Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Tanrı aşkına Y/N, lütfen!"
Oturduğun yerde kıpırdanarak Sherlock'a baktın.
"Olmaz Sherlock, bir öncekisinde neler oldu biliyorsun!"
Sherlock dudaklarını büzüp bir adım daha attı ve ellerini lütfen derecesine birleştirdi.
"Lütfen bu son!"
Gözlerini kıstın ve ona baktın.
"Bir şartım var."
Gülümsedi ve hızla karşında ki koltuğa oturdu.
"Dinliyorum."
Oturduğun yerde dikleşerek gözlerini ona sabitledin.
"İki ay boyunca kahve, çikolata ve sütlerim senden."
"Sadece kahve ve çikolata."
Sırtını yasladın ve gülümsedin.
"Bunu ben olmadan yapamazsın Sherl."
Bu sefer o oturduğu yerde derin bir nefes aldı ve kaşlarını çattı.
"Pekala Y/N, tamam ama 1 ay."
"Ne hayır, 1 ay 30 gün."
Sherlock sana anlamamışçasına bakıyordu.
"Beni tatlılığın dışın da hiç bir şey ile kandıramazsın Y/N."
Tam ağzını açacağın sıra Sherlock'un cümlesinde geçen 'tatlılığın dışında hiç bir şey' cümlesi kafanda yankılandı.
"Bir dakika, ne dedin sen?"
Sherlock sana baktı.
"Ne?"
Sırıtarak ona baktın.
"Ben, tatlı mıyım?"
Sherlock ilk önce sola sonra sağına gözlerini kaydırdı.
Hızla oturduğu yerden kalktı ve kapının arkasında ki paltosunu aldı.
"Evet hemde çok."
Fısıldayarak söylediği bu cümleyi duymuştun.
Paltosunu giydikten sonra kapıdan çıkarken seslendi.
"Bir saate kadar dönerim!"
Arkasından hala sırıtıyordun.
"Evet Sherlock, evet..."
***
Ehureheuhe
