48-Kocaman gece

431 16 0
                                    


Kadının dudaklarından çıkan kelimeler ile birlikte adam gülümsedi. Eli usulca kadının yanağına giderken dudaklarından çıkan kelamlar keskindi. Betimlemer yetersizdi adamın bakışları için. Hıçkırıklıkları karışırken sessizliğe, anne sütü kadar beyaz karlara damlayan kan taneleri gibi dağıldı gitti kadının avuçlarında. Adam elleriyle kadının omuzlarını kavrarken başını öne eğip hıçkırıklarla ağladı. Pişmanlık, acı ve hırs.. Pandoranın kutusunda ki her şey... 

Adamın omuzları sarsılırken hıçkırkları arasında burnunu çekti. Ölüm... Onun hayatına annesinin havada ki bedenini o kapı aralığında gördüğünde tanıştığı bir tanımdı... Güçsüzlük içinde kadının omzuna dayadı başını. 

'Seni seviyorum.'

Adamın sözleri karışırken havaya kadın yutkundu. O kelimeler.. Dudaklarında mühürlenmişti. Çıkmıyordu artık. Kadın çok sevmişti. Demirden dağları delecek kadar çok sevmişti. Bir kahvenin kırk yıl hatrı varken, böyle bir aşkın kaç ömürlük hatrı vardı? 

KAdın başını geriye attı. Beyaz tavanı izledi. Bür ölünün teni kadar soluk, soğuk. Yutkundu. Kalbinde halen Azatın namelerinin yankıları olsa dahi çoktan susmuştu onun şiirleri. Bir ad fısıldar olmuştu son zamanlarda kalbi. Ashrafın yıllarca kokrtuğu bir isimdi bu. Ruhunu parçalayan bir suçluluk ile kavrulmasına sebep olan isim...

'Cevap vermiyorsun.'

Kurumuş bir gülün savrulan külleri misali savruldu adamın umut dolu bakışları. 

'Aşk.. Umuttur bizim gibiler için.'

Avucunda ki yüzüğü sıkan kadın adamın siyah saçlarına bir öpücük kondurdu. HAlen yüzü kadının omzuna gömülüydü. Adamın saçları arasında fısıldadı kadın. Omzunda ki ıslaklık tenini gıdıklıyor, dönülmez noktaya gelmiş olduklarının farkında olmak canını yakıyordu.

'Benim umudumu çaldın sen.'

Adam dişlerini sıkarken burnunu çekip gei çekildi, gözleri kızarmış, esmer teni yaşlarla parlıyordu. Elinin tersiyle sildi yaşlarını ve derin bir nefes aldı. NE zaman ağlamıştı Ashrafın dışında birinin yanında? Kimsenin. Adam bir tek onun yanında bir tek ona ağlamıştı. Bir adamın sevdiği kadının önünde ağlaması kadar güzel ve naif başka bir şey var mıydı? Yaşnızca cesur adamlar ağlardı, lakin bir adamı ağlatmak daha fazla cesaret gerektiren bir eylemdi. 

Erkeklerde ağlardı... Canları yanınca en çok da onlar ağlardı, ama gizli, ama ortada, ama sevgilinin omzunda, ama gecenin koynunda... Onlarda ağlardı.

Adam ayağa kalktı ve gülümsedi. 

'Ölümü de..' dedi adam. 

Arkasını dönüp kapıdan çıkarken mırıldandı. 

'Ölümüde çalacağım senden.'

Ve ardında bir kadın bıraktı, avucunda kanlı bir yüzükle yatağın ortasında boş boş bakan...

-----------------

Kadını uykusunda izleyen adam yere baktı. Kadının yüzünde ki gülümseme kocamandı. Sanki... Azatın hiç var olmadığı bir dünya hayal ediyordu. Ve bundan o kadar mutluydu ki yüzünde dahi derin bir gülümseme oluyordu...

Elinde ki viski bardağını sertçe komidine bırakan adam kadının sıçrayarak uyanmasını izledi. Yüzünd eki gülümseme saniyeler içerisinde dehşete dönüşmüştü. 

Kadın dizlerini kendine çekip kafasını dizlerine koydu.

'Onu gördün değil mi rüyanda?'

 Yüzünde ki dehşet dahi boştu artık. Sanki adamın, dehşet duyulmaya dahi değmediğini hissediyordu. 

Gitmeme İzin Ver (Kaderle Kumar Serisi 1. Kitap )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin