1. Bölüm

20K 560 123
                                    

SE-LAAAM! :)
Yeniden sizlerle olmak o kadar güzel ki. <3 Düzenlediğim ilk bir kaç bölümü kısa aralıklarla yükleyeceğim, size haksızlık olmasın diye. Ondan sonra bölümler hafta da bir gelmeye başlayacak.


Bana bu zamana kadar hikayemde yardımcı olan, yol gösteren ve yerinde eleştiriler yapan sevgili @herabooks, can dostum @sonsayfasihayat ve en sevdiğim, cancanım @noktavirgul e çok teşekkür ederim.

Keyifli okumalar herkese.

*Not; Blyad, türkçedeki siktir veya ingilizcedeki fuck gibi kullanılan bir kelime.*


Tır dolusu bir gerginlik taşıyordum içimde

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Tır dolusu bir gerginlik taşıyordum içimde.

Ondan kurtulmama rağmen adrenalin bedenimi terk etmemişti. Kalbim hâlâ göğsümün kafesini yumruklarcasına atıyor, ellerim titriyor ve bacaklarım tutmuyordu. Panikle bir otelden içeri girdim. Paranoyaklar gibi durmadan arkama bakmayı kesmiştim. Taksiyi takip etmişse eğer, ki muhakkak etmiştir, yerimi bulurdu. Daha da panikledim. Kaşlarım çatık, nefesim sıktı. Gerginliğim etrafa kızgın yağa damlatılan su gibi saçılıyordu. Küçük abiye çantama sanki bir kurtuluş halatı gibi sıkıca sarılmıştım. Hızla asansöre bindim ve gözlerim geldiğim yoldayken ellerim düğmelere gitti, bakmadan, aceleyle herhangi bir kata bastım. Aslında burası bana içeri girdiğimde güvenli görünen tek yer olmuştu.

Sadece yok olmak istemiştim.

Asansörün kapıları kapanıp da hareket ettiğinde çantamı duvara, elimi çantanın üstüne, diğer elimi de dizime indirip eğilmiş ve derin, bir nebze de olsa rahat bir nefes almıştım. Fakat rahatlamamıştım.

Her an beni bulabilirdi.

Her. An.

Bu düşünce bir kez daha ürpermeme neden oldu. Gözlerimde boş bir salıncak gibi sallanan o ıssız korkuyu nasıl saklayacağımı bilmiyordum. Çaresizdim ve korkuyordum, hem de altıma kaçıracak kadar. Titreyen elimle yüzümü şöyle bir sildim. Sakin olmam lâzımdı. Sakin...

Asansörün kapıları açıldı. Süratle dışarı çıkmıştım ama bir an durdum ve geldiğim kata baktım.

Oha.

Kraliyet dairesine gelmiştim.

Kaşlarım bir an için şaşkınlıkla havaya kalktı. Etraf loş, sakin ve ölümüne pahalı görünüyordu. Kapının önünde duran uzun boylu adamın beni fark ettiğini görünce gözlerimi kırpıştırdım ve ona doğru gülümseyerek yürüdüm. Muhtemelen bir korumaydı. Yabancı bir koruma..Amerikana ya da Avrupalıya benzemiyordu. Doğulu olmalıydı.

Ben yanına yaklaşınca küçük bir baş selâmı ile karşıladı beni ve kapıyı açtı.

Yutkundum.

Beni saklayacak olamazdı. Nasıl olsundu ki, hiçbir şekilde tanışmıyorduk, başımda ne tür bir belâ olduğunu nereden bilsindi. Tereddüt ettiğimi anlayınca alnı kırıştı. Sert yüz ifadesi biraz daha sertleşti ve başı ile içeri girmemi emretti! Rica eder gibi bir hali yoktu çünkü. Rica kelimesi bile o kadar eğreti duruyordu ki bu adamın kalıbında.

TUTSAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin