Gecenin bir yarısı sokakta adımlarını hızlandırırken, 6. duyun takip edildiğini çok net bir şekilde seziyordu.
Arkana korktuğun için bakamıyordun.
Çantandan hızlıca telefonunu arakladın.
Ayakların büyük adımlar ile hızla eve doğru ilerlemeye devam ederken gözlerin telefonundan Sherlock'a ulaşmaya çalışıyordu.
"Ben burdayken seni hiç bir kurt kapamaz."
Bu sesin ardından dondun, bacakların ise yürümeyi bırakmıştı ve beynin işlevini durdurmuştu.
Daha sonradan jeton düştü. Bu onun sesiydi.
Ses lambanın altından geldiği için yavaşça arkanı döndün.
"Seni pislik..."
Karanlığın içinde güldü ve yavaşça sana doğru gelmeye başladı.
Ortada buluştuğunuz da yavaşça omzuna vurdun.
"Neden bana seslenmedin ya da haber vermedin?"
Gözlerini kısıp sana baktı.
"Sadece bu saate kadar ne yaptığını merak etmiştim."
Bu sefer sen güldün.
"Mesaiye kaldığımı biliyorsun, beni arayarak haber verebilirdin Sherl..."
"Evet, evet biliyorum."
Elleri ceplerinin içindeyken bir kolunu yavaşça açtı.
Sende kolunu onun koluna geçirdin.
Sherlock hiç bırakmayacakmış gibi kolunu kapadı ve beraber eve doğru ilerlemeye başladınız.
"Bana teşekkür etmem gerek."
"Niçin?"
"Seni seviyorum..."
"Ah, o zaman bende bir tacı hak ediyorum."
"Neden olduğunu çok iyi biliyorum. Mükemmel performanslar sergiliyorsun."
"Hey!"
"Haklıyım."
***
Yalnız gifle çok güzel olmuş dimi?