VIII / somos campeones

3.7K 441 135
                                    

"biz şampiyonlarız"

🎧 fifth harmony - that's my girl





Taehyung savunma alanıma girerek topu elimden almaya çalışırken, on dakikadır şaşkınlık içinde olan Yoongi bağırıyordu.

"Taehyung şut atmasına izin verme, topu al, hemen!"

Taehyung ısrarla önümde beni engellerken, Jungkook karşıma geçti ve ellerini havaya kaldırarak, "Kiran buradayım!" diye orta şiddette seslendi. Bu maçta Jungkook, Jimin ve ben bir takım olurken; Taehyung, Yoongi ve Chae Yong da karşı takım olmuştu. Aslında buraya gelir gelmez Yoongi'nin maçtan çekileceği tutmuştu ama sonrasında ani bir fikir değişikliğiyle maça dahil oldu.

Buraya gelmemin tek amacı, bana saygısızlık eden bir kibirliyi rahatsız etmekti, fakat maç başlayınca bu amacım yerini kazanmaya bırakmıştı. Okulun basketbol takım kaptanı olduğunu duyduğum Min Yoongi'yi yenmek, benim için mükemmel bir haz olurdu.

Bir taraftan ona bakıp bir taraftan da Taehyung'un topu almasını engellerken şut atıp atmama arasında kaldım. Jungkook'a pas atmayı istiyordum ama hemen yanındaki Yoongi'ye kaptırma ihtimali vardı. Öteki taraftan ben potaya daha yakındım ve güçlü bir şekilde uzanırsam basket atma olasılığım epey yüksekti. Ani bir kararla şut attığımda fileye girmemesi beni deli etmişti. Turuncu zemine vuran topu alan karşı takım sevinç naralarıyla yeni skoru söylerken Jungkook'un sinirli ve kırgın bakışı beni buldu. Mahcup bir tavırla kafamı iki yana sallayıp 'üzgünüm' dercesine omuz silktiğimde o da kafasını sallayıp 'sorun değil' dercesine tebessüm etti.

Maç devam ederken on sayılık üstünlüğümüz bana kurşun geçirmez bir yelek gibi güven veriyordu. Jimin karşı potaya doğru ilerleyen rakip takımın başarılı şutunun ardından topu onlardan kapmış göğüs pasıyla topu Jungkook'a atmıştı. Bir forvet* görevi gören Jimin'in top kaçırmaları ve onları itinayla adrese teslim edişleri bu skor aralığını oluşturmamızda en büyük faktördü. Jungkook ise gelen reboundları* yakalayıp çemberin yanına kimseyi yaklaştırmayan becerikli bir pivottu.* Aldığı topu sahamızda tutarak sürerken benim yaptığımı yapmayıp bana pas attı ve hücum yöneticisi guard* olarak şut atıp topu fileyle buluşturdum. Atışım takıma iki puan getirdi ve bu da arayı açışımızın son anı oldu.

Maçın diğer yarısında yaptığı akıl almaz ataklarla topu sürekli kontrol altında tutup hücum yapan Yoongi, bize kıyasla çok daha başarılı bir oyuncuydu. Takımın hem pivotu, hem guardı hem de forvetiydi ve takım kaptanı olmasına şaşırtmıyordu.

Beş dakika sonra kan tere batmış haldeydi ve Taehyung'dan aldığı son göğüs pasıyla üçlük attığında aradaki fark eşitlenmeyi bırak, bizi dokuz sayı geriye itmişti.

Pis bir sırıtışla bana baktığında maçın henüz bitmediğini fark edip, "Hemen sevinme!" diye tersledim. "Hala seni yenebiliriz."

Tişörtünü kaldırıp dudağıyla burnunun arasındaki kısmı sildikten sonra kafasını salladı. "Evet." dedi gülerek. "Rüyanızda."

Bunu deyişinin hemen ardından topu onlardan aldım ve güzel bir savunmayla Jimin'e pas attım. Öylesine terlemiş ve yorulmuştum ki, eve gidince on saat uyuyacağıma emindim. Gerçi, Namjoon buna izin verir miydi o ayrı bir dertti. Her ne kadar maça kalacağımı mesaj atmış olsam da onayına dair bir karşılık almamıştım, beni nasıl azarlayacağını Tanrı bilirdi.

Attığım baş üstü pasının ardından Jungkook'a doğru topu süren Jimin gerçekten güzel bir şekilde Chae Yong'a direndi. Fakat bu esnada Jimin'in koluna değen Chae Yong'un göğsü işi bozmuş olmalıydı. Dikkati dağılan Jimin topu kaptırdı ve mahcup gözlerini benden kaçırdı. Chae Yong ya da kızlar onun hassas noktası olmalıydı.

seven liars | bts Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin