"Tamam, şimdi de bunu telaffuz et."
Sen yavaşça kafanı salladın ve Sherlock'un ağzından çıkacak kelimelere odaklanmaya çalıştın.
"Eres especial para mi."
İlk başta anlamadığın için yüzünü buruşturdun.
"Ne?"
Güldü ve tekrarladı.
"Eres especial para mi."
Dudaklarını yaladın ve söylemeye çalıştın.
"E-eres es-"
"Especial, eres especial para mi."
Derin bir şekilde nefes aldın ve tekrarladın.
"Eres especial pa-para mi. Doğru mu?"
Heyecan ile sorduğun bu soruda Sherlock kafasını salladı.
"Evet. Doğru Y/N."
Sevinçle ellerini çırptın ama aklına gelen soru ile duraksadın.
"Sherlock."
Sherlock kafasını kaldırmadan az önce bakmaya başladığı, elinde ki kağıtlara bakarak yanıtladı.
"Efendim?"
"Bu İspanyolca da ne anlama geliyor?"
Bu soru ile kafasını kaldırdı.
"Hm, klasik bir cümle işte Y/N."
Gözlerini kıstın, bu sana pek inandırıcı gelmemişti.
"Google Translete'ten bakacağım."
Elin masanın üstünde ki telefona gittiği an Sherlock elini elinin üstüne koydu.
"Bunu yapmana gerek yok bence Y/N."
Şirince gülümseme ye çalıştı ama sen bunu altında bir şeyler olduğunu anlamıştın.
"Sherlock öğrenmem gerek, lütfen."
Sherlock hızlı davranarak elinin altında ki telefonu aldı.
"Hey, bana onu geri ver!"
Duraksamadan ayağa kalktın ve ilerleyerek daireden çıkan Sherlock'un arkasından ilerledin.
"Sherlock bekle, telefonumu bana geri ver!"
Seslenmen hiç bir şekilde işe yaramıyordu.
Sokağa çıktığında sağına ve soluna bakman hiç işe yaramamıştı.
Çünkü Sherlock sanki püf olmuş, uçup gitmişti.
***
Devam edecek bir bölüm.Ehehehe elimde başka bölüm kalmadı aq.