Başımıza ne zaman ne geleceğini bilemeyiz. Egoist bir adam egosunu , çapkın bir adam da çapkınlığı bir kenara bırakabilirdi ya da ara verebilirdi. Dişi varlıklarla birlikteliği için yaşayan Ozan son zamanlarda kızları düşünmeyi bir kenara bırakmış hatta kendini dahi unutmuştu. Varı yoğu Nehir'in karnındaki bebeğiydi. Bebeği taşıyana da ilgi göstermiyor değildi. Ayrılacak olsalarda o kadın çocuğunun annesiydi ve hep hayali kurduğu çocuğu kendisine verecekti. Çok çapkın, can yakan, düşüncesizin teki olabilirdi. Evle alakası olmayan aile ve evlilik hayali olmayan züppenin teki de olabilirdi. Ancak hep kız tavlamayı öğretebileceği bir oğlu olsun hayali vardı içinde. Merak ediyordu ne zaman öğreneceklerdi cinsiyeti?
"İçindekinin ne olduğunu ne zaman anlayacağız?" diye dile getirdi düşüncelerini. Nehir gözünü kısıp Ozan'a baktı. "İçimdeki mi? Yemek mi bu be nasıl tarif o?" Ozan hafiften kıkırdadı ancak kendini çabucak toparladı. "Kızım sen bakma ona ne anlar o? Oğlum sen de bilmiyor musun hemen cinsiyet öğrenilmez." dedi Meltem. Ne çabuk yaşlanmıştı, torun sahibi olmayı bu kadar çabuk beklemiyordu.
Dede bastonunu yere vurdu "Nehir kızım bu serseri senin canını sıkıyor mu? Sıkıyorsa hemen söyle bana kırayım kafasını." sonra çaprazında oturan Ozan'ı dürtükledi. Ozan da oturuşunu dikleştirip üstünü başını düzeltti. "Nehirciğim bir şeye ihtiyacın var mı?" Ortamdan kurtulmanın tek yolu buydu ona göre. Herkes toplanmış Nehir ve Ozan ile uğraşıyordu. Biraz da başkalarıyla uğraşsalar bu ikiliyi rahat bıraksalar ne olurdu ki?
"Hayır yok şimdilik." lafıyla oflayıp tekrar koltuğa gömüldü. Biraz havadan sudan aile muhabbetinden sonra Betül üzerinde yeşil bir elbise ile içeri girdi. Oldukça şık görünüyordu. Sebebini merak eden anneanne lafa girdi. "Betül kızım da gelmiş. Ne güzel olmuşsun sen. Bir yere mi gidiyorsun?" Betül gülümsedi ve anneannenin yanına gitti. Heyecanlı bir hâli vardı, elleriyle oynuyordu. Kendisine sahip çıkan, ona aile olan insanlardan bir şey rica edecekti. Heyecanını bastırmaya çalışarak lafa girdi.
"Ayşenur Anneanne,cben sizlere bir şey demek istiyorum. Biliyorsunuz benim ailem yok, tek ailem sizsiniz ve bunu bilmek hakkınız." derin bir nefes verdi ve devam etti. "Hayatımda biri var ve onunla ciddi düşünüyorum. Eğer siz de müsade ederseniz onu sizinle tanıştırmak isterim." Sanki filmlerden çıkmışcasına sanatsal söylemlerine anneanne gülümseyerek baktı sonra Mustafa'ya döndü. Mustafa'nın içten gülümsemesinden tamam dediğini anlayınca cevap verdi.
"Akşama gelsin bakalım görelim kızımızı kim istiyor?" Nehir'in elini tuttu sonra da ona sarıldı. "Unutma benim bir torunum da sensin." Nehir mutluluktan dolan gözlerini kıstı ve minnet dolu gülümsemesini yüzüne yerleştirdi. Onun ailesi oydu evet. Mutluydu hem de hiç olmadığı kadar mutluydu ancak onun mutluluğu bir başkasının mutsuzluğu olacaktı. Ali salonda mutlu mesut otururken Betül'ün dedikleriyle yüzündeki gülümseme yok oldu. Onun yerine yüzüne herkesin inanacağı ama kendinin hiç hissetmeden zorla yaptığı bir ifade koydu. Zorla gülümsedi. Zorla sevinmiş gibi yaptı. Kapadı gözlerini derin bir nefes aldı ve kimse farketmeden salondan çıktı.
İnsanlar onun tuvalete gittiğini düşünecekti ancak o kendini odasına kapatacaktı. Hızlı adımlarla odasına gitti ve kapıyı kitledi. Sonra ise dizlerinin üstüne yığıldı. Gözlüklerini çıkarıp bir kenara attı. Kimsenin duyamayacağı şekilde ama hıçkıra hıçkıra ağladı. İkisini birden nasıl başardı kendi de bilemiyordu.
Betül'ü bir başkası ile nasıl görecekti? Bu fikre daha alışamamışken onu tamamen vermek... Elinden bir şey de gelmiyordu. Betül'e diyemezdi olmaz o çocukla diye. Ancak ikaz edebilirdi. Beyni bu düşünceler ile savaşırken kapının tıklatılmasıyla gözyaşını sildi ve ayağa kalktı. Şimdi yanmıştı işte. Ağlarken yakalanmasına ne cevap verecekti? Hele ki gelen Betül ise o zaman ne yapacaktı? Önce kapıyı açmamayı düşündü. Ancak çok saçma olacağına kanaat getirdi. Çünkü kapıyı açmaya çalıştıklarında açamayınca anlayacaklardı içeride olduğunu. Tamam buraya kadar demek ki diyerek kapıyı açtı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUSURLU YALANCI (Tamamlandı)
Romance"Evlen benimle, bir sene sadece, bir sene idare et ve payına ne düşerse al borcunu kapat Yer Elması." Benim kadar mükemmel, kusursuz, zengin, yakışıklı bir arkadaşın var ve beni reddeder gibi konuşuyorsun Tuğçe Altay çok ayıp çok. Uzun uzun düşünüp...