merhabalar, bir sonraki bölüm kurgunun kilidi olduğu için sizden anlayış ve sabır bekliyorum, gelmesi biraz uzun sürebilir. lütfen oy verip yorum yapmayı unutmayın 🌸 iyi okumalar~
"affet beni kız kardeşim"
🎧 ashmute - scenery"Öyle bir sınıra gelirsin ki, onu aşamazsan mutsuz olursun, aşarsan, belki o zaman daha da mutsuz olursun."
Suç ve Ceza, Dostoyevski༄
Yıkımın fiziksel değil de zihnen gerçekleştiğini anlıyordum. Hayata tutunan tüm bağlarım, paslı bir makas tarafından canımı acıtarak kesilip atılıyordu kenara. İçimde dolup taşan azgın suların kurbanı olup boğuluyordum. Nefesim kesiliyor, aldığım her soluk ciğerlerime ulaşamadan yok oluyordu. Birilerinin ruganıyla eziverdiği bir sigara izmariti gibi yerdeydim. Ve kalkacak gibi de görünmüyordum.
Önceki güne göre sahte bir güneşin aydınlattığı yeni güne uyandığımda hissettiklerim bunlardı. Kabus gibi geçen ve gerçekliğine inanmak istemediğim bir geceden sonra nasıl uyuyabilmiş ve nasıl yeniden uyanabilmiştim bilmiyordum. Yatakta doğrulur doğrulmaz aklıma o an geldi. Maskesinin ardına sakladığı yüzünü tanıdığımı anlamayan Yoongi, önce çalan telefonumun, ardından yoldan geçen devriye memurlarının sesiyle odaklanamamış ve bir süre sonra yakalanmayı göze alamadan kaçıp gitmişti.
Gitmeden hemen önce boğazımı son kez sıktığında elimi güç bela eline dolayıp uzun tırnaklarımı derisine saplamış ve acıyla inlemesine sebep olmuştum. Karanlıktan seçebildiğim kadarıyla kanamıştı ve ağzından çıkan küfür de bunu doğruluyordu.
O an tek isteğim ondan kurtulmaktı ve çok geçmeden o da karanlığa karışıp beni o eski binada tek başıma bıraktı. Oradan nasıl çıktım, evden çıkıp beni aramaya koyulan Namjoon'la karşılaşıp ona ne gibi bir yalan uydurdum hatırlamıyordum. O serseriyi polise şikayet etmek aklımdan geçse de, babasının savcı olduğunu ve Nari'ninki kadar büyük davayı bile kapattırdığını hatırlayınca bunun sadece beni yoracağını anlayıp vazgeçtim. Üstelik o kişinin Yoongi olduğunu nasıl kanıtlayacaktım ki?
Yalnızca bu hassas bilgiyi kendimde taşıyarak ertesi gün onunla yüzleşmeyi aklıma koydum ama hâlâ daha o anı aklıma getirince elim ayağım uyuşuyordu. Canımla tehdit edilmiştim... Nari davasından uzaklaşmam için Yoongi tarafından uyarılmıştım. Bu her şeyi açıklıyordu. Kız kardeşimin ölümünde en çok kimin parmağı olduğunu, davayı sürdürürken en çok kimlerin kıvrandığını ve tüm bunların nasıl görmezden gelindiğini... Hepsinden, bu zalimliğe susan her insan müsveddesinden tiksiniyordum.
Saçımı tarayıp önceki günden dolayı kızaran boynuma baktım. Sıktığı yerlerde belirgin bir iz vardı ve bunu ulu orta herkese sergileyip bir ton soruyla uğraşacak kadar güçlü değildim. Yoongi'yi alt etmek istiyorsam, yerine ve zamanına göre hareket etmeliydim.
Çabucak fondöten sürdüm ve hava çok soğuk olmamasına rağmen boyunluğumu takıp montumu giydim. Sınıftayken de saçlarımla ya da ellerimle koruyarak gözlerden kurtulurdum.
Aşağı indiğimde Namjoon'un elinde iki pirinç tabağıyla masaya doğru ilerlediğini gördüm.
"Kahvaltı etmeyecek misin?" diye sordu üzgün bir şekilde.
Yüzümü ekşitip, "Karnım ağrıyor Joonie, okulda bir şeyler atıştırsam olmaz mı?" diye karşılık verdiğimde karşı çıkmak için yeltendi ama sonra bunun gereksiz bir çaba olacağını anlayıp benden izin istedi. Mutfağa gidip geldikten sonra elindeki minik saklama kabını bana uzattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
seven liars | bts
FanfictionTebrikler, artık yedi yalancının ekip biçtiği ve kilit vurduklarını sandığı o tarlanın davetsiz misafiri sizsiniz. Tırnaklarına çamur dolmuş bu oyunbazların karanlık dünyasına hoş geldiniz. ©jisakura | Haziran 2018