Sen koskoca zengin aileye gelin git sonra da elinde avcunda ne varsa alınsın hak mı bu şimdi? Sevgili Ayşenur Anneanne ne çektik be senin yüzünden? Üzerimizde tek tip beyaz mutfak çalışanı kıyafeti vardı. Belimizde ise beyaz önlük bağlıydı. Tek sıra halde dizilmiş bir şekilde Ozan'ın karşısında duruyorduk. Bak ya resmen keyif alıyordu züppe. Onu gören de birşey sanırdı! "Hanımlar ve beyler." deyip bize doğru adım attı. "Erkekler garsonluk yapacak, kızlar ise mutfakta aşçılara yardım edecek." deyip pis pis sırıttı. Şunu söylemeliyim ki takım elbiseyle harika görünebilir ama tam bir zibidi. Ne demişler, eşeğe altın semer de vursan eşek yine eşektir.
"Bana bak!" diyen Emir'in koluna patlattım. Bi dur be zaten batmışız bari para kazanalım değil mi? Emir bana bakıp kızmış olduğumu anlayacak ki geri çekildi. "Önce içeri gelin ve şeflerimizle tanışın." Şimdi de Ozan'ın peşine takılmıştık. Restorantın mutfağı çok genişti. Hatta o kadar genişti ki Ramazan ayında on aile birden ağırlanabilirdi burada. Hayır yani burada tüm Türkiye'ye yemek pişiriyorsanız söyleyin de biz de bilelim. "Fatih ve Aytaç Şefler ile tanışın." dedi ve bizi yönlendirdi. Hepimiz el sıkıştıktan sonra arkası dönük olan şefin yanına gitti. "Ve baş şefimiz Melih ile tanışın." dedi ve onu bize doğru çevirdi. Nasıl yani? M..melih?? İnanmıyorum ya. Sahilde sırtımı dönüp gitmek zorunda kaldığım o adamla beraber mi çalışacaktım? O yakışıklı, seksi adamla. Durun bir saniye düşüp bayılıp hemen geliyorum.
Yüzümde kocaman bir gülücük belirdi. Melih bize doğru geldi ve elime küçük bir buse kondurdu. "Bu çok güzel bir karşılaşma." dedi ve göz kırptı. Başımı yan tarafa çevirdiğimde Emir'in çok ciddi olduğunu gördüm belki de sinirliydi ve bunu belli etmiyordu. Bilemiyorum. Melih herkesle tanıştıktan sonra tezgaha doğru ilerledi. "Hadi şimdi iş başına." dediğinde direkt Melih'in yanına gittim. "Ya ben şu an şoktayım ve çok mutluyum." dedim domatesleri doğramaya başlayarak. "Bu arada geçen olanlar için özür dilerim. Emir normalde böyle biri değildir."
Hayır yani adamı tersleyen istemesemde hödük bir kocam var! Şimdi ben bu güzel adamın yüzüne nasıl bakayım. Düşündüm de çok bakmamazlık etmeyeyim ya çok yakışıklı çok. "Ben ona takılmadım fıstık sen dert etme. Benim için senin ne dediğin önemli." deyip sıcak gülümsemesini yüzüne yerleştirdi. Allah'ım nereye bayılıyoruz? Ben de ona gülümseyerek karşılık verdim. Zaten bu adama somurtmak imkansızdı. Resmen buna somurtan taş kesilirdi taş! Ben buna düşmeyene kız mız demezdim zaten.
Domatesleri ince ince kıyıp Melih'e verdim. Daha önce hiç göremediğim yemekler yapıyordu. Eminim çok lezzetliydi. Birazcık tadına bakmaktan zarar gelmezdi değil mi? Domatesi ağzıma attığım sırada Emir öksürerek yanımıza geldi ve "Yemeği bekliyorlar acele edin." dedi sanki bir patron edasıyla. Tamam ileride patron olacak olabilirsin ama şu an emir verecek konumda değilsin Emir. Emir bize emir veremezsin.
"Emretme, rica et ya da söyle." dedim ona ters ters bakarak. Hayır yani emretmek zorunda değilsin. Bir de Melih'in yanında neden böyle davranıyorsun? "İstediğimi yaparım." deyip ekledi "Sen gidip diğer şeflerle çalışsana Betül gelsin buraya." Ben senin amacını biliyorum yine aynı mesele değil mi? Bi rahat versen artık diyorum. Cidden beni bazen çok bunaltıyorsun. Elimdeki eldivenleri çıkartıp Emir'in kolunu tuttum ve sessiz bir köşeye çektim onu. Şu an sana sinirden kafa geçirebilirim gerçekten! Bak yapmışlığım vardır biliyorsun. "Bana bak ortalığı karıştırıp durma işine bak sinirlerimi bozuyorsun." dedim gözlerimi pörtleterek.
"O herife yaklaşmanı istemiyorum." dedi o da benim gibi gözlerini pörtletti. Yine aynı yere gelmiştik! "Yeter artık karışma işime! " deyip onu mutfaktan dışarı çıkardım. Gitsin garsonluk yapsın canım, birazcık da sakinleşsin. Resmen kötü kalpli cadı ve prenses masalında gibiydim ve kötü kalpli cadı kimdi sizce? Evet doğru bildiniz EMİR GÜLTEKİN!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUSURLU YALANCI (Tamamlandı)
Romance"Evlen benimle, bir sene sadece, bir sene idare et ve payına ne düşerse al borcunu kapat Yer Elması." Benim kadar mükemmel, kusursuz, zengin, yakışıklı bir arkadaşın var ve beni reddeder gibi konuşuyorsun Tuğçe Altay çok ayıp çok. Uzun uzun düşünüp...