25. Bölüm- Suç ve Ceza

2.3K 128 134
                                    

Tuğçe'den

"Günaydın."
"Günaydın yer elması bugün çok uzun sürecek." gözlerimi ovuşturarak yatakta bağdaş kurmuş Emir'e döndüm. "Emirciğim sabah sabah ne diyorsun yine?" Merak edip sordum. E tabi sormasam yine de söylerdi. Neden mi? Çünkü o Emir Gültekin'di. "Rüyama ak sakallı dede girdi. Suç ve ceza oynayacağız."

Sabah sabah algılarımı daha açmamışken Emir'i anlamaya çalıştım "Ne ak sakallı dedesi ya? Uyusak mı benim çok uykum var yoruldum davette."
"Ben seni uyandırırım." göz kapaklarım yarı kapalı şekilde ona bakarken baş ucunda bulunan komedinin üzerinden bir bardak suyu eline aldı ve başımdan aşağı döktü. Sesli bir nefes verdim ama sinirlenmedim çünkü işe yaradı ve ben uyandım. Zaten kahvaltıya inmemiz gerekiyordu ya da bahane buluyorum ben.

Emir'e tahammül etmeyi öğrenmiştim sanırsam. "Çok teşekkürler. Eksik olma." Ak sakallı dede hikayesinin ne olduğunu soracakken beni kolumdan tuttu ve kapıya doğru çekiştirdi. "Emir ne yapıyorsun acaba?" Parmağını dudağına götürdü. "Şşş, gel peşimden önce elemanları toplayalım sonra hepinize bir anlatıcam." Eleman. Kesinlikle eleman evet.

Bir alt katta Ozanların odasına geldik. "Kapıyı tıklamadan dalma içeri. Ne de olsa yeni evliler." dedim ve güldüm. Tamam bizim gibi yalandan evlenmiş olabilirlerdi ama evliliğin ilk sabahı basılmak kötü bir şeydi. Balayı sabahında Ozan bizim odamızı basıp bizi yanlış anlamıştı. Onu değil de Nehir'i o durumda bırakmak istemezdim. Bunları düşünürken kapıyı bile çalmadan içeri daldı zürafa.

Koluna patlattım ve kaşlarımı çattım. "Bakma bana öyle o da aynısını yapmıştı." Kollarımı birleştirip yatakta Nehir'e sımsıkı sarılmış üstü yarı çıplak Ozan'ı gördüm. Kesinlikle bizden daha beter durumdalardı. Nehir'in üstü boynuna kadar yorganla örtülüydü. "Kalkın bakalım yeni evliler." diye seslendi Emir. "Hadi çıkalım uyusunlar Emir saçmalama." iyice sinirli bir halde ona baktım.

"Noluyo ya ne diye daldın odamıza? Yeni evli çiftin odasına dalınır mı?" diyerek saçlarını karıştırdı Ozan. Onun sesine de uykusunun son damlasını fıydırıp atan Nehir de uyandı ve yatakta doğruldu. Boynundan üzerine doğru düşen yorganı göğüsünün üzerinde tuttu böylece çıplak omuzları ortaya çıktı. Umarım düşündüğüm şeyi yapmamışsınızdır.

Hemen arkamı döndüm. Emir ise gülmeye başladı sonra da kulağıma sessizce "Bak da örnek al. Hiçbir kıza bağlanmam diyen şu adam bile karısıyla işi pişirmiş sen hâlâ..." dedi ve derin nefes alıp cümlesine devam etti "Size kolay gelsin gençler ama beş dakikaya kahvaltıda olun."

Önüme dönmeden kolundan çeke çeke Emir'i odadan çıkardım. Resmen bir aile faciası yaşanacaktı. Allah'ım buna şahit olmak zorunda mıydım? Hayır onu geçtim Nehir gerçekten Ozan'la... Yok yok bir açıklaması olmalıydı. Bence sadece straplez giymişti. Başka bir şey olmadı aralarında. "Kızım çekiştirme ya. İnelim haydi aşağı sen sonra Nehir'i sıkıştırırsın. Ha bir de baksana gözümde bir şey mi var, kaşınıyor." parmak ucunda kendimi kaldırdım Emir ise birazcık çömdü.

Ellerimi gözünün kenarına yerleştirdim ve gerdirerek baktım. "Görünürde bir şey yok ama üfleyeyim." dedim ve üflemeye başladım. Emir birden bire başını biraz yukarı kaydırıp yanağıma bir öpücük kondurdu. Noldu ki şimdi? Bayram mı seyran mı, Emir beni niye öptü? "Noluyoruz ya?" Ellerini yanaklarıma koyup makas aldı sonra bununla yetinemeyip yanaklarımı iyice sıktı. "Bal yanakların bazen beni ısır diyor da ben sadece öpüp sıkmakla yetiniyorum dua et."

Emir sen benden habersiz bal pekmez yiyorsun da sonra bu hale mi geliyorsun? Neden mantıklı bir açıklama bulamıyorum. Neden bir cevap dahi veremiyorum. Başımı ondan uzaklaştırdım ve iki adım geri attım. "Haydi aşağı inelim."

KUSURLU YALANCI (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin