"EVLENELİM""Ne!" diye bağırdı şaşkınca. Ellerini dudaklarına götürdü. Çevredeki insanların dikkatini oldukça çekmiş olmalıydık ki herkes bize bakıyordu.
Hoparlör mü yuttun be zalımın gızı? Hayır yani evlenelim dedim sanki çok garip bir şey. Normal insanlar gibi evlenmek işte, gerçek bir evlilik olmayacak olsa da. Mantıken o zaman normal insanlar gibi bir evlilik de olmuyor. Tamam muhteşem olabilirim ama bende insanım, bazen kafamdaki tilkilerin eli kolu birbirine dolanabiliyor.
"Bağırmasana Yer Elması sakin ol," dedim omzuna iki kere hafifçe vurarak. Elimi sertçe geri itti.
"Emir şu an nasıl sakin olabilirim acaba, evlenelim diyorsun bana farkındasın değil mi? Bana yani başkasına değil arkadaşım dediğin insana," dedi şaşkın bir ifadeyle.
"Evet diyorum ama sor bakalım neden diyorum? Bak yardımın lazım dediğim konu bu işte. Dedem şirketten payıma düşeni bana devredecek ama tek bir şartı var o da seninle evlenmem."
Bana şaşkın şaşkın bakmaya devam etti. Sanırım kendimi tam anlatamadım, acaba bir daha mı anlatsam?
"Yaz dizisi mi çekiyoruz burada Emir Bey? Peki ya ben bunu kabul etmezsem ne olacak? Sen benim arkadaşımsın ya farkındasın değil mi? Ayrıca pek anlaşamadığımızı sen de biliyorsun."
Biliyorum Yer Elması! Ben de senin o güzel kaşına gözüne hayran olduğum için evlenmek istemiyorum ama dedemim işleri yok mu? Ah işte onun işleri. Ayrıca benim gibi mükemmel ve hiçbir eksiği olmayan bir adamı reddetmeye mi kalkıyorsun sen? Çok ayıp ya. Emir Gültekin seninle evlenme lütfunu göstermiş sana evlenme teklif etmiş sen ise atar gider yapıyorsun. Olmaz böyle ya, bak sinir oldum şimdi kaşlarım çatacak cildim kırışacak!
"Oyun, sadece dedem bir sene gözlemleyecek ve devredecek sonra anlaşamadık der ayrılırız klişesi işte. Nefret ederim klişeden ama neyse. Hem teklifimi kabul etmezsen borcundan icra gelecek anneni babanı ne hallere sokacaksın? Bırak birbirimize yardım edelim yer elması," dedim tebessüm ederek. Kaşlarını çatmaya başladı, sanki daha da mümkünmüş gibi.
"Ya ne saçma iş, neden deden beni istiyor? Hayır yani toplasan beş kere anca görmüştür beni."
Haklıydı ama bilmediği bir şey vardı, görünmeyen bir şey. Herkesin görmediği ancak dedemin görüp anneannemin de destek verdiği.
Görünenin ardındaki görünmeyeni gören bir filozof edasıyla "Sende anneannemin gençliğini görüyormuş. İkisi de birbirine bakıp bizde kendilerini gördüklerini söylediler. Ben de hiçbir şey diyemedim," dedim.
Yüzü düştü ve omuzlarını düşürdü.
Oflayıp puflayınca ben de konuşmama devam ettim."Bir sene, sadece bir sene idare et ve payına ne düşerse al borcunu kapat yer elması."
Benim kadar mükemmel, kusursuz, zengin, yakışıklı bir arkadaşın var ve beni reddedersen ikimiz de yanacağız Tuğçe. Hadi be kızım aklını kullan.
Gözlerini yerden kaldırdı ancak bana hâlâ bakmıyordu. Uzun uzun düşünüp başka çaresi olmadığını anlamış olacak ki yüzünü bana doğru çevirdi.
Hadi be sadece bir senecik.
"Annemle babamı o duruma sokmak istemiyorum ki durumdan ailemin haberi yok öğrenseler beni gebertirler kesin. Baska çarem yok denize düşen Emir'e sarılır. Tamam kabul ediyorum," deyip önüne döndü. "Bu oyunu ve herkesi kandırmayı kabul ediyorum."
O üzgündü, neyine üzgünse borcu kapanacaktı işte. Benimse içime rahatlama gelmişti, sonunda bu işi halledebildim diyen iç sesim ile egomu tatmin ettikten sonra tekrar Tuğçe'ye döndüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUSURLU YALANCI (Tamamlandı)
Romance"Evlen benimle, bir sene sadece, bir sene idare et ve payına ne düşerse al borcunu kapat Yer Elması." Benim kadar mükemmel, kusursuz, zengin, yakışıklı bir arkadaşın var ve beni reddeder gibi konuşuyorsun Tuğçe Altay çok ayıp çok. Uzun uzun düşünüp...