"final bölümü"
🎧 nothing else matters - metallica william joseph feels the rain
BİR BUÇUK YIL SONRA
Odanın içinde yana döne öğrenci kartımı ararken Namjoon'un bıkkın sesini işittim. "Evlenmeye mi gidiyorsun Kiran, çık artık şu odandan!"
Dişlerimi birbirine bastırıp kaşlarımı çatarak söylenirken bir yandan da yüzlerce kez karıştırdığım çantamın içini deşiyordum ki kapım tıklatılmadan hoyratça açıldı ve Namjoon'un bibere dönmüş yüzü beni karşıladı.
"Ne yapıyorsun?" diye sordu kollarını gövdesinde birleştirip.
Çantamdan uzaklaşıp avcumu alnıma bastırırken sıkıntıdan ofladım. "Joonie..." dedim ondan sabır ve yardım dilenerek. "Öğrenci kartım yok, kahretsin!"
Beklediğim gibi ağzı bir karış açılan ağabeyim, "Ne?" diye bağırdı. "Kartın mı yok? Kiri sen salak mısın? Daha dün aldık okuldan!"
Öfkeyle kaşlarımı çatıp elimdeki siyah spor çantayı yere atarak, "Ne bileyim ben, geldiğimde zarfın içinde çantamda olduğunu sanıyordum yok!" diye kendimi savundum. "Zaten kampüsü gezmekten ayaklarım ağrımıştı, yorgunluktan ne yediğimi bile hatırlamıyorum."
Kınayan bir ifadeyle başını iki yana salladıktan sonra "Yetişmem gereken önemli bir dava varken çok sırasıydı cidden, bravo!" dedi ve benimle birlikte odamı taramaya devam etti.
"Çok özür dilerim sayın Namjoon, fakat unutuyorsunuz ki okulumun ilk gününe benimle gelmeyi isteyen sizdiniz!" Kitaplarımın sayfalarını hızla çevirirken duygu sömürüme devam ettim. "Sanki bu talihsizliği ben istemişim gibi davranıyorsun bir de, seni acımasız."
Gözlerini devirerek, "İki dakikaya aşağı gel, dolaptan da bir şeyler al bugünlük onları yersin." dedi ve odadan çıktı. Hah! Umursamamıştı bile. Dudağımı yukarı doğru bükerek gözlerimi kıstım ve yumruğumu hayali bir şekilde karşımda duran Namjoon'a salladım. Aslında kendime olan ama Namjoon'a yüklemekten keyif aldığım öfkem kontrol altına alındığında, aynadan son bir kez altımdaki siyah kargo pantolonu ve üzerine giydiğim beyaz, kalbimin hemen üst kısmında siyah 'Преступление и наказание (suç ve ceza)' yazılı tişörtümü kontrol ettim.
Buzdolabını açıp yenecek herhangi bir şey var mı diye kontrol ederken gözüme bir şey ilişti. Muz poşetinin hemen altında, sadece ucu gözüken beyaz bir zarftı bu. Zarfı kaptığım gibi önünü çevirdiğimde bir süre kendime gelemedim. Bu saatlerce aradığım öğrenci kartımdı. Fakat aklımdaki tek soru, bu zıkkım buraya nasıl gelmişti? Ah, mükemmel bir gün başlangıcıydı.
-
Yonsei inanılmazdı. Daha dün gelmeme rağmen, dört yılımı böyle güzel bir kampüste geçirecek olmama inanamıyordum. Okulun duvarları da dahil dört bir yanı yeşillikle kaplıydı ve sanki bir Kore okulunda değil de Avrupa'nın 1800'lerdeki bir sarayındaydım. Şimdilik abartıyor olabilirim elbette, fakat öyle kolay kolay girmediğim bir okulu istediğim kadar göklere çıkarabilirdim, değil mi?
Namjoon'un yol boyunca benimle geçtiği dalgalardan sonra okulun kapısında son kez yüzümü ellerinin arasına aldı ve "Uslu ol, ilk günden herkese güvenme ve keyfini çıkar." dedi. Yüzümü buruşturdum ve yeni kestirdiğim kahkülümün uçları göz kapaklarıma değdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
seven liars | bts
FanfictionTebrikler, artık yedi yalancının ekip biçtiği ve kilit vurduklarını sandığı o tarlanın davetsiz misafiri sizsiniz. Tırnaklarına çamur dolmuş bu oyunbazların karanlık dünyasına hoş geldiniz. ©jisakura | Haziran 2018