43-Düşen Maske

282 16 0
                                    


Azat uçaktan inerken önünde ki kadının küçük bedenine bakıyordu. Kadının zaten dengesiz olan ruh halinin daha da dengesiz hale geldiğini, zayıf vücudun daha da zayıfladığını görüyordu. Kadının rengi soluk, adımları sarsaktı. Kalbi ise paramparça. Kulaklarında ki feryat dolu yankılar halen zihnindeydi adamın. Delirdiğini hissediyordu adam.. Parça parça oğlunun kesilen nefesi gibi kesiliyordu mantık ile olan bağı. İrice Anoushivan yazılı uça, Azatın isteği üzerine uçak İran değil Mardine inmişti. Kadın buna karşı çıkmamıştı. Ya da çıkamayacak kadar karışıktı zihni. 

Kadın ayağını toprağa değdirdiği gibi çakan şimşekle birlikte Rüzgar kadının ürkütücü kahkahasına baka kalırken kadın yüzüne düşen saçlarını geriye atıp kendini ileri itti. Ah.. 

'Bu topraklar beni asla sevmedi. Ama ne yaparsın... Kader her daim beni bu topraklara getirdi.'

Azatın ürkütücü bakışlarını ve kıvrılan dudaklarını gören Rüzgar hiç bir şey diyemedi. Kadının kahkahası gök gürültüsüyle karışıp yok olurken Rüzgar artık bir şeye emindi. Azat ve Ashraf... İkisi de delirmişti. 

----------

Kadının kanı kaynıyor aylardır içtiği ilaçları 48 saattir içmediği için vücudu ruhuna taktığı yedi prangadan ikisini çözmüştü. Yedi günah misali, çığrınan ruhunu tutan yedi pranga vardı kadının içinde. 

Ashrafın ağzından

Karşımda ki adama bakıyordum. Lakin karşımda duran kişi sadece oğlumun katili değil, oğlunun intikamını almış olan bir babaydı. Tek hatası öldürmesi gereken bendim. O ise beni değil masum olan bir bebeği öldürmüştü. Lakin bu coğrafyanın getirdiği bir lanet gibiydi. Bu topraklarda, bu bölgede bir çocuk ailesinin adı, seçimleri ve günahlarını miras alıyordu. Kundakta ki bir bebek dili dini ve ırkı yüzünden canlı canlı yakılabiliyordu. Bu coğrafya, hayır.. Bu dünya Adem ve Havvaya bu yüzden ceza olarak verilmişti. 

Azatın varlığını sol tarafımda hissedebiliyordum. Rüzgar ise sağımdaydı. Ne ironiktir ki şeytan ve melek misali dikilmişlerdi. Zihnim Rüzgarı istiyordu. Ona temiz bir kalp ve ruh sunmak istiyordu. Ona temiz sayfalar vermek istiyordu. Lakin kalbim bir gerçeği hiç acımadan yüzüme vuruyordu. Yarasız kalan ne bir parçası vardı kalbimin, ne de temiz bir ruhum...  Yine de ona gitmek istiyordu zihnim. Umut içinde...

Azat ise... Varlığı en az benim ki kadar deli olan adam.. Belki de biraz suç bendeydi. Zira ona her daim Pusatın anılarını sundum. Lakin bunu, o  Pusatın anıları altında ezilsin diye değil, beni o kadar mutlu etsin ki Pusatın anılarını dahi hatırlamama fırsat vermesin diye yapmıştım. Yine de bazı şeyler vardır. Yapılmaması gereken, yapılınca her şeyi silen.. Azat bu hatayı yapmıştı. O artık benim değildi. O artık cehennemindi. 

'Neden?'

Bulutun bu sorusu ile birlikte ilgiyle baktım adama. Lakin söylediği şeyler, anlattığı her kelime gerçeklik ve mantık ile olan ilişkime darbe oluyordu. Artık doğru düşünemiyordum. İlaçların etkisinden kurtulan vücut titriyordu. Bu vücut artık benim vücudum değildi. Bu bir delinin vücudu idi. 

Rüzgar karşısında ki adama baktığında hissettiği tek şey aylar önce kucağına aldığı o küçük soğuk bedenin ağırlığıydı. Yanan yüreğini hissediyordu adam. Buna rağmen bu yaşlı adamın , sanki Bulutun bu sorusunu bekliyormuş gibi dökülen uzun cümleleri ile birlikte tüylrerinin diken diken olduğunu inkar edemiyordu.

'Almira size asla anlatmadı değil mi? Bulutun nasıl doğduğunu?'

Adam kafasını geriye attı. Ardından sırtını boş fabrikanın küflü duvarına dayadı. Artık eskisi kadar genç değildi. Yaşlı ve yorgundu. Bu hikayeyi dinlemek istemiyordum. Yine de dinledim. Sanki dinlersem hiç bilmediğim bir dünyaya çıkacaktı bu.

Gitmeme İzin Ver (Kaderle Kumar Serisi 1. Kitap )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin