25-Masal diyarı

659 26 30
                                    

Azat elindeki oyun konsolunu kenara bırakıp dev ekran tv ye baktığında gülümsedi. Karısı için bir oyun tasarlatmıştı ve oyunun tek bir kopyası vardı. İki kişilik bu oyunun içinde bir çok sürpriz vardı. Mesela bir bölümünde atış talim sahası varken bir bölümünde halay çekme vardı. Bu çok çeşitli oyun aslında tamamen kendi hayat hikayelerini anlatıyordu.

Ayrıyeten final bölümünde ana sürpriz olan doğum vardı. Ashraf her ne kadar belli etmese de bu doğum işinden korkuyordu. Küçük karısını büyük güne hazırlamak adına Azat elinden geleni yapmakta oldukça kararlıydı zira onun korkması demek panik yapması demekti ve bu da kötü sonuçlar otaya çıkarırdı. Azat kolundaki saati kontrol edip telefon görüşmesinin üstünden neredeyse bir saat geçtiğini fark ettiğinde kaşları endişe ile harmanlanmış sinir şurubunu içmişçesine çatılmıştı. Ağızında oluşan acımtırak tat yüzünden dudakları kururken dilini alt dudağında gezdirdi.

Dört bir yanını saran iblisler ona bir şeyler fısıldar iken düşüncelerini bir kenara bırakabilmesi bir mahkumun prangalarından kurtulmasından bile daha zor geliyordu o an. Asraf'ın telefonu çalıyor lakin karşısına sevdiği küçük kadınının değil yabancı bir kadının otomatik sesi geliyordu. Cevapsız kalan çağrılar son bulup bir cevap gelince Azat adeta gürlemişti. 'Kadın!'

Pamir ısrar ile çalmakta olan telefonu sonunda açmıştı ama Azat'ın bu bağırtısını beklemiyordu. Doğrusu Ruh öküzüm diye kaydedilmişti telefona ve öküzlüğünü belli de ediyordu. 'Azat benim.' Azat bir süre cevap vermez iken Pamir'in orada olması Ashraf'ın güvende olması demek olduğu için derin bir nefes alıp suratını sıvazladı. 'Pamir Ashraf nerde? Bir saat önce yolladığım araba ile gelmesi gerekirdi! Halen ne yapıyor! Eğer yemek falan yiyor ise söyle ona koyun kalmadı Mardin de! Ömrümle birlikte onu da bitirdi hanımefendi!' Azat'ın bu hayıflanması ve siniri Pamir'i normal şartlarda kahkaha seline sürüklerdi lakin şu anda büyük bir sorunları vardı.

'Azat, Ashraf bir saat önce zaten bir arabaya binip gitti.'

Azat bir süre telefona bakıp kaşlarını çattı. Burası İstanbul değildi ki kıvrımlı bir yılanı andıran sokaklarındaki trafiklerden dolayı geç kalma sorunu olsun! Burası Mardin di! İstanbulla kıyaslandığı vakit koskoca bir kumsaldaki küçük bir kum tanesinden farksız kalan şehirdi burası.

Ve o an fısıldadı kulağına onlarca iblisten bir tanesi. Sessiz fısıldayışı yankılandı adamın beyninde ve tavaf etti bütün hücrelerinde bu düşünce. Kaçırılmıştı. Bir ışık süzmesinin karanlık odaya sızması misali içine sızan endişeyi yok sayarken mekanizma haline gelen beyni ruhundan bağımsız çalıştı.

'Ben şöför ile konuşuyorum şimdi sende adamları ara sekiz ekip Mardin'e gelsin. Mardin'dekilerden de on ekibi hazırda beklet.' Pamir'in kaşları ciddiyet ile gerilip en keskin sesiyle cevap verirken çoktan kendi telefonunu eline almış ve gerekli numaraları tuşlamıştı. 'Tamam.'

Azat kapattığı telefonun ardından hemen özel şöförü araması için sekreterine haber verdi.

Saniyeler saat gibi akarken kapı tıklatılmış ve sekreteri telaş ile girmişti odaya. 'Efendim. Kendisi hastanenin bahçesinde baygın olarak bulunmuş. Şu anda müşahade altında tutuyorlarmış.' Azat'ın çenesi gerilirken kadın konuşmasına derin bir nefes alarak devam etti lakin aynı zamanda cesarette alıyordu nefesinden zira karşısında bulunan bu heybetli adam her an bir alev topuna dönüşebilir gibi duruyordu.

'Araba ise hastanenin önünde bulunmuş. Lakin içinde bir not varmış. Fotoğrafı burada efendim.' Kadın elindeki tableti Azat'a uzatırken Azat beynini çalıştırmak adına nefes almaya çalışıyordu. Zira sinirden yerinde duramıyordu. Tableti avını kapan bir şahin misali alırken kadının irkildiğinin farkına dahi varmadı. 'Çık.' Kadın talimatı alan bir robot misali odadan koşar adım çıkarken üstünden tonlarca yük kalkmış gibiydi.

Gitmeme İzin Ver (Kaderle Kumar Serisi 1. Kitap )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin