kıza acıyorum

2.3K 180 95
                                    

Jin kollarını açmıştı. Kız ise hiç beklemeden sarıldı ona. Ben ise kendimi fazlalık gibi hissetmiştim. Yine de kızın gelmesine sevindim. En azından bunun çenesi kapanmıştı.

Kız ayrılıp merakla bana baktı. Ben ise gözlerimi kaçırıyordum.

"Bu bayan kim, Jin?" merakla sorusunu yöneltti ineğe. Onun gözleri çok geçmeden beni buldu. Neden o bana bakınca benim tekrar ağlamak istememe neden oluyor? Gerçekten bu sinir bozucu bir durum.

"Kısa süreliğine bizimle çalışacak bir arkadaş" kız onun yanından ayrılıp içten bir şekilde gülümsedi ve elini bana uzattı.
"Merheba ben Jisu" hem güzel hem kibar. Bende ona gülümsedim.

"Bende Gunju. Tanıştığıma memnun oldum"  inek hala gözlerini bana dikmiş bakıyordu bu gerçekten beni fazla rahatsız etmişti. Odama gitmek istiyordum.

"Bende memnun oldum. Güzel isim bu arada." Gülümsediğinde ışıl ışıl parlıyordu. 

"Teşekkürler..O zaman sonra görüşüruz.. Gitmem gerek"

"Tabiki" yan gözle ineğe bakıp hızla odama yöneldim. Uzun süre kendimi oraya hapsetmek ve kimseyele de görüşmek istemiyordum.

Hızlıca odama daldım. Kulaklığımı alıp telefonuma geçirdim. Sevdiğim şarkıyı açarak kendimi teselli ediyordum. Pek etkili olduğu söylenemezdi ama yinede rahatlatıyordu.

Kulaklık sanırım bu zamana kadar icat edilen en güzel icatlardan biriydi. Biraz yaşadığın dünyadan uzaklaşmak istersen en etkili yöntemdi. Onsuz bırak dışarıyı diğer odaya bile geçemezdim sanırım. Ama babam sağolsun buraya gönderdiği için artık elime dahi alamaz olmuştum.

Yatağa uzanıp öylece tavanı izlemeye başladım. Aklıma eski güzel zamanlar dolmuştu birden.

Kook'un onüçüncü doğum günü partisiydi. Ve pasta getirme görevide bendeydi. Ama ne yazık ki yine sakarlığım tutmuş ve pastayı jungkook'un sırtına geçirmiştim. Herkes gülerken ben ağlıyordum. Çünkü partiyi mahvetmiştim. Üstelik benim partim bile değildi. Kendimden çok sevdiğim Jungkook'un doğum günüydü. Odama kapanmış ağlarken elinde bir dilim pastayla Jungkook gelmişti. Ve elindeki dilime parmak batırıp yanağıma sürmüştü.

Zor zamanlarımda her zaman yanımdaydı. Bazen bir küçük kardeş bazen bir abi gibiydi. Onu çok özlüyordum.

Telefonuma gelen mesajla gözlerimi açıp gerçek dünyaya döndüm hiç istemediğim halde.  Mesaj Hoseok'tan gelmişti.

"İçeri girebilir miyim?" Yazıyordu. Sanırım birkaç kez seslenmişti ama ben müzik dinlediğim için duymamıştım. Kulaklığımı çıkarıp "tabikide gelebilirsin" dedim. Hoseok o harika gülümsemesiyle içeri girdi. Bence bu çocuk fazla gülmemeli. Karşısındaki insanı düşünmesi lazımdı. Tanrı korusun kalpten gitme ihtimali fazlaydı.

"Nasılsın?" Bir kaç adımda yanıma geldi.

"Otursana önce" elimle yatağı patpatladımbir kaç kez. Başıyla beni onayladı.

"Ah peki" yatağımın kenarına oturdu. Sorduğu sorunun cevabını bekliyordu. Derin bir nefes alıp verdim.

"Iyi dersem yalan söylemiş olurum" parmaklarımla oynamaya başladım. A klima geldikçe gözlerim doluyordu.

"Aslında jin hyung bir insana bağıran biri değildir Gunju" sinirle başıma kaldırdım. Artık bu sözlere tahammülüm kalmamıştı.

"Jin hyung şöyledir. jin hyung böyle değildir. Bu laflar hiç inandırıcı değil Hoseok. Geldiğimden beri bir türlü bitmiyor kavgamız. Sende şahitsin. Kusura bakma ama siz bence görememişsiniz bunun nasıl biri olduğunu. İnek diyerek ineklere hakaret ediyormuşum" sinirle öyle hızlı konuştum ki anladığından bir an şüphe ettim.

Zamanla Alışırsın/Kim SeokJin✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin