Ashrafın ağzından
Kulaklarıma dolan silah sesi ile birlikte bir erkeğin bağırış sesini duydum. Lakin zihnim cesaret edemiyordu süzgecinden geçirmeye. Silahın tok sesi yankılanırken boş alanda o bağırışın Rüzgara mı yoksa Buluta mı ait olduğunu kestiremiyordum. Dizlerim titrerken, hayatımda ikinci kez yalvardım. Biri oğlum içindi, ikincisi ise...
Dizlerimin üstüne yığılırken uzun elbisenin eteği gergiye gelmişti. Kat kat kabarık kumaş etrafımda daire oluştururken siyah bir çiçeği andırıyordu.
'Yalvarıyorum.'
Gözlerim dolarken başımı yere eğdim, ellerimi yumruk şeklinde yere sabitlemiştim. Gözlerimden düşen her yaş soğuk zemine bir lav gibi düşüyordu.
'Yalvarıyorum sana Azat. Onlara bir şey yapma.'
Bir Anoushivan başını eğmezdi. Bu bize öğretilen en keskin kurallardandı. İkincisi ise asla yalvarmamaktı. Lakin ben şimdi atalarımdan miras bu kuralları hiç tereddüt etmeden çiğniyordum. Umurumda değildi. Eğer bir yaşam daha benim yüzümden kaybolursa, sevdiğim bir insan dahi yok olursa bu gök kubbeden... Delirirdim. Zira artık bu son noktaydı.
'Başını eğme. Sen benim kadınımsın.'
Dişlerimi sıktım. Ben bir ruh hastasıydım, sosyopat veya piskopat. Adı fark etmez, asla normal olmamıştım. Lakin Azat.. Farklı bir noktadaydı. Hiç bilmediğim, bilmeye cesaret edemediğim bir noktadaydı.
Başımı kaldırıp karşıma çöken adama baktım. Gözleri... Gülüşü ve duruşu... Hiç bilmediğim bir insandı o.
'Reddettmiyorsun. Değilim demiyorsun..'
Uğruna şehirler yakabileceğim, karşıma tüm dünyayı alabileceğim adam bu muydu? Aşk ile sarhoş olup, sabahlara kadar kahkahalar ile sohbet ettiğim adam bu muydu? Bir kitabın aynı sayfasını kıvırdığım adamdı Azat. Aynı türkünün aynı dizesinde ağladığım adamdı benim için. Ruhuma yıllar sonra şifa olarak gelip, zehir olarak çıkan adamdı o! Sevdiğim adamdı o!
Oysa şimdi karşımda sevdiğim adamdan ziyade sadece bir hayal kırıklığı vardı.
'Onları öldürme. Her şeye razıyım.'
Aliler mutlaka bizi bulmak için gelirdi. Haber çoktan oraya gitmiş, onlar da oğlumun katili olana bir kurşun sıkmak için yola çıkmıştır. Azat elini yanağıma götürürken usulca sildi yaşı. Bakışlarında ki şeytanlar benimkilerin aksine duracakları noktayı bilmiyor gibiydi.
'Onun için mi ağlıyorsun? Yoksa Pusatın son sanrısını da kaybetme korkusundan mı?'
Gözlerim irice açılırken sesi acizliğin tınısı ile bulanmış adama baktım. Ah...
Her şey benim suçumdu. Geçmişe köle olan benim suçumdu...
Başımı iki yana salladım. Ne dersem diyeyim, sonuç onun sinirlenmesi olacaktı. Onu oyalamam gerekti. En azından biri bizi buradan alana değin. Bunun bir tuzak olacağını tahmin etmemiştim. Zira Azat benim için bu karşımda ki adam değildi...
'Anoushivanlar sınırdan bir adım dahi atamayacak. Ne düşündüğünü biliyorum lakin buradan kurtuluşun yok Ashraf.'
Azat beni tanıyordu, benim aksime...
Sesim titremesin diye yutkunmaya çalışsam dahi sesim boğuk çıkmıştı. Kendi canımın derdinde değildim. O silah sesinin sonuçlarının derdindeydim.
'Peki amacın ne? Bana zarar vermiyorsun, seninle yaşayamam. Artık başka bir kadına aitsin. Ondan çocuğun var. Boşandık. Ne yapmak istiyorsun?'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gitmeme İzin Ver (Kaderle Kumar Serisi 1. Kitap )
RomanceBir kadın, kaşları Zülfikar, cemali ay... Bir adam ruhu cehennem kalbi kanrevan... Oldukça sıradan bir şekilde yaşamına devam eden iş adamı Azat Demirbüken'in yaşamı, İran'a olan iş seyhati ile baştan sona değişmekle kalmayacaktı. Atış talim sahası...