Sunah yanımdan bir yıldırım misali geçip jimin'in yanına koştu. Bende kendime gelip hızlıca Seokjin'i aramıştım. Bir kaç çalıştan sonra açtı.
"Bakıyorum da hemen beni özledin heralde?" Her şeyden habersiz benle alay ediyordu. Oysa biz burada ölüp ölüp diriliyoruk.
"Jimin bayıldı!" Ona cevap vermeden direk konuya girmiş aynı zamanda Jimin'e doğru hızlı hızlı adımlar atıyordum. Bir kaç saniye sesi gelmemişti.
"Ne?" Merakla sordu.
"Jimin diyorum! Bayıldı. Evin yan tarafındaki yerdeyiz hemen gelin!" Cevap vermesini beklemeden kapattım. Hızla bende yanlarına gidip dizlerimin üzerine çöktüm. Sunah yanımda hıçkırarak ağlıyordu.
"Benim suçum! Hepsi benim suçum!" göğsüne vurmaya başlamıştı. Kendine zarar vermenin hiçbir faydası yoktu. Sen acı çekince o ayağa kalkmayacaktı.
"Saçmalama! Şu an ağlamanın sırası değil" Jimin'i hafifçe sarsıyordum ama ufacık bir kıpırdama dahi yoktu. Korkum gittikçe artıyordu. Afif hareketlerle başının etrafını kontrol ettim. Derin bir şey görünmüyordu ama iç kanama dedikleri şey olabilirdi.
Diğerlerinin ayak sesini duymamızla onlara odaklandık. Jungkook ve Minho onu kaldırmışlardı. Hızla arabalara yöneldik. Jin arabayı çalıştırmış gelmemizi bekliyordu. Minho ve Jungkook Jimin'i arka koltuğa yatırdıktan sonra kendileride binip hareket etmeye başladılar. Bizde arkadan Taehyung ve Hoseok'la onları takip ediyorduk.
Sunah hala susmadan ağlıyor kendi kendine bir şeyler mırıldanıyordu.
"Susar mısın? Bizi de telaş yaptırıyorsun!" şöför koltuğundan saniyelik bize bakıp geri dönen Hoseok'la Sunah ağzıyla elini kapatmıştı.
Ortam çok gergindi ve Sunah'ın ağlayarak daha çok gerdiğinin farkındaydık.
Hoseok'un bu uyarısı sayesinde biraz olsa kafamızı toplayabilirdik.Kotu şeyler olacağını tahmin etmiştim ama bu kadar olacağını bilememiştim. Ben sadece tartışma çıkar sonra onları sakinleştirip işleri yoluna sokarız diye düşünmüştüm. Yanılmışım. Bir kez daha. Her şey benim düşündüğüm kadar kolay olmuyormuş.
Sonunda hasteneye gelmiştik. Minho'nun arabadan inip hızla hemşire çağırmasıyla hemen sedyeye yatırılan Jimin hızla içeri alınmıştı.
Tanrım umarım Jimin iyidir...
****####****
Hepimiz odadan çıkacak doktoru bekliyorduk. Herkes dağılmış bir halde görünüyordu. Daha önce hiç böylesine düşünceli görmemiştim onları. Bu hiç güzel bir görüntü değildi.
Kapının açılmasıyla herkes ayaklandı.
"Sorun nedir doktor bey?" Doktorun bir şey demesine izin vermeden jin soğuk kanlılıkla sormuştu.
"Bedeni çok yorgun düşmüş. Kendini sürekli stres yaparak mahvetmiş. Uzun süredir yemekte yememiş görünüyor. Arkadaşınızın çok hassas bir bünyesi var. Lütfen onu yoracak ve stres yaptıracak işlerden uzak durun. Özellikle bir ay kadar hiçbir şeye sinirlenmemesini rica ediyorum. Yeterince yıpranmış durumda biraz dinlenmesi gerek"
Jin başını sallayıp doktoru onayladı.
Herkes neden bu halde olduğunu az çok tahmin edebiliyordu."Peki görebilir miyiz?" konuşmamla doktorun bakışları beni buldu.
"Şu an uyuyor. Uyanınca görebilirsiniz" dedi ve selam verip yanımızdan uzaklaştı.
"Ben ve Minho burada kalırız. Jin hyung sizi götürsün" Jungkook bize bakarak konuştu. Başımla onu onaylayıp Jin'e döndüm.
"Bende kalmak istiyorum" Sunah sinirle konuştu. Üzgünüm arkadaşım ama Jimin uyanınca ilk seni görmek isteyeceğini hiç düşünmüyordum. Böyle durumlarda onu biraz rahat bırakmak en iyisi olacaktır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zamanla Alışırsın/Kim SeokJin✔
Fanfiction"Hazırlan yarın yola çıkıyorsun" "Yolamı çıkıyorum?" "Evet. Cezan için" "Nereye gidiyorum? Tımarhaneye falan mı ?" "Bundan sonra hala akıllanmazsan orayada gideceksin ama şimdilik çiftliğe gidiyorsun" "Çiftlik mi? Hayır! O cehenneme gidemem!" ****...