"gerçek olanlar"
🎧 kadebostany - save me
"Sence Raskolnikov ahlaksız bir katil miydi?"
Elimde tuttuğum romanın ilk sayfasından irkilerek başımı kaldırıp arkamdan gelen sese döndüm. Hoseok elindeki üç büyük boy ciltli kitapla bana bakıyordu. Kütüphanenin ortasında, sessiz bir ortamın tam içerisinde fısıltıyla sorduğu soruya karşılık oldukça şaşırmıştım.
"Ben," dedim bu yedi yüz küsür sayfalık eski basım kitabın kapağını kapatıp kollarımı üzerine sararken. "Henüz okumadım."
Gözleri irileşirken kaşları ahenkle havaya kalktı. "Ah," dedi utanmış gibi. "Ben okumuşsundur diye düşünmüştüm, kusura bakma."
Elindeki kitapları yanıma geçerek numaralarına bakarak yerleştirirken, ferah kokusu burnuma dolmuştu. O konsantre olmuş bir şekilde sonuncu kitabı da yerine yerleştirirken, "Peki ya sence?" diye sordum. Uzandığı raftan çekilip dişlerini gösterecek şekilde gülümsedi. Başı öne eğik, kıvırcık tutamları floresandan gelen ışıkla parıldayan alnında uzanıyordu.
"Raskolnikov ahlaksız bir katil olsaydı hiç acı çekmeyecekti." dedi dudakları tek çizgi halini alırken. Gözleriyle kucağımdaki kitabı işaret etti. "Ve Dostoyevski Suç ve Ceza'yı asla yazmayacaktı."
Bu kitabı çok kez duymuştum. Okunması gereken eserlerin zirvesinde gelirdi hep ama nedense bu kalın kitabı okumayı gözüme hiç kestirememiş, üşenmiştim. Fakat şimdi karşı konulamaz bir istek duyuyordum okumak için. Sebebi aslında açıktı. Jungkook'un evindeki o fotoğraf, bu kitabın içerisindeydi. O kadar kitap içerisinde Jungkook Suç ve Ceza'yı seçmişti.
Açıkçası hayalperest biri sayılmazdım ve kafamdan kurgular geçmezdi. Onun sıradan biri olduğuna inanıyordum ama içimde ona karşı önlenemez bir bağ oluşmuştu. Onun zevklerini, okuduğu şeyleri ve geçtiği zorlukları bilmek ve gerekirse tecrübe etmek istiyordum.
"O kitabı mutlaka okumalısın Kiran." dedi. "Gerçekten suçlu psikolojisini ve bunun ardında yatan nedenleri oldukça iyi bir şekilde anlatıyor. Şahsi olarak her ne kadar katillerin yaptıklarına mazeret olarak hiçbir şeyi kabul etmesem de, bir insanın en büyük cezasının vicdanı olduğunu okumak beni bir nebze olsun bu adaletsiz dünyada rahatlatıyor."
Onun bu konu hakkında böylesine ince fikirli oluşu hoşuma gitmiş ve meraklandırmıştı. Çok sık gülümseyen biri olsa da, bana hep hüznü çağrıştırıyordu. Sanki gülümsediğinde o acıların üzerine görünmez bir perde çekiyor ve onları kendinden bile gizliyordu.
Kitabı ödünç almak için danışma masasına giderken bu büyük kütüphanede adımlarıma eşlik etti. Sessiz konuşuyorduk ama yine de insanları rahatsız etmekten çekindiğimiz için bir süre sonra sustuk. Ben kitabı aldıktan sonra dışarı çıktığımızda Hoseok, "Kütüphane kulübüne katılmana çok sevindim." dedi.
Geçen gün doldurduğumuz bir formla istediğimiz kulüplere katılmıştık ve ben kitaplardan daha çok ilgi duyduğum bir şey bulamadığım için buraya gelmiştim. Gunsei'nin erkek üyelerinin ikisi spor, Jungkook ve Jimin müzik, Chae Yong ise tiyatro kulübüne gitmişti. Jungkook bu kulübü seçtiğim için bana ters ters bakmıştı fakat nedenini anlayamamıştım. Eğer Hoseok bu kulübün başkanı ve kütüphane görevlisi diye bunu yaptıysa, nefretinin boyutu beni ciddi anlamda korkuturdu.
"Kitaplar hazine gibi." dedim tebessüm ederek. "Ve ben onları arayıp bulmayı çok seviyorum." Bir yandan yürüyor, bir yandan da beyaz karo döşemeli koridorun boş duvarlarını inceliyordum. Neden bir tane bile tablo yoktu ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
seven liars | bts
FanfictionTebrikler, artık yedi yalancının ekip biçtiği ve kilit vurduklarını sandığı o tarlanın davetsiz misafiri sizsiniz. Tırnaklarına çamur dolmuş bu oyunbazların karanlık dünyasına hoş geldiniz. ©jisakura | Haziran 2018