sonra hala akıllanmazsan orayada gideceksin ama şimdilik çiftliğe gidiyorsun" "Çiftlik mi? Hayır! O cehenneme gidemem!" ****...