YÜZLEŞME

23 2 0
                                    

"Benimle evlenir misin?"

Donmuş bedenimi sarsarak boynuna atladım.
"Evet! Evet! Evet!"

...

3 gün sonra...

Sergi çıkışı, hemen taksiye binip Karan'ın evinin önünde durdum. Yolda onun en sevdiği çikolatalı pastadan almıştım.
Heyecanla kapının kilidini açıp, ayağımla kapıyı ittim.
Ayakkabılarımı tek hamlede çıkartıp, kapıyı kapadım.
Hızlıca mutfağa geçip pastayı, tezgahın ğzerine bıraktım.
Sesimi yükselterek konuştum.
"Sevgilim! Ben geldim."
Ses yok.
Neredeydi bu adam?
Mutfaktan çıkıp salona yöneldim. Burada da yok.
Telaşlı sesimle bağırmaya başladım.
"Karan! Nerdesin?"
Sert adımlarımla üst kata hızlıca çıktım.
Yatak odasının kapısını bi hışımla açtım.

Ne?!
Hayır...hayır...hayır.

Karşımda sandalyeye bağlı, çıplak göğüsünde bıçak izleriyle "BEDEL" yazılı, baygın Karan duruyordu.

Ağzından ve burnundan akan kan kurumuş, göz altında ki morluklar yorgunluğunu göz önüne seriyordu.
O bu haldeyken ben mi nasıldım?

Bu gördüğüm sadece bir rüya olması için dua ediyordum.
Daha 3 gün öncesine kadar bana evlilik teklifi eden, aşık olduğum adam. Şu an karşımda bu haldeydi.
İçim yangın yeri. Çizik atılan her yeri, sanki bana acı veriyormuşcasına yere çömdüm.

Benim bakmaya kıyamadığım adama nasık kıyarlardı?
Neden!
Allahın belası ne istiyorsun!

Yerde emekliyerek Karan'ın dizlerine ellerimi koydum.
Parmaklarımı ürkekçe çizik atılan yere değdirdim.
"Canın çok yandı mı sevgilim? Sana bu şeyi yapan kimse onu bulucam. Söz veriyorum!"

Karan, gözlerini aralayıp zor aldığı nefesle konuştu.
"S-sevgilim.. B-ben sana s-süpriz yapıcaktım.. ama b-bir anda oldu her şey.. s-seni seviyorum kadınım."

...
Ambulans gelip, Karan'ı apar topar hastaneye kaldırdılar.
Onun başında olmam gerekiyordu fakat, başımızda böyle bir psikopat varken işler daha da boka sarabilirdi.

Hemen eve girip kapıyı kapattım. Salona geçip, geniş koltuğa oturup bekledim.
Gelecekti.
Biliyorum...

Rüya değildi. O öncekiler de değildi. Ben kafayı sıyırmamıştım.

Aradan 1 saat geçmişti. Yerimden asla kıpırdamamıştım. İnatla bekliyordum. Bana bu  şeyleri yaşatanı bekliyordum.

Tak.. tak.. tak.

Sert ayakkabı sesleri gelmeye başlamıştı.
Olduğum yer de bacaklarımı sallamaya başladım.
Korkmak yok portakal.

Gözlerimi yumdum ve bekledim.

Tak.. tak.. tak.

Dibimden gelen ses, tam önümde durdu.
Karanlığını tüm hücrelerimle hissetmiştim.
Hala gözlerim sımsıkı kapalıydı.

O siyah ses konuştu.
"Aç gözlerini. Ben geldim."
Sözlerine uyup gözlerimi açtım.
"N-ne istedin benden! Bizden! Ne yaptım sana? Neden Allah'ın belası neden?"

Üzerime yavaşça eğildi.
"Bedel küçüğüm.. bedel. Bak seni çok güçlü biri yaptım."
Arkasından çıkarttığı silahın namlusunu bana doğrulttu.
Alnımdan Soğuk terler akıyordu. Yanlarda duran ellerim, koltuğu saklanmak istercesine sımsıkı tutuyordu.

Alaylı gülüşünü sergiledi.
"Korkma.. bu sefer seçenek sunacağım ama ilk önce beni dinlemelisin. Bu bedellerin ne anlama geldiğini öğrenmek, senin hakkın."

Silahı indirdi.
Yanda duran sandalyeyi önüne çekip oturdu.
Rahat havasıyla konuşmaya başladı.

"Evet güzelim, başlıyorum..."

BENİM DİSTOPYAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin