Arkadaşlar rica ediyorum sakın yanlış anlamayın ama biraz daha vote ve yorum yapabilirsiniz. Sonuçta 1000 kşiyiz. Sizleri çok seviyorum hadi votelerinizle beni mutlu edin.
Rahatlık mı? İrandaki o atış sağasında kadınımla tanıştığım gün unuttuğum bir kavram..
Azat Demirbüken
'Ama onu unutturuyorum değilmi? Yavaş yavaş unutuyorsun onu' Ashraf suratına çarpılan gerçekle yağmur damlacıklarına karışmış gözyaşlarını sildi. 'Sen n-ne saçmalıyorsun!' Azat kızın dibine girdi beline doladı kollarını. 'Mezarda yaptığın o itrafı duydum.' 'Bak Azat sana ben hiçbir zaman seni seviyorum diyemem. Seni mutlu edemem. ' 'Senin nefes alman bile benim için mutluluk kaynağı iken senin bu dediklerin çok saçma. ' Genç kız dudaklarından firar eden sözcükle birlikte adamın boynua sarıldı. 'Senden nefet ediyorum' Azat mesajı almıştı. Kız öyle bir söylemiştiki nefet ettiğini bu sana aşığım demesi gibiydi aynı. Aşk ve nefretin arasında ne fark vardıki? İkiside insanı yok ederdi. Azat kızın saçlarına başını gömerken derin derin nefesler almıştı. Saçları sırılsıklam olsada halen buram buram Ashraf kokuyordu. 'Bende seni seviyorum küçüğüm' Ashrafın gözünden akan tek damla yaşı sildi ve dinen yağmurun ardından çıkan yakıcı güneş gibi öptü kızın dudaklarını. Ashraf ise bu sefer içtenlikle kendini tutmadan karşılık verdi rahatça. İki aşığın dudakları raks ederken adam zorda olsa geri çekildi. Anını kızın anlına dayarken derin nefes aldı. Bir rüya gibiydi. 'BEnimsin?' Kız ufak bir kıkırtı ile eşlik etti ona. 'Seninim. KAlbim senin.' Adam keyifle kızın elini tutup dudaklarına götürdü. Ardından anlını öptü ve fısıldadı. 'Benimsin' Tam o sırada Ashraf hapşırdı. Azat gülerken Ashraf ona kötü kötü baktı. 'Ne gülüyorsun! Sanki hiç görmein hapşıran insanı!' Azat cevabı yapıştırırken çoktan Ashrafı arabaya bindirmişti. 'Hapşıran insan görmüştümde , ıslak bir kedinin hapiırmasını ilk defa görüyorum' 'Ciddenmi?' Ashraf yanakları al al olurken görüşünün bulanıklaştığını hisseti. Azat ise yoldan bakışlarını çekip kızın baygın suratına baktı. Eli otamatik olarak kızın anlına giderken eli adeta yanmıştı. 'Yanıyorsun! Hemen hastaneye gidelim' Ashraf zar zor konuştu. 'HAyır . Sevmiyorum hastaneleri.' Hastanelerde morglar vardı. Ve o morglardada yüzlerce acı vardı. Yüzlerce sönüp giden umut vardı. Pusatını hastanede bulmuştu ama yüne hastanede kaybetmişti. O morgdaki günü halen dün gibi hatırlyordu.
-------------------------------------------
Ashraf önündeki metal kapının açılmasını bekledi. Bedeni uyuşmultu. Kaç sakinleştirici aldığını unutmuştu artık. Geniş oadaki perdeli bölmelerden birine ulaştı ve titrekçe açtı perdeyi. Bembeyaz çarşafın altındaki ölü bedeni biliyordu. O kudretli bedeni tanıyordu. Yavaşçana açtı kapıyı metal kapı tiz bir sesle açıldı. Ölümün soğuk havası kızın suratına çarparken kendini sıktı. Ağlamaicaktı.
Havası Soğuktu.. Tıpkı Pusatın önceden sıcak olup şimdi soğuga bürünen elleri gibi. Derin bir nefes aldı ve kendini soğuk odaya attı.
