Açıkçası biraz rahatsız hissediyordum. Sonuçta bu inekte bir erkekti. Ve aramızda dönen bu garip enerji herkesin dilindeydi. Özellikle jungkook korkutuyordu beni. Partide çıkan ufacık bir olay yüzünden buraya gönderilmiştim. Eğer burada da bir olay çıkarsa (ki jungkook dahil olunca bu olay hiçte küçük olmuyor) babam bu sefer jungkookla bırak konuşmama izin vermemeyi aynı ülkeye bile koymazdı. Beni kuytu ıssız bir ülkenin en ücra köşesine koyar bir daha da çıkarmaz.
"Çiftliğin içinde dolaşmayalım" bunu göze almamak için çiftlik içinde olmak istemiyordum.
"Neden?" Merakla sordu. Henüz olayın ciddiyetini anlayamamıştı. Oysa kavga ettiğimizde Jungkook'tan güzel bir yumruk bilr yemişti. Yetmemiş olmalıydı.
"Birilerinin bizi yalnış anlamasını istemiyorum" ben böyle düşünüyordum. Umarım oda bunu anlardı.
"Neden yanlış anlasınlar ki? Kötü bir şey yapmıyoruz. Altı üstü bir at gezisi" gerçekten kalın kafalıydı. Jungkook gerçekten seni sevmiyordu. Nedenini henüz bende bilmiyordum ama sevmiyordu işte.
"Yine de istemiyorum. Zeten jungkook bizi bir arada görmeyi istemiyor. Olay çıkmasın" sakin bir tavırla isteğimi dile getirmiştim. O da bunu üstelemeden kabul etti.
"İyi sen bilirsin. Benim için sorun yok. "
Tekrar bir sessizlik oluştu. Atın çıkardığı seslere etraftaki çekirge ve kuş sesleri eşlik ediyordu. Hava iyiden iyiye kızıl rengin en koyusu olmuştu.
Uzun zamandır huzurlu hissetmemiştim. Bu iyi gelmişti. Hafifçe esen rüzgar yanaklarımı okşarken konuştum."Saçımı açmak istiyorum. Senin için sorun olmaz değil mi?" Rüzgarda sallanan saç tellerinin yüzüme değmesi kadar mutlu hissetiren çok az şey vardı.
"Sorun olmaz" tek elimle sıkıca tutunurken diğeriyle saç tokasını çekip aldım. Rüzgarı biraz daha yakından hissetmek istiyorum. Keşke tam anlamıyla ata binebilseydim. O zaman istediğim gibi dolanır ve daha da özgür hissederdim. Ayrıca rahatsız eden inekler de olmazdı.
Çoğu kez yanımda birileri ile dolaşmayı severim. Ama bazen oluyor ki yalnız olmak en iyisi. Çünkü ne istiyorsan onu yaparsın ve seni yargılayacak biri olmazdı. Sözün özeti. En kısa zamanda at binmeyi de öğrenmeliyim.
İçimden çığlık atarak hızlı bir şekilde atı kullanmak istiyorum. Ama tabiki de bunu yapamayacaktım. Şimdilik. Dediğim gibi bu işi de öğreneceğim.
"At binmek.. Aklına nereden geldi?" daldığım düşüncelerden ayırılmıştım.
"Sadece küçüklüğümü hatırladım" tekrar gülümsedim.
"O zamanlar ata mı biniyordun?" Merakla sordu. Başımı sağa sola hafifçe salladım. Eğer biniyor olsaydım. Şu an sen orada olmazdın. O yular benim ellerimde olurdu.
"Pek sayılmaz. Babam yularından tutar beni gezdirirdi. Biliyor musun benim atımda bembeyazdı ve adı bulut" şaşırdığını tahmin edebiliyordum.
"Şaşırdın değil mi? Bende sen bu güzelliğin adını bana söyleyince çok şaşırdım" onu görmesemde yüzünü hayal edince gülümsedim. Komikti.
"Adını sen mi koymuştun" başımı onaylar şekilde salladım.
"Evet"
"Bu güzelliğin ismini de ben koymuştum. Babana bir at istediğimi söylediğimde hemen kabul etmişti demek bu yüzdendi." Sanki bir şeyi yeni anlamış gibi bir ses ifadesiyle konuştu. Hani öğretmen anlatır ama siz anlamazsınız sonra ders çalışırken birden anlayınca yeni keşfetmiş bir buluş edasıyla davranırsınız ya işte öyle gelmişti sesi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zamanla Alışırsın/Kim SeokJin✔
Fanfiction"Hazırlan yarın yola çıkıyorsun" "Yolamı çıkıyorum?" "Evet. Cezan için" "Nereye gidiyorum? Tımarhaneye falan mı ?" "Bundan sonra hala akıllanmazsan orayada gideceksin ama şimdilik çiftliğe gidiyorsun" "Çiftlik mi? Hayır! O cehenneme gidemem!" ****...