"her şey güvenlik için"
🎧 syml - wdwgily
Ertesi gün okul kafeteryasında grupça yemek yiyorduk. Bu durum bana biraz tuhaf geliyordu. Önceki okulumda maç veya antrenman çıkışları haricinde bu kadar kalabalık bir grupla yemek yemezdim. Yanımda güvendiğim bir ya da en fazla iki kişi olurdu. Bundan dolayı oturduğum yerde önüme doğru kapanarak kafamı tepsiye yakınlaştırırken durumumu fark eden Taehyung, "Kahretsin ya!" diye atıldı. "Yemeğe aşık oldu..."
Şaşkınlıkla çaprazımda oturan Tae'ye baktığımda diğerleri kafasını olumsuz anlamda sallayıp gülmeye başladı. "Ne diyorsun be?"
"Kaçırdım şansımı görüyor musun? Neyse olsun, hala umutluyum." Kendi kendine konuşurken kaşığını pilava batırıp doldurdu ve üzerine et koyup ağzıma doğru yaklaştırdı. Bir yandan ağzını açarken, bir yandan da "Hadi bakalım, ham yap benim yemeğimi. Bana aşık olamadın bari benim yemeğime ol." diyordu.
Sırıtarak ona bakarken yanımda oturan Jimin, "Bunun yine ayarlarıyla oynanmış." diyerek güldü. Bense o esnada bana uzatılan kaşığa bakıyordum ama ağzımı açmak geçmiyordu içimden. "Of hadisene!" diyerek sinirlendi. "Kolum ağrıdı bak."
"Taehyung rahat bırak kızı." Bize bakmadan önündeki yemekle ilgilenen Yoongi, yine benim arkamı kollamıştı. Tuhaflığı gözlerimi yaşartıyordu. En sonunda dayanamayıp ağzımı açtığım esnada, Tae'nin yanında benimse karşımda oturan Jungkook Taehyung'un kaşığı tutan kolunu kendine doğru çekti ve uzanarak lokmayı tek hamlede yedi.
"Yuh, dana!" Taehyung hayretler içerisinde Jungkook'un omzuna vururken, Jungkook şişik yanaklarıyla gülüyordu. Ben de dayanamayıp kahkahayı bastığımda Taehyung aldığı peçeteyi bana fırlatıp, "Sus!" diye çemkirdi. "Bir saattir bekletirsen aşkımı da böyle başkaları çalar işte."
"Taehyung iyi misin gerçekten?" Sorduğum soruya karşılık başını iki yana salladı.
"Hayır."
Onları zaman geçtikçe daha iyi tanıyordum. Taehyung şaklabanlık yapmayı seven biriydi ve insanlarla çok kolay arkadaşlık kurabiliyordu. Benim aksime sosyal yönü hat safhadaydı. Bana olan bu alışılmadık davranışının da arkasında rahatlatma isteği yattığının farkındaydım. Az önceki gerginliğim yaptığı şakalarla geçmişti. Şimdi omuzlarımı dikleştirmiş, yemeğimi yiyordum. Kafamı kaldırıp ona baktığımda bana göz kırptı. Sevimliydi.
"Eee akşam ayrıldıktan sonra ne yaptınız?" diye soru soran Chae Yong'a baktım. Bugün üzerine toz pembe bir hırka giymişti ve saçlarını at kuyruğu yapmıştı. Minik yüzü ve dolgun dudaklarıyla sevimli ve oldukça çekici bir kızdı ve bunu kullanmayı çok iyi biliyordu. Yoongi'nin neden onunla sevgili olduğunu anlayabiliyordum. Üstelik arkadaş canlısıydı. Sanırım gruplarının en belirgin özelliği buydu. Aralarında tek çıkık Yoongi'ydi ama o da zamanla yola gelmişti.
"Kiran'la bizim eve gittik." diyen Jungkook ile bakışları ikimize kitlendiğinde Jungkook gözlerini irileştirerek elini salladı ve "Fesat anlamayın, yağmurdan dolayı-" diye açıklama yapmaya çalıştı.
Tam o esnada soluk boruma kaçan pirinç tanesiyle öksürmeye başladığımda Jungkook da paniklemişti. Diğerleri onun söylediğini yanlış yerlere çekip uğultu çıkardıklarından utanıp heyecan yapmıştım ve olan yine bana olmuştu.
Hemen dibimde oturan Jimin sırtıma küt küt vururken, bir yandan da karşımdan Jungkook iyi olup olmadığımı teyit etmeye çalışıyordu. Jimin'in elime tutuşturduğu sudan birkaç yudum alıp gözlerimi tavana dikerek nefesimi kontrol altına aldıktan sonra öksürmekten pembeleştiğini hissettiğim yüzümle gülümsedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
seven liars | bts
FanfictionTebrikler, artık yedi yalancının ekip biçtiği ve kilit vurduklarını sandığı o tarlanın davetsiz misafiri sizsiniz. Tırnaklarına çamur dolmuş bu oyunbazların karanlık dünyasına hoş geldiniz. ©jisakura | Haziran 2018