Karşısında üstünde bembeyaz çarşaf ile boylu boyuna uzanan Pusat vardı. Gözlerini yumdu ve sevdiği adama yaklaştı. Vücudu acıylakasıldı ama yüreği sanki bir hançer ile ikiye yrılmış gibiydi. Yavaşça yanağına dokundu adamın. Lakin ondan sonra vücüdü ve sinir sistemindeki bütün kayışlar koptu. 'Pusatım..' fısıldayışı sadece bir fısıldayış değil aynı zamanda bir ağıt gibiydi. Elleriylle ellerini tuttu ve dudaklarına götürdü. Küçükkende hep böyle o ellerini ısıtırdı. Şimdi ise Ashraf onun ellerini ısıtıcaktı ve beraber evlerineize gidicektiler. İçindeki saçma umut sürerken halen uyanmasını bekliyordu. Yavaşça sevdiği adamın dudaklarına uzandı ve son öpücüğü taçlandırdı. Boğazından bir hıçkırık kaçarken azından bir feryat kaçtı. Böyle olmamalıydı Ashraf onun küçüğü o ise Ashrafınsiyahıydı! Onlar mutlu sonlarla biten bir hikayenin baş kahramanları olmalıydı. Kalbindeki acı git gide artarken . Yutkundu. Göz yaşlarından biri onun kara kipriklerine düşerken kendini onun yumuşak dudaklarından çekti. O sırada gözüne şeffaf torba çarptı. Yavaşça ona uzanırken üstündeki yazıyı okudu 'Cesettten geriye kalan eşyalar' Ceset... Zoruna gidiyordu. Onun ölmesi ona ceset denilmesi zoruma gidiyordu. Sevdiğine biricik aşkına böyle seslenilmesi ağrına gidiyordu. Gözyaşları yanaklarından süzülürken yavaşça poşeti açıp içindeki yarım bileklik ve yüzğü aldı. Ah.. Ondaki bilekliğin diğer yarısıydı. Hızla onu takarken gözüne arkasındaki yazılar çarptı .Yazı fıransızcaydı. Pusatherzaman Fransızcanın aşkın dili olduğunu söylerdi. Devrait être assez fort pour dire que les gens vont, qu'ils ont perdu parce que quelqu'un n'est pas assez fort pour oublier (Gitme diyebilecek kadar güçlü olmalı insan, Çünkü kimse kaybettiklerini unutabilecek kadar güçlü değil) Okudukları kalbinde bomba etkisi yarattı. Boğazındaki yumru büyürken bacakları ince bedeni taşıyamadı ve yere düştü. Acı çığlığı bütün odada yankılandı. Pusatın soğuk bedeninin onünde diz çokmüştü . Acıtıyordu. dahada ötesi son umut kırıntılarımıda acı seline katıp yok ediyordu. Anılar gözlerinin önüne gelirken tek yapabildiği hıçkırıklarla sevdiği adamın soğuk bedeni karşısında diz çöküp ağlamaktı.
---------------------------------------
Azat ani bir firenle durdu ve genç kıza döndü. Yine dalmıştı. Yine hatırlamıştı Pusatı! Her nefeste her sözde onumu hatırlicaktı? Anılardan kaçışı olmadıkça gerçekten Azata aşıkmıydı? Ashraf dalgın bakışlarını ona çevirdiğinde sakinleşmek için derin nefesler aldı. Gözleri buğukanmıştı genç kızın. 'Yine onu hatırladın değ.ilmi? Asla onu unutamicaksın' Ashraf adama sakincene cevap verdi. Ama içinde kopan fırtınalar dışarı yansısa idi İsstanbul denizi taşardı. 'Geçmişi beynimden silemediğim doğru. Ama eskiden onu hatırlayınca çığlık atrak ağlardım. Sonra sen geldin Azat. Ve kalbimde daha ben ne olduğunu anlamadan baş köşeye geçtin. Artık hatırlaınca dudaklarımda buruk bir gülümsemeden öteye geçemiyor. Ama Azat sen! Sen hem gülüşüm hem kalbim oldun.' Azat kızdan gelen bu itraf ile içinin ısıdığını hisseti. Kızın yanaklarına iki küçük öpücük kondurdu . Ama dolgun dudaklar görüş alanına girince kendini firenleyemedi. Dudakları birbirini tamamlarken Azat kendine hakim olmayı deniyordu ama genç kızın ona karşılık vermesi onu dahda zorluyordu. Hırsla kızı kucağına çektiğinde tam kasıklarının üsütne oturttu kızı. Ashraf burnuna dolan erkeksi kokunun kaynağını bulmak için geri çekildi ve adamın boynuna doğru burnunu sürrtü. Adam hırlarken Ashraf kokunun kaynağını bulmştu ve kendince minik bir öpücük kondurmuşt. Azat çıldırmak üzereydi. Kızın dar paça pantolonundan alçasını avuçlayınca AShraf kendine geldi. Arzularının esiri olmak üzereydi! Ashraf hızla geri çekilip kendini yan koltuğa attığında Azat gözlerini kırpıştırdı. Bu kız Azatın sağlığına zarardı! Onla tanıştığından beriki bu neredeyse 2 ay gibi bir süreydi, hiçkimseyle birlikte olmamıştı. O ki gecelerin korkulu kralı şimdi minik bir kızı arzuluyordu. Ondan başkasına gitmek istemiyorduda zaten. Zira hem kalpleriyle emde bedenleriyle birlikte olmasını istiyordu. Ashraf hiç Azattan yana bakmıyordu. Utanmak yanlış bir kelimeydi Ashraf şu anda kendini utançtan ölmek üzereydi.
Eve geldiklerinde AShraf çift görmeye başlamıştı. HErşey ikiye böllünmüştü! Başı dönüyordu ve sanki kutpa gitmiş bir açelya gibi hissediyordu. Gözleri kararırken kendini boşlukta hisseti. Gerisi karanlık.
Azat genç kızın narin bedenini son saniyede yakalarken korku tüm bedenini kapladı. Kız kollarında adeta yanıyordu! Ateşinin kaç derece olduğu bilinmezdi ama vücudu oldukça bitikin düşmüştü. Kızı kucağında arabaya bindirdi ve gaza bastı. Genç kız uyandığında onları bekleyen olay Azatı zorlamakla kalicaktı Bakırköye VIP bilet kazandırıcaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gitmeme İzin Ver (Kaderle Kumar Serisi 1. Kitap )
RomanceBir kadın, kaşları Zülfikar, cemali ay... Bir adam ruhu cehennem kalbi kanrevan... Oldukça sıradan bir şekilde yaşamına devam eden iş adamı Azat Demirbüken'in yaşamı, İran'a olan iş seyhati ile baştan sona değişmekle kalmayacaktı. Atış talim sahası...