40-Günahlar ve Bedelleri

293 14 1
                                    


Kadın ciğerlerine dolan hava ile birlikte gözlerini aniden açarken vücudu gerildi. Öyle ki bir ateşin ortasında olduğunu zannetti. Nefes alamıyor kafasını dahi oynatamıyordu. Biri elini sıkıca tutuyordu. Kim tutuyorsa avuçları korkuyla titriyordu. Öyle ki ağlaması ve hıçkırıkları ile bunun bir erkek olduğunu anladı kadın.

Beyaz bir tavan vardı... Bembeyaz... Yanda bakabildiği kadarıyla monitörler vardı. İç gıcıklayan sesleri kızın çığlık atma isteğini daha da artırıyordu ki içeriye giren hemşireler ve doktorlar şok içinde ona bakıyordu.

'Bu.. Nasıl olur?'

'9 yıl sonra uyanması... İlk kez görüyorum!'

Yaşlı doktorlar gözlükleri çıkarmış ardından geri takmışlardı. Gelen kalabalık gürültüler ile gördüğü yüz kadının kusma isteğini daha da artırdı. Şok içinde tüm gerçekliği sarsılıyordu... 

Babası, Bulut, Zülfikar, Ali, Ediz, Annesi, Buğra ve Bulut...

Bir şeyler söylüyordular. Ama kelimeler ulaşmıyordu. Sadece yanında ki adamın hıçkırık sesleri vardı. Babası koşup yan tarafında ki adama sarıldığında adamın yüzünü gene görememişti. ama tanıyordu bu hissi. Tanısa dahi dile getirmeye cüret edemiyordu... Zülfikar diz çöküp ağlamaya başladığında kızın ayaklarının dibinde sarsılan yatak kızın kaburgalarının sızlamasına sebep oldu. Cihazların sesi aniden daha da keskinleşirken beyaz tavan ve diğerleri kayıp oldu. Hepsi karanlığın içinde kayboldu. Kadının gözleri derin bir şekilde kapandı.

-----------------

Kadın oturduğu koltukta gözlerini açarken oturduğu yerde biraz daha kaydı. İranın yazı daha kavurucu bir hal almıştı. Kafaya diktiği alkol şişesi biterken kadını tutan öksürük boş odada yankılandı. 

Kapının ağzında beliren Rüzgar elinde ki tepside bulunan ekmek arasını kıza doğru götürdü. Bir umut yemesini bekliyordu. Bir umut tekrar yaşamasını umuyordu. Ama bu olmamıştı. Sadece gülmüştü kadın. İçi boş bir kabuk misali yok olmuştu gülüşü. İçi boştu kadının bir kabuk gibi. 

'Biraz yemelisin.'

Rüzgar kızın yanına otururken kız arsızca sırıttı. Hissetmiyordu hiç bir şeyi ruhunda. Adama biraz daha yaklaştı ve aniden dudaklarına yapıştı. Adam alkolün acı aroması ile irkilirken geriye kaçtı. Kadını omuzlarından tutup sarsarken bağırmıştı.

'Kendine gel Ashraf.'

Kadın huysuzca adamın elinden kurtulurken kapı tıklatıldı. İçeri giren Alinin yanında Bulut ve avukatta vardı. 

Avukat selam verip içeri girdiğinde az önce ki sahneyi gören tek kişi Aliydi. Avukat geçip kadına evrakları uzattı.

'Azat bey boşanmayı reddetti. Bundan dolayı dava açmak zorundayız. Anlaşmalı boşanma artık bir seçenek gibi görünmüyor.'

Kız elinde ki şişeyi diğer boş şişelerin yanına bırakırken yarım bira şişelerinden birini aldı eline. 

'Bey?'

Kahkahası doldururken bütün odayı Bulut yerinde kıpırdandı. Ali de en az onlar kadar huzursuzca baktı manzaraya. Kadın kendini şu geçtiğimiz altı ay boyunca kayıp etmişti. Öyle ki bu kayıp sadece geceleri Rüzgara sarılıp ağladığında hafifliyordu. 

Rüzgarı dirseğiyle dürten kadın başıyla avukatı işaret etti.

'Duydun mu? Bey diyor o piçe!'

Avukat irkilerek bir adım gittiğinde zavallı adam diye düşündü Rüzgar. Kadından korkuyor olsa gerekti. Öte yandan kendinden, Buluttan veya Aliden ziyada bu küçük kızdan korkuyor olması.. Aslında haklıydı. Zira bu odada elini kirletmek için hiç tereddüt etmeyecek tek insan Ashraftı. 

Gitmeme İzin Ver (Kaderle Kumar Serisi 1. Kitap )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin