"gunsei'ye hoş geldin"
🎧 gnash - imagine if
"Senin için de sorun olmazsa sınıfına kadar eşlik edebilirim."
Kafama top yediğimden beri okul binasına doğru benimle birlikte yürüyen Hoseok, yüzündeki endişesini gizlemeye çalışan tebessümle bana baktı. Dönemin ilk günü olduğundan ve buraya ilk kez geldiğimden sınıfımı bilmiyordum.
"Yeni nakil oldum." dediğimde epey şaşırdı.
"Ah..." dedi aklındaki kurguyu bozmuşum gibi. "Ben seni alt dönemden birine benzetmiştim."
Küçük gösterdiğimi ilk kez duymuyordum ama yine de bunu söyleyiş şekli komik gelmişti. Omuzlarımı silkerek, "Son sınıfım." dedim. Merdivenleri çıkmaya başlamıştık. Adımları benimle uyum sağlamaya çalışıyor gibiydi. Uzun boyundan dolayı büyüktüler ama yavaş hareket ediyorlardı.
Söylediğim şeyle birlikte kahkaha attı. "Ben de!"
"O halde senin rehber öğretmenimiz Bay Lee'nin yanına gitmen gerek. O kayıtlardan hangi şubeye yerleştirildiğini görür. Müdür uyuz bir insan. Onunla muhatap olmanı istemem." Ceplerine soktuğu ellerinden birini çıkararak içine girdiğimiz binada koridorun sağ tarafını gösterdi.
"Öğretmenler odası koridorun sonunda. Herhangi birine sorarsan seni ona götürebilir." Eli ense köklerine gidip saçlarını çekiştirirken, gülümsedi. Sanki benden çekiniyor gibiydi. "Ya da arzu edersen ben götürebilirim."
"Özür mahiyetinde." diye ekledi.
Onun yardımına ihtiyaç duyuyor muydum gerçekten bilmesem de, kibarlığını reddedemeyecek kadar sersemlemiştim. Topu yediğim alnımın içindeki sinirler zonkluyor, sanki biri kafamda trampet çalıyordu. Eve gidip on saat uyusam çok iyi gelebilirdi ama koca bir günü atlatmam gerekiyordu. Bu halimle bu kadar şanssızlık yaşarken, kim bilir bir de Namjoon kadar sakar olsaydım başıma daha ne zorluklar gelecekti.
"Ol-" Tam onu onaylayacağım esnada omzumun üstünden, kulaklarımı çınlatacak bir ses duydum.
"Jae Ki-shi!" diye ciyaklayan, Jungkook'tan başka biri değildi. Yerimde zıplayarak kalbimi tutarken, koca bir gülüşle bana bakıyordu.
"Hoş geldin." dedi dostane tavırla. Sonra yanımdaki Hoseok'a ilişti bakışları. Kaşları çatılmıştı. "Çoktan sınıf başkanıyla da tanışmışsın."
Hoseok, "Henüz başkan olmadım." diye karşılık verdiğinde Jungkook sırıttı.
"Bay Lee her yıl seni seçiyor. Başka biri olma ihtimali pek olası gelmedi."
Gözlerim ikisi arasında gidip geldi. Hoseok da rahatsız olmuş gibi ruhsuz bakışlarını Jungkook'a kilitlemişti. "Aynı sınıftasınız demek." dediğimde Hoseok, "Maalesef." diye mırıldandı.
İkisi arasındaki sorunu çözmek için herhangi bir sıfatım olmadığından kafamı buna yormadım. Jungkook tekrar bana dönüp gülümsedi ve tek omzuna geçirdiği çantayı düzelterek, "Sınıfını öğrendin mi?" diye sordu.
Kafamı iki yana sallayarak karşılık verdiğimde, "Bizim sınıftasın." dedi. Ağzım bir karış açık ona bakarken, "Sen nereden biliyorsun?" diye sordum.
Hoseok benim gibi şaşırmamış olacak ki, kafasını iki yana sallayıp güldü.
"Öğrenmemesi saçmalık olurdu." dedi, Jungkook ona tek kaşını kaldırıp bakarken. "Ahtapot gibi kolları var."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
seven liars | bts
FanficTebrikler, artık yedi yalancının ekip biçtiği ve kilit vurduklarını sandığı o tarlanın davetsiz misafiri sizsiniz. Tırnaklarına çamur dolmuş bu oyunbazların karanlık dünyasına hoş geldiniz. ©jisakura | Haziran 2018