NEFES NEFESE

77 4 0
                                    

Soğuk...

Ruhen nefessiz kaldığınız zamanlar oldu mu? Bir küp içine hapsolmuş gibi daraldığınız?

Boğuluyorum..

Göz kapaklarımı açıp etrafa baktım. Burası kendi evimdi, kendi yatağım..
Tütsü kokulu evim.

Peki o adam?
Bıçak?
Kan?
Hepsi rüya mıydı?

Hemen gözlerimi elime çevirdim, rüyaydı.
Geçti ürkek portakal.

Sersemleşmiş halde odamdan çıkıp çalışmalarımın olduğu yere ilerledim ve
Burası.. burası neden dağınıktı? Rüyamda da dağınıktı? Paramparça olmuş çizimlerime baktım.

Gerçek miydi?

Yoksa yine mi tekrarlanıyordu? Yine mi kafayı yiyordum? Hayır!
Hemen odama fırlayıp kırmızı çalışma masama koşup ikinci çekmeceyi açtım, ilacımı elime alıp avucuma boşalttım ve ağızıma atıp yuttum.

Sakin ol! Bunlar kafanda kurdukların, ilacı içiceksin ve herşey geçicek.
Nefes al
Nefes al
Kabustu ve geçicek.

Gözlerimi sımsıkı yumdum ve saymaya başladım.
1..2..3
Aç gözlerini portakal.
Evet geçti.

Çizimlerimi topladım, yırtılanları çöp poşetine koydum, geri kalanı klasöre koyup rafa kaldırdım.

Akşam olmuştu, dışarı çıkış biraz kafa dağıtmak için hazırlanmaya başladım.
Siyah, ince askılı, mini boy, sade bir elbise giydim.
Kumral saçlarımı ellerimle hafif kabarttım, biraz rimel ve kırmızı ruj.
Sivri burun yüksek topukluları ayagıma geçirdim, çantamı alıp evden çıktım.

Akşam serinliği içimi ürpertmişti.
Bana yaklaşan Taksiyi durdurup gideceğim yolu söyledim ve yola koyuldum..

Yüksek ses müzik
Sigara dumanı
Çığlıklar
Abaza gülüşler

Bazı insanların "Hayat" diye adlandırdıkları yer burasıydı demek ki.
Barmenin olduğu yere yaklaşıp, yüksek ayaklı tabureye oturdum, gözlerimi barmene çevirip;
"Bana 4 shot yanına şişe Tuborg." dediğim de barmen başını olumlu sallayıp aradan 2 dakika geçmeden istediklerimi önüme koydu.

Uh pekala sert kız...
Kabusların şerefine!

1..2..3..4
Hızlı içmenin etkisiyle başım dönmüştü, acı tat boğazımı yakarken miğdemde ve beynimde oluşan haz ile gülümsedim.

Yanıma oturan koca, siyah adama döndüm.
Bana bakıyordu. Ne zamandır?
Dudağımı ıslatıp gözlerimi siyah gözlerine diktim "Tanışıyor muyuz?" Sırıtıp karşılık verdi "Hayır, evet? Belki, neden olmasın?" Gözlerimi devirip önüme döndüm, gözümde kocaman gözüken şişeye odaklandım, ve bingo!
Şişeyi dikip hepsini yuvasına gönderdim.

Kaçıncı biramdı bilmiyorum.
Başım dönüyor, herşeyi çift çift görüyorum.
Sandalyeden kalmaya çalıştığım an başıma ağrı saplandı ve yere yapıştım.
Gözlerim kendiliğinden kapandı.
Gerisi siyah.

...

Doğum,yaşam ve ölüm...
Siyaha bürünmüş dünyam beni çukur misali içine çekiyordu.
Kurtarın beni!

Başıma saplanan derin ağrıyla gözlerimi açtım.
Yine o karanlık oda.

Küçük ve camla kaplı bir küpün içerisindeydim. O kadar küçüktü ki nefes almam zorlanıyordu.
Burası..çok dar.

Küçüklükten beri aşamadığım dar alan korkum vardı. Bu küp camla kaplıydı fakat havasızlık beni panikletti.
Kapı gıcırtı eşliğinde açıldı. Oydu gölge adam.
Etraftaki karanlık onu görmemi engelliyordu yada o fazla siyahtı.
Üzerimde ki iç çamaşırlara baktım, onun bakışlrını üzerimde hissediyordum ve bundan rahatsız olarak ellerimi vücuduma sardım.

"Neden buradayım? Ben sana ne yaptım? Çıkart beni burdan!"
Yaklaştı, hala siyah olan gözlerini bana dikti.
"O elbiseyi hiç giymemeliydin Şahmeleğim, şimdi bedel zamanı!"
Tok çıkan sesi tüm tüylerimi diken diken etmişti.

"İmdat! Çıkar beni burdan hasta! Hastasın sen!"

Arkasını dönüp deri siyah koltuğa oturdu
"Seni seviyorum küçüğüm, dayanabilirsin.."

Ne dediğini anlamadan ayaklarıma değen soğuklukla birlikte başımı yere çevirdim.
Su!
Hayır!

Hızlı bir şekilde küp suyla doluyordu, gögüs hizama gelen su ağlamamı daha da şiddetlendirmişti
"Yalvarırım çıkart beni burdan! Ne istersen yaparım! Yardım edin!"

Duyun beni.
Bakın buradayım!

Parmak uçlarımda durmaya çalışırken gözlerimi siyahlığa diktim, hiç kıpırdamadan orada öylece beni izliyordu.
Ölüm..
Kokusunu şimdiden aldığım karanlık ve sonsuz boşluk.

Su boynuma kadar ulaştı.
Nefeslerim düzensizleşmişti, küp sanki git gide küçülüp beni sıkıştırıp nefessiz bırakıyordu.
Krizim tutmaya başladı, attığım çığlıklar kulaklarımda çınlıyordu.

Sona yaklaşmıştım, ciğerlerim iflas eşiğinde.
Ölüm..
Ölüm dedikleri bu muydu? Hani can acıtmazdı, yanmazdın?
Neden canım yanıyor?

Su tamamen dolmuştu, çırpınmalarım da durdu.
Ve bilincim gitti... simsiyah.

BENİM DİSTOPYAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin