Jungkook suratıma bir kaç dakika baktıktan sonra büyük bir kahkaha patlattı. Sanırım kafayı yemişti.
Jungkook'la birbirize oldukça düşkündük. Bir kardeştik. Ve kolay kolay birbirimizi başkasıyla paşlaşmazdık. Benimle olmak isteyen çocukları dövdüğü bile olmuştu. O sadece benim hep mutlu olacağım birini bulmamı istiyordu. Ayrıca ilk ondan onay alası gerekiyordu. Ama henüz Seokjin bunu başaramamıştı.
Şimdi şuradan kalkıp doğruca Seokjin'i öldürmeye gidebilirdi. Ve hiçbir insan da onu durduramazdı. Ben ise ecelime susamış gibi söylemiştim. Çünkü ondan bir şey saklamak istemiyordum.
Yinede bir ihtimal bu halini gördükten sonra... keşke söylemeseydim diye içimden geçirmeden edemedim.
"Çıldırdım sanırım" kendi kendine konuşup gözlerinden çıkan yaşları siliyordu. Korkmaya başlıyordum. Durumu hiç iyi gözükmüyordu.
"Yanlış duyup duruyorum" gülmekten acıyan yanaklarını ovaladı. Derin bir nefes aldım. Bu gün bu konu kazanmalıydı. Bir kere başlamıştım yan çizemezdim.
"Jungkook yanlış felan duymuyorsun!" biraz ciddi durmaya çalışarak konuştum. Korkuyordum. Sinirli ve inatçı bir insandı. Ama yinede benim yanımda durmasını istiyordum.
Bir kaç saniye yüzüme baktı. Sanırım dediklerimi anlamak zordu. Bir anda yüzü değişmişti.
"Sen ciddisin!" Gözlerini yumup açtım. Jetonu kaç köşeli bu çocuğun!
Yüz şekli tekrar değişti. Sanırım tamamen delirdi.
"Emin misin?" etrafa bir göz gezdirdim. Başkasına mı söylemişti? Yoksa hala şaka yaptığımı mı sanıyordu emin değildim.
"Evet" dedim biraz anlamsız bir ifadeyle. Oda anlamış olacak ki cümlesini daha açık bir şekilde söyledi.
"Onunla olmak konusunda emin misin? Üzülmeni istemiyorum Gunju! Peki o! Bir heves olmadığına emin mi? Seni gerçek anlamda seviyor mu?" sakin konuşması hiç iyiye işaret değildi. Şimdiye kadar kalkıp birilerini parçalıyor olmalıydı. Şimdi ise bana sakinlikle aklından geçenleri söylüyor.
"Gunju.. Herkes ben yada baban değil. Kimse bizim gibi sen üzülme diye kolay kolay çabalamaz. Tamam hayatına biri girecek. Jin hyung da iyi biri ama sen benim için daha değerlisin. Olurda bu hisleri bir heves den ibaret ise? Sonradan üzülürsen elimden geleni arkama koymam bilirsin!" Yanında duran elini hafifçe yukarı kaldırıp yumruğunu sıktı.
Başımı yere eğip belli belirsiz salladım. Emindim. Onu seviyordum.
"Şimdi gidip onunlada konuşacağım" dedi ve ayağa kalktı. Elini tuttum. Bu konuşmak ne mânâda acaba bilmek istiyordum.
"Ona bir şey yapmayacaksın değil mi?" Merakla yüzüne bakıyordum. Umarım Seokjin'i boğmaz.
"Cani miyim ben!" Birde soruyor musun bakışı attım. Hayır bunu kaç defa yaptın acaba? Her konuşmamın sonu kötü bittiğinden bunu söylüyor olabilir miydim?
"Sence?"
"Sadece konuşacağım Gunju" elini benden kurtardı ve arkasını dönüp gitti.
Jin'e önceden haber vermeli miydim? Hayır hayır Jungkook'un haberi olursa ondan kurtulamazdım. Daha çok sinirlenmesini istemeyiz.. nefes almak için biraz daha orada oturdum.
Ben de yerimden kalkarak eve yürümeye başladım. Biraz odamda takılacak ve kafamı boşaltmak için saçma şeyler yapacaktım. Beni şimdi başka hiçbir şey kurtaramazdı.
Evin kapısına doğru giderken merdivenlerden inen Jimin ve onun arkasından koşan bir adet Sunah vardı.
"Bugün de mi benimle konuşmayacaksın?" diye seslendi sunah. Jimin, sunahın ona yaptıklarının hesabını tek tek soruyordu. Hastaneden döndüğünden beri onun yüzüne bile bakmamıştı. Jimin'in hala o duyduklarına üzüldüğünü ve bunları onun yüzünden yaptığını anlamamak zor değildi. Umarım birbirlerinin kıymetini en kısa zamanda anlarlar. Tekrar diyorum çünkü onlar asla birbiri olmadan yapamaz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zamanla Alışırsın/Kim SeokJin✔
Fanfiction"Hazırlan yarın yola çıkıyorsun" "Yolamı çıkıyorum?" "Evet. Cezan için" "Nereye gidiyorum? Tımarhaneye falan mı ?" "Bundan sonra hala akıllanmazsan orayada gideceksin ama şimdilik çiftliğe gidiyorsun" "Çiftlik mi? Hayır! O cehenneme gidemem!" ****...