Hiçbir şey söylemeden arabadan indi ve Ozan'ın yanına gelmesini bekledi. Üzerindeki kıyafetler bu kafe için gayet uygundu. O yüzden kendini bu mekanda kötü hissetmeyecekti. Ozan yanına geldi ve elini beline koyup deli kızı kendine çekti.
İçeriye uyumlu adımlarla usulca giriş yaptılar. 'Ya ben şuan fark ediyorum bu Gültekin erkeklerinde âdet falan herhalde. Bu da Emir gibi oyun yapıyor. Hayır haberi de yok ki nerden çıktı bu bilmiyorum.' İç sesi yakasını bıraktığında içeri girmişlerdi.
Bunun üzerine oldukça güzel bir garson koşar adımlarla Ozan'ın yanına geldi. Bu kızı mı reddediyordu Ozan? Nehir Ozan'ın zevklerini hiç anlamıyordu. Ancak bir oyunun içine düşmüştü madem, Nehir de güzelce oynayacaktı.
Kız onun boynuna atlayacağı sırada parmak uçlarında kalktı, Ozan'ın yanağına küçük bir öpücük kondurup boynuna atladı. İçinden umarım başıma bir şey gelmez diyordu. Ozan'dan ellerini çekti ve "Sevgilim bu mekan süpermiş teşekkür ederim." dedi gülerek. Kıza döndüğünde duruma bozulmuş olacak ki arkasını dönüp tezgâha doğru ilerledi. Başarmıştı galiba, evet harikaydı, çok güzel oynamıştı.
Ozan'ın koluna girdi genç kız. Ardından ikili koltukların yanına gittiler. Mekan rahattı, sandalyelerin haricinde insanın iki kişi yanyana oturabileceği koltukları da vardı. Kız tezgâhtan onları gözetliyordu. "Bakar mısınız? Aşkım ve bana bir kahve." bunu nasıl diyebildiğine kendi de şaşırmıştı, çok vıcık vıcıktı. Aşko kuşko kızlara dönmüştü bir an kendinden iğrendi. 'Role çok kaptırma kendini Nehir. Bu adam güvenebileceğin dünyadaki son adam!' Ah iç ses ah.
Biraz şaşkın gözlerle Nehir'e bakan Ozan önüne gelen kahveyi biraz yudumladıktan sonra elini tuttu ve sahte sevgilisini kendine iyice çekti, kulağına eğilerek "İyi işti hamster ama dudaktan öpseydin daha güzel olurdu." dedi. Sapıktı bu çocuk başka bir açıklaması olamazdı. Kime çekmişti ki bu? Kimse farketmeden koluna vurdu. Bu sefer gülmeye başladı. Nehir'in sabrıyla oynuyordu bu adam! Başını yaklaştırıp saçılarıyla oynamaya başladı.
"Tamam mı? Hadi artık gidelim." dedi sessizce. "Eve geç kalıyorum lütfen." deyince alnına güzel bir öpücük kondurdu ve ayağı kalktı. Daha durumun şokunu üzerinden atamadan elinden tutup Nehir'i kaldırdı. "Sevgilim hadi eve gidelim geç oldu, gece daha çok işimiz var." Gözünü kırpıp sapık gülümsemesini yerleştirdi yüzüne.
Ne diyordu bu? Kalbi kaldırmıyordu böyle şeyleri. Ah Ali neredeydi? Kurtarmalıydı ikizini. Elini iyice kavradı ve masaya ücreti koyduktan sonra arabaya doğru kızı peşinden sürükledi.
●●●
"Betül piskolojinin iyi olmasının yolu kendini iyi yapmaktan geçer, ye işte şunları inat etme!" Ali Betül'ü eve zorla getirdiğinden beri yapmadığı hiçbir şey kalmamıştı. Önce zorla Nehir'in yatağına yatırdı, üzerini örttü daha sonra rahat olup olmadığını yüz bin defa sordu ve yemek getirip ona yedirmeye çalıştı.
Gören de ateşli hastalık geçirdi sanacaktı, iyiydi kız. Abartmaya gerek yoktu. "Aliciğim bak bir kez daha tekrarlıyorum ben iyiyim ve yemek yemek istemiyorum." Sözlerini yine umursamadı yemeği yedirmeye çalıştı. "Ali bak ben tam olayı atlatacağım derken sen bana bunu tekrar hatırlatmak için çabalıyorsun resmen. Böyle yapmasan inan ki daha iyi olacağım." diyerek kendini ifade etti ya da ettiğini düşündü.
Elindeki kaşığı tepsiye koydu ve koluyla uzanarak tepside yandaki masanın üzerine koydu. Ona dönüp parmak uçlarını önce saçlarına dokundurup düşünürcesine kaşıdı. Daha sonra ise elini yanağına götürdü. Betül içinden "Ali inan ki o kötü olay sonrası sen bir tuhaf oldun. Ne yapmaya çalıştığını anlayamıyorum." dedi. Haklıydı. Anlaşılmazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUSURLU YALANCI (Tamamlandı)
Romance"Evlen benimle, bir sene sadece, bir sene idare et ve payına ne düşerse al borcunu kapat Yer Elması." Benim kadar mükemmel, kusursuz, zengin, yakışıklı bir arkadaşın var ve beni reddeder gibi konuşuyorsun Tuğçe Altay çok ayıp çok. Uzun uzun düşünüp...