Üstünde ki koyu kırmızı -dizlerinin üstünde biten- elbisenin eteğini düzelterek restoranta yavaşça adımını attın.
Bugün John ile beşinci ayınızı kutlamak için buluşma kararı vermiştiniz.
Çünkü onun işleri ve garip arkadaşı Sherlock yüzünden ilişkinizin yürüyemeyeceğini düşünmüştü.
Sen ise, 5 ay dayanabilirseniz buluşup bunu kutlamak için ondan söz almıştın.
Bugün birlikte olmanızın 5. ayıydı yani.
İçeri girdiğin an gözün ilk olarak John ile tanıştığın masaya gitti.
İkinizde o gün sinirden hiç bir şey göremeden aynı masaya oturdunuz.
Birbirinizi fark ettiğinizde ilk başta sinirle karşıladınız ama sonradan John'un sana bir kahve söylemesi ile konuşmaya daldınız.
Aklımdan bunlar geçerken o masada John'un fark ettin fazla hızlanmadan gülümseyerek masanın yanına geldin.
John kalktı ve seni dudaklarından kısa bir süreliğine öptü.
Sonra ise centilmenlik yaparak sandalyeni çekerek oturmana yardım etti.
Sen oturduktan sonra oda senin karşında ki sandalyeye geçti.
Restoran pek kalabalık değildi ve loş bir ortam vardı.
John gözleri ile yüzünü süzdü ve konuşmaya başladı.
"Fazla heyecanlıyım şu an."
Dediği şeye güldün.
"Bu belli oluyor John."
O da senin bu dediğin şey ile güldü.
Biraz zaman konuştuktan sonra garson geldi.
Siparişinizi verdiniz ve yemeklerinizi beklemeye başladınız.
Bu sırada sessizlik olmuştu.
Sende sessizliği bozmak adına soru sordun.
"Peki, davalar nasıl gidiyor, şu arkadaşınla, hiç görmediğim için bilmiyorum şahsen."
John yavaşça kollarını masaya dayadı ve sana biraz daha yaklaştı.
"Hm, şu an iyi gi-"
Kulaklarına dolan telefon sesi ile gözün hemen masanın üstünde duran John'un telefonuna gitti.
John göz ucuyla sana bakarak telefonu açtı.
"Evet."
Merakla baktın.
"Agh, yine ne oldu Sherlock?!"
Ah bı işe karışmasa olmaz.
"Hayır olmaz. Şuan benim için özel."
Bunu sana bakarak söylemişti.
"Hadi ama Sherlockben olmadan da halledersin."
