Küçükken güzel bir ailem vardı. Kahkahalar eşliğinde edilen kahvaltılarımız, yazın farklı farklı yerlerde tatil yapmalarımız, salıncaktan düşüp yaralandığım da yaramı öpen babam, okul dönüşü bizi sıcacık yemeklerle ve şevkatiyle yaklaşan annem...
Neden bitti bu masal? Ne oldu da silindi o anılar..
Dokunsam ağlayacak gibisin sen, kırmızı.
Düşlerime dokunmanızı isterdim, zayıf kalbimi deşmenizi değil. Kahkahalarımı duymanızı isterdim, ıslak gözlerimi görmenizi değil.
Soruyorum size, ne istediniz benden? Bu bedeni neden yıprattınız?
Neden beraber yenilmedik!...
O koku..
Bütün can çekişmelerin,bağrışların olduğu o his. Boğuk koku.
Gözlerimi aralayıp etrafa baktım bembeyaz ama rutubetli oda. Başımda öten sese döndüm, neden hastanedeydim?
Kafamda ki senaryolarla savaşırken kapı açıldı, içeri giren beyaz önlüklü bayan bana yaklaştı
"Uyanmana çok sevindim, nasıl hissediyorsun?"Kaşlarımı aniden çattım.
"B-ben neden buradayım? Kim getirdi beni?"Doktor yüzünde ki gülümsemeyi silmeyerek konuşmaya devam etti
"Dün gece sizi barda baygın bulup buraya getirdiler, kim olduğunu bize söylemeden hemen çıkıp gitti ama tam zamanın da getirmiş, fazla alkol tükettiğinizden bünyeniz kaldıramayıp bayıldınız ama tahliller yapıldı, kolunuzda ki serum da bitti belgeleri imzalayıp çıkabilirsiniz."Elime uzattığı dosyayı alıp gösterdiği yere imzamı attım.
"Adını söylemediğine emin misiniz?"Bakışlarını bana sabitleyip "Evet söylemedi, dediğim gibi sizi buraya getirip hemen hastaneden ayrıldı, tekrardan geçmiş olsun."
Elimi kaldırıp saçlarımı karıştırdım, peki o su, Boğulma hissi, O siyah adam.. Rüya mıydı?
Artık uyku düzenimi bir raya oturtma zamanı gelmişti.
Doğrulup koltukta ki çantamı alıp hastaneden çıktım.Neden böyle rüyalar görüyordum? Kafam darmadağın bir şekilde adımlarımı hızlandırdım. Caddenin karşı tarafına geçecekken soldan gelen araba yüksek kornayla tam ayaklarımın dibinde durdu.
Ani çığlık atarak arabaya döndüm
"Yuh be önüne baksana! Hayvan herif!"Gözlerimi adama diktim, karanlık adam gözlerini bana sabitlemiş kaskatı suratıyla birkaç dakika bakıp sonrasında arabanın gazına yüklenip, tozu dumana katıp yanımdan geçip gitti.
Neden ben bu suratı hatırlıyordum? O çatık kaşlar, çıkık elmacık kemikleri..
Kurcalamak istemiyordum, hemen bir taksi çevirip evime yol aldım.Kırgınlık dolu evim, omzumda ki çantayı salonda ki geniş koltuğa gelişi güzel fırlattım.
Şu an bana en iyi gelecek şey sıcak bir duştu. Banyoya gidip küveti doldurmaya başladım, üstümde ki hastane kokulu kıyafeti bir çırpıda çıkarttım ve kendimi küvete teslim ettim.
Kendimi dakikalarca küvetin içinde bıraktıktan sonra buruşmuş ellerime bakıp sırıttım. Suyu kapatıp küvetten çıktım. bedenimi havluyla sarmadan önce banyo aynasının önüne geçtim.
Ne oldu sana? Neden yorgunsun?
Bu kaçıncı şikayetim bilmiyorum ama kendime gelmem lazım.Havluya sarılıp kendimi yatağa attım.
Bedenimi sağa döndürüp büyük camdan dışarı baktım.Gecenin büyüsü..
Gökyüzünde evim olsun isterdim, komşum yıldızlar olsun, her sabah güneş bana günaydın desin..Sertlik kanında var hayatın...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİM DİSTOPYAM
RandomHiç tükendiğinizi hissettiğiniz oldu mu? Peki "Tamam benden bu kadar." dediğiniz?. İnsanın umutları belli birşeyden sonra tükenebilir mi?. Bu soruların cevapları evet hayır iken benim cevabim "bilmiyorum". Artık hiçsizleştim, neden şu kodumun dün